1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Halen Gailesi Olanlara; Girne’yi Mammur Etmek...
Halen Gailesi Olanlara; Girne’yi Mammur Etmek...

Halen Gailesi Olanlara; Girne’yi Mammur Etmek...

Girne, yaşayanları ile, barındırdığı deneyimler ile kendi içinde bir kimliktir. Biriktirdiğimiz anlar ve anılardır. Girne, şahsi bellekle ortak toplumsal hafızadır.

A+A-

 

Resmiye Alpar Atun*
[email protected]

İmar etmek anlamında Arapça kökenli ‘umr’ Osmanlıcada mamur etmek, sözlük anlamı olarak imar yolu ile geliştirmek anlamını içermektedir. Bu yazıda  ise,  “bina yapma yolu ile geliştirmenin ötesinde, bina yapma aracılığı ile olan değeri de yok etmek” yani ‘mammur etmek’ anlamıyla kullanılmaktadır.

Kentsel gelişim süreçlerinde kentlerin mekansal ve yapısal oluşumunda belirleyici olan çevresel, sosyo-kültürel ve ekonomik etkenler, bütünü ile yasal yönetsel mevzuatlar olmuştur. Aynı zamanda günlük yaşam pratiklerinin oluşturduğu yaşamsal boyutun devamlılığı ile  ortaya çıkan ‘toplumsal bellek’ ise bir kenti kent yapan unsurdur. Kent-insan etkileşiminin farklılaşması sonucu  değişen günlük yaşam pratikleri, toplumsal belleğin aşınması ile birikte mekansal başkalaşımlara neden olabilmektedir. Aynı zamanda mekansal başkalaşım da günlük yaşam pratiklerinin değişimine yol açmaktadır. Bu bağlamda, kültürel değer yitimi ortaya çıkan başkalaşımlarla gözlemlenebilir.

Yitirilen kültürel değer (bazılarına göre yerel kimlik), fiziksel yapı stoğundan öte, günlük yaşam pratiklerinden, bizi biz yapan deneyimler bütünü, bizi diğerleri ile birleştiren günlük yaşamın parçası olma durumu ile ilişkilidir. Günlük yaşam pratiği, herhangi sıradan bir günü deneyimleme biçimimiz, sıradan bir gündeki karşılaşmalar, ürettiklerimiz gibi tükettiklerimizden de ibarettir.

Kent ile ‘kentin yaşayanı’ arasında kurulan ilişki bu anlamda çok özeldir ve kente duyulan  aidiyet bu günlük pratiklerden ötürüdür. Kentin bütününün, bileşeni olarak bir cami veya kiliseden, manastır  ya da konuttan,  sokak veya mahalleden öte anlam taşımasının nedeni insan boyutudur, ‘oralı olmak durumudur’. Girne; kalesinden, Bellapais’tan, Karmi’den bir anıt’tan, deniz kenarından ötedir. Girne, yaşayanları ile, barındırdığı deneyimler ile kendi içinde bir kimliktir. Biriktirdiğimiz anlar ve anılardır. Girne, şahsi bellekle ortak toplumsal hafızadır.

Kenti, ortak yaşam alanı, içinde barındırdığı nüfusla birlikte yaşayan bir organizma, geçmişten gelen deneyimler bütünü, toplumsal hafıza olarak göremeyenler, ‘kentleşmeyi’ hiçbir gelişim öngörüsünü içinde barındırmaksızın, yasal mevzuatın da duruma göre şekillendiği, sonsuz yapı potansiyeline sahip bir rant kapısı olarak algılar. Kontrolsüz büyümenin sonuçları ise bugün deneyimlenen altyapı-üstyapı problemleri ile birikte,  zaman içerisinde zenginleşen bir toplumsal hafıza yerine geçmişin silindiği ve silbaştan üretildiği yeni yaşam biçimlerinin lüks yaşam siteleri olarak pazarlandığı, kent değil bina odaklı, toplumsal yarar değil kişisel çıkar merkezli, uzun vadeli değil anlık kararlardan ibaret yapılaşmadır.

Gelecekten biraz daha ümitli olabilmemizi sağlayan sivil toplum insiyatifleri ile birlikte kentsel gelişmenin planlı olabilmesi yönünde imar planı hazırlamak konusunda irade gösteren belediyeler ve planlama mercileri de maalesef yeterli düzeyde duyarlılık gösterememekte, kentsel büyüme hızı karşısında yeterli olamamaktadırlar. Aynı zamanda, süregelen  imar  planı  çalışmalarında da katılımcılık çerçevesinde paydaşları bir araya getirmenin mekanı olarak kentin  özüne yabancı casinoların, balo salonlarının seçilmesi de gözden kaçırılmaması gereken ve bu konuda yeteri kadar duyarlı davranılamadığına dair bir göstergedir.

Bugünkü gelişme/kentleşme dinamikleri ile birlikte liberal ekonominin parçası olarak nasıl paha biçeriz Girne’ye? Girne’nin kentsel belleğimizde Girne olduğu dönemle, bugünkü gelişmiş, yapılaşmış Girne’yi kıyasladığımızda bunun maddi, manevi karşılığı nedir diye sorsak ve hatta bunu emlak piyasasını göz önünde bulundurarak sorgulasak? Bu sorunun cevabı; plansız, çarpık yapılaşma ile birlikte kimliksizlikleşen,  kentsel gelişmeden öte, kontrolsüz büyümenin ortaya çıkardığı kalitesiz yaşam koşulları ve bunun olumsuz getirilerinin yansımaları olacaktır. Bunun anlamı, hem üst ölçekte kentin marka değerini kaybedeceği, hem de alt ölçekteki yatırımların uzun vadeli değer kaybına uğrayacağıdır.

Sürekli yapılaşma ile artan nüfusu bugün bile kaldıramayan Girne,  kontrolsüz büyüme hızı ile nicelik olarak büyürken nitelik olarak küçülecektir... Kanalizasyonu, trafiği, hiçbir kentsel gelişme dinamiğinin birbirini desteklemediği atıl konut stoğuyla, sağlıksız bir yaşamın şekillendirdiği bir Girne olacaktır.

Bugün 10 kat yapılaşma izni ile satışta olan tek katlı konutlar, mevcut gelişme dinamikleri ile birlikte yasal yönetsel mevzuatlardaki boşlukların da bir göstergesidir. Girne gibi kendine özgü, çevresel ve sosyo-kültürel yapıya sahip kentlerde özendirilen kentleşme politikaları ile tek katlı konutun maddi değerinin 10 katlı projeden çok daha fazla olacağı, aynı zamanda kentsel belleğin de parçası olan nitelikli yapıların korunması yönünde de sağlanacak manevi değerin paha biçilemezliği aşikârdır.

Çağdaş ülkelerdeki gelişme kararları, her kentin kendine özgü yapısı korunarak artı değer yaratma yönünde kentsel gelişimi yönlendirmektedir. Hesap verilebilirlik kapsamında, şeffaflık temelinde işleyen mekanizmalar yaratılan toplumsal farkındalıkla denetlenmekte, kentlere sahip çıkılmaktadır. Kent bütünü, geçmişten günümüze ve sonraki nesillere ait en temel kamusal yaşam alanı olarak kabul edilmekte, herkese ait ortak değerin yitirilmesine neden olacak  herhangi bir duruma  izin verilmemektedir.

Bugünü, dün ve yarından bağımsız değerlendirmek hem maddi hem de manevi kayıplarla birlikte bir daha yerine konamayacak kentsel belleğin de yitimine yol açacaktır. Yaşamsal boyutla birlikte sahip çıkılması gereken yaşam pratiklerimiz ile ilgili farkındalık ve sorumlulukla davranmak şarttır. Kentin mevcut potansiyelinin verimli kullanılacağı, gelişiminin çeşitli bilimsel verilere dayandırılarak olası risklerle birlikte değerlendirilip  kısa, orta ve uzun vadeli hedef ve stratejiler ile kent kimliğinin korunarak geliştirileceği yaklaşımlar çok geç olmadan oluşturulmalıdır. İmar planı ile birlikte onu destekleyecek yasal mevzuat ve siyasi iradeye ihtiyaç vardır. Toplumsal farkındalıkla birlikte denetim ve kontrol mekanizmaları işletilmeli, her bireye düşen sorumluluk gözden kaçırılmamalıdır.

Yerelliğin çok bir önemi yok, biz dünya vatandaşıyız diye, sığınabileceğimiz küresel politikaların da çöktüğü dünyamızda, yeniden kentlerimize, mahallerimize, sokaklarımıza, limanımıza dönme vakti midir? Dönülecek bir kent kaldı mı?

Mammur ettiğimiz Girne...

(*Prof. Dr., DAÜ Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi, DAKMAR Yönetim Kurulu Üyesi.)

 

Bu haber toplam 2750 defa okunmuştur
Etiketler : ,
Gaile 428. Sayısı

Gaile 428. Sayısı

İlgili Haberler