1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Halen “nüfus” istiyorlar (!)
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Halen “nüfus” istiyorlar (!)

A+A-

Kıbrıs’ın kuzeyi “KKTC örtülü Türkiye” olduğundan beri buralarda “yabancı” tanımı değişti.
Kim yerli kim yabancı anlamaz olduk.

Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına “yabancı” demek ayıp oluyor malum.
Alman, Yahudi, Arap, Türkmen, Pakistanlı falan yabancı…

***

Son 30 senedir “kontrolsüz nüfus” akışı var adaya…
Önceleri “Gelen Türk”tü.
Buna karşı çıkana “Rum(cu)” dediler (!)
Şimdi hep bir ağızdan bağrışma var: Yabancılar doluştu, azınlık kaldık.

Nüfusa dair değişim 80’li yıllarda başlamıştı aslında…
Garson, berber, inşaat işçisi, benzinci, bahçeci, fırıncı hepsi de yurt dışından geliyordu.
“Turist” olarak giriyorlardı ülkeye…
Bu insanların “turist” değil de “işçi” olduğunu herkes biliyordu.

Her yıl mutlaka “muhaceret affı” çıkıyor, kaçaklar affediliyor, 5 sene çalışma izni alanlar “yurttaşlık kuyruğuna” dahil oluyordu.

***

İşler değişti zamanla…

Pakistan’dan gelenler hem daha ucuza çalışmaya başladı hem de İngilizce konuşuyordu çok iyi…
Evlerde temizlik, hastanelerde bakıcılık işleri Türkmenlere geçti.
Fabrikalara Nepal’den, Bangledeş’ten işçi taşındı.
Rus, İranlı, Nijeryalı, İngiliz, Yahudi, Ukraynalı zenginler ev almaya başladı.
Türkiye’den gelenler işçi değil beyaz yakalıydı artık…
Üniversiteler çoğaldıkça “öğrenci kılıklı” nüfus da yığıldı.

Okullara sığmadı çocuklar, acil servis tıkandı, kanalizasyonlar taştı, trafik kilitlendi, suçlar patladı.
Halen “nüfus” gelsin istiyorlar.
“İnşaat” istiyorlar halen!

Bu ülke nüfusu da betonu da kaldırmıyor işte!
Hem soydaşlık siyaseti duvara tosladı hem de yandaşlık…
Daha ne?

***

İşin bir boyutu da ganimetin talanı olarak gelişti.
Hepi topu beş on müteahhidin hırsı, arsızlığı ve siyasi lobisi nedeniyle betona boğulduk.
Kimileri bu saadet zincirine eklemlenerek payını alsa da ülke daraldı, bunaldı, kirlendi.

Mülk satışlarının kısıtlanması epeydir gündemde…
Şimdi yeni bir tasarı var ortada ve “yabancı” tanımı yine sıkıntılı…
“Yabancılar”ın en fazla 1 mülk satın alması isteniyor.

“Yabancılar” dedik ya!
“KKTC yurttaşları” dışında kim varsa yabancı olacak ama olamıyor.
Tapu harcı ödenirken de böyle…
“KKTC ve TC yurttaşları” yüzde 6 ödüyor.
“Yabancılar” yüzde 12!

“Türkiye Cumhuriyeti” yurttaşlarının özel bir hakkı var.
Savaş ganimeti ya…
Savaşı üstlenen payını alıyor (!)

***

“Tüm TC yurttaşları aynı zamanda KKTC yurttaşıdır” deseler sorun kökten çözülecek.
Her uygulamada böylesine cambazlık yapmaya gerek kalmayacak.

Neyse!
Şimdi şöyle bir tanım geliştirildi, “KKTC’yi tanıyan ülkelerin yurttaşları…”
Böylece!
“Yabancılar” tek taşınmaz edinirken…
“KKTC’yi tanıyan ülkelerin yurttaşları”na 3 taşınmaz edinme hakkı verilecek.

Ev alırken “tanımış” olacaklar ama uluslararası maç için güneye gidecekler, Omonia’nın Apoel’in karşısına (!)

***

Bunun siyasi bir adım olduğunu, şimdiki hükümetin kendi başına hiçbir karar vermediğini, tasarının Ankara’da şekillendiğini düşünüyorum. Meclis Komitesi’nde farklı bir iddia var. Türkiye değil yerli müteahhitler böyle olmasını istiyormuş.

Meclis Komitesi’nden henüz sonuç çıkmadı.
Bir iddia “KKTC’yi tanıyan ülkelerin yurttaşları” şeklinde yapılan ayrıcalığın ortadan kalkacağı yönünde…

***

Böyle bir tanıma ihtiyaç yok aslında…
Nasılsa fazladan mülk edinmek isteyen TC yurttaşlarına anında “KKTC kimliği” veriliyor.

Misal, 2021'de bir kişiyi, "KKTC'yi sürekli ziyaret ettiği, şirket kurduğu ve ev sahibi olduğu" için yurttaş yapmışlardı.
Resmi Gazete'de yayınlandı!
İnanmayan 1504-2021 sayılı karara bakabilir.

Yurttaşlık Yasası’nın 9’uncu madde 1’inci fıkrası “KKTC’ye hizmeti geçmiş” diyerek Bakanlar Kurulu’na canının çektiğini yurttaş yapma hakkı veriyor nasılsa...
Daha ne olsun…

Bir hatırlatma!
Güneyde, Yunanistan vatandaşı 1.462 seçmen var.
Kuzeyde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 140.111 seçmen!

***

Yeni tasarının temel hedefi avukat yanında hazırlanan “satış sözleşmeleri” marifetiyle “yabancıların” 1’den fazla mal edinmesinin önüne geçmek…
TC yurttaşıysa 3’den fazla…
“Satış Sözleşmesi” yapılıyorsa 6 ay içinde bildirim zorunluğu geliyor.
Bildirilmezse ağır cezalar ve satışın iptali isteniyor.

Satın alınacak arazi en fazla 1 dönüm olacak ve içine 1 ev yapılabilecek.
Müstakil ev satın alınacaksa, arazisi en fazla 2.5 dönüm olacak.
Şimdiki yasada 5 dönüm!

Şirketse, yatırım amaçlı olarak en fazla 60 dönüm arazi satın alabilecek ve 20 milyon Euro yatırım koşulu olacak. Tasarı değişmezse TC yurttaşları 60 yerine 80 dönüm alabilecek.

***

“Yabancı” tanımının ne olacağını göreceğiz.
Bir de bu arsızlığın son bulmasını umacağız…
Hem betona dair…
Hem de nüfusa…

halen-nufus.jpg


Bu nasıl bir korkudur!

Hani “dili, damağına karıştı” derler ya…
Öyle oldu.
Kıbrıs Genç TV’deki Er Meydanı programında Mustafa Alkan, “KKTC Cumhurbaşkanı” makamına zorla seçtirilen Ersin Tatar’a sordu:
“Şampiyon Melekler’in Lefkoşa’daki adalet yürüyüşüne neden katılmadınız?”

Ne Tatar vardı ne de Üstel!
Tek bir bakan, vekil yoktu hükümetten…

“Benim o akşam başka bir yoğunluğum vardı ama ben bir de tabii bu işi çok fazla siyasete dönüştürme taraftarı değilim, öyle bir şey hissettim ben. Doğru ya da yanlış...”
"Yanlış hissettiniz" diyor yapımcı...

"Olabilir" diyor Tatar. "Biraz dikkatli olmamız gerektiğini düşündüm, açık ve net... Sorduğun soruya dürüst cevap verecek olursam... Ondan başka bir şey söylemek istemiyorum."

"TC Lefkoşa Büyükelçiliği'ne yürüneceği için mi" diyor Mustafa Alkan…
"Ben daha fazla bir şey konuşmak istemiyorum” yanıtını veriyor.

***

Türkçede kaba bir deyim vardır, “ödü bokuna karışmak…”
Tam da yaşanan bu maalesef…

Türkiye Cumhuriyeti yargısı olumsuz bir tavır takınır, İsias Otel’in inşaat ve ruhsatlandırma süreçlerinde kamu ihmali gündeme gelmez, siyasi nüfuz ortaya çıkarsa çocuklarımızın haklarını bunlar mı savunacak?
Böylesi bir ödleklik varken ortada…

bu-nasil-bir-korku.jpg

Bu yazı toplam 2230 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar