Haksızlıkla başa çıkmak
Birisinin senin de bir biçimde özne olduğun bir durumda kendisini en büyük mağdur, en haklı gösteren anlatısını dinliyorsun ve için itirazlarla doluyor. Ona karşı kendi mağduriyetini ve haklılığını içeren bir anlatı koyabilirsin hemen. Bu bir çatışma teklifini kabul etmek olacaktır büyük olasılıkla. Susabilir ve onu kendi haksız haklılık anlatısı ile baş başa bırakabilirsin. Varsın öyle olduğuna inansın diyebilirsin. Bu kez de adaletsizliğe uğramış olma hissi kemirecektir içini. Böyle bir tartışmanın, bir çatışmanın içinde olmak hiç de arzu ettiğin bir şey değildir oysa. Pastadan daha fazla mı hak istiyor? Varsın alsın. Sana minik bir parça yeter, fazla şeker sağlığa zararlı zaten. Kendi küçük parçanı alıp huzurla köşene çekilebilirsin. Ama sadece o küçük parça değildir alacağın, yanında koca bir haksızlığa uğramışlık duygusu, haksız birinin senin üzerinden tattığı obez zafer hissi vardır. Hayatın içinde adalet yoktur ki zaten. Adalet arayacağım diye kendi biricik hayatına adaletsizlik yapabilir, bir ömrü hak arama mücadelesi için heba edebilirsin. Kendin için istediğin hayat bu değildir oysa. Başkaları için verilecek hak mücadelelerinden söz etmiyorum. Orada bir iyilik, iyiliğin parçası olmak vardır çünkü. Birilerine yardımcı olabilmenin güzelliği, bir başka anlam vardır.
Kişisel olarak uğradığım haksızlıklarda susmam ya da kavga etmek yerine olay mahalinden hızla kaçmam garip gelmiştir kimi insanlara. Direnmeyip sessiz bir küskünlük içinde yaşamışımdır çoğu kez bunu. Mağdur kimliğinden nefret ettiğim için dillendirmemişimdir bile. Çatışmaya girerek masumiyetimi yitireceğimden, doğal seyir içinde çirkinleşeceğimden korkmuşumdur. Zaman içinde adalet yerini bulmuştur bazen. Suskunluğum ve çatışmayı engellememin asaleti yazılmıştır bir biçimde kişisel tarihime. Mağdurken zalime dönüşme riskini yok etmişimdir bir biçimde. Karşı tarafın yenilgi olarak gördüğü benim gizli içsel zaferim olabilmiştir.
Uğranan haksızlık bir yana bu nedenle için için kendini yiyen ve hastalanan pek çok insan tanıyorum. Haksızlık yetmezmiş gibi hayatlarını onun uzayan gölgelerine teslim etmişlerdir. Ben haksızlık zonundan kaçmakta bulurum çareyi. Hem bazen hayat bambaşka bir şans çıkarıverir karşına. Ayrıca didişmekle geçecek günleri reddedip daha yaratıcı bir süreçte devam etmek daha iyi değil mi?
Çocukluk hatırlarım haksızlıklarla dolu. Sinderella olmanın ödüllendirilen bir şey olduğunu söylemişti oysa masal. Sessizce ezilen pısırık şey gibi de bakılabilir anlatıya. Bazen yüzleşme gününü bekler ama insan.
Hayat kötülerden yana diyebilirsiniz. Kötülükle ulaşılan zaferin mutluluğu nasıldır bilmiyorum. Benim için uykusuz geceler demektir bir vicdan yükü taşımak.
Zorbaların yükselişe geçtiği bir dünya karşısında sessiz kalınamaz elbette. Onların yöntemleri ile mücadele etmek tehlikeli olan. Mücadele için sonsuz yaratıcı seçenek mümkün çünkü.
Sorun şu ki bazen suskunluğun, pasif direnişin ile de bir zalime dönüşebiliyorsun. Kurbanların intikam yöntemlerinden biridir bu çoğu zaman. Bu tehlike de hep düşündürmüştür beni. Ayrıca iç kırgınlığı, içte biriktirilen öfke bazen uysal atın sert tekmesi olarak ortaya çıkabilir.
Bazen çatışmadan kaçmak, iletişimi sonlandırmak için suçu üstüme aldığım bile olmuştur. Karşı taraf ancak böyle susacak ve iddiasıyla verdiği zulme son verecektir çünkü. Yapmadığım bir şey için yaptım diyebilmişimdir. Hem bazı durumlarda yapmış olsam bile kalemin kırılacağı bir şey değil, masum küçük bir hatadır bu. Varsın yaptığımı düşünsün, yeter ki sussun ya da çekip gitsin hayatımdan.
Anı kurtarıyoruz belki kimi zaman ama ya belleğin ağırlığı. Çocukluğumdan beri üzerime yazılan öyle çok yapmadığım şey var ki. Kesinlikle yapmadığım ve haksızlık ve iftira karşısında nutkum tutularak sustuğum şeyler bunlar. Yeter ki bu suçlama zulmü bitsin, yeter ki sessizliğe ve huzura döneyim olmuştur tek isteğim.
Başkalarına yapılan haksızlıklar karşısında dişi kaplan kesilmişimdir diğer yandan da. Belki de haksızlığa uğrama duygusunun ne kadar can acıttığını bildiğimden yapmışımdır bunu. Başkalarına savunurken gizlice içimdeki kırgın çocuğa da sahip çıkmışımdır belki.
Terazim ne kadar hassas bilmiyorum ama bazen bir kefe belirgin biçimde ağır basar. O zaman beni tutabilene aşk olsun.