Elektrikle ilgili yazıma tepki çok!..
“Aman zam yapınız” dermişim gibi.
‘Haklısın’ diyenlere de ‘eyvallah’…
Önce ‘zam istemek’ konusu….
Aptal mıyım ?!..
Kim ister ki parasının uçmasını...
Ama ‘zararına’ bir iş varsa ortada, susmak,  popülizmdir kanımca...
Çünkü bu tavır, sorunları halının altına süpürür.
Gün gele halı kalkar, ‘gerçek’ durur.
Bu gerçek, bir kurumu batırır.

***

Bir okurum dedi ki, “Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu çalışanlarının maaş artı pek çok tahsisatı var, yazsana...”
Bunu da araştırdım.
Personel giderlerinin genel maliyet içerisindeki payı, devede kulağın kulağı dahi değil.
Ama elbette, eğer ‘ülke gerçekleri’ üzerinde rakamlar ya da tahsisatlar varsa, bu ‘psikolojik bir etki’ yaratır, kurumu sahiplenme adına…
Hiç kuşkum yok ki, çalışanlar, genel bir ‘yapılanma’ içerisinde, belirli fedakarlıklar da yapar.

***

Bir diğer okurum, “gününde saatimi okumuyorlar. İşlerini aksatıyorlar” dedi.
“Biz ödüyoruz, parasını ödemeyenlere işlem yapmıyorlar. Bunun bedelini niye biz ödeyelim?”
Evet, yurttaş haklı…
“Biz enayi miyiz” ciddiye alınmalı.

***

Ama temel ‘sorun’ değişmiyor.
Herkes borcunu ödese, görevini tam yapsa, tahsilat yüz yüze çıksa, tüm kusurlar ortadan kalksa dahi; 5’e mal edip, 4’e satmak, batmaktır…
Öyleyse ‘maliyetleri’ düşürmenin yöntemlerini araştırmalı, enerjiyi “maliyetine” satın almayı da kabullenmeliyiz…
Bu “maliyet” eğer “fiyat artışı” getirecekse de “tasarrufu” öğrenmeliyiz.
Öyle sabah akşam klimalar, elektrikli eşyalar çalışmayacak, ne evlerde, ne de iş yerlerinde...
Etimizin budumuzun farkına varacağız!..

***

Şu da olabilir mesela...
Her kilovat saatte 8 kuruşluk bir ‘zarar’ var ortada.
Bir yıllığına içki, sigara ve lüks tüketime “geçici fon” getirilebilir.
Bu “geçici” süreçte de maliyeler aşağıya çekilir, borçlar kapatılır, böylece faiz giderleri azaltılır, personel ve diğer yönetsel sorunlar da çözülür.
Elektriğe de ‘zam’ gelmez böylece…
Bir yıl sonra da ‘maliyet’ üzerinden gerekli tarife uygulanır.
Bilmem ‘başkaları’ ne der bu işe!