“Halk, etrafa iyimserlik sergilenerek umut saçıldığını hayretler içinde izliyor”
Özgürgün, Kıbrıs Türk halkının, Davos dönüşü Ocak ayının son liderler toplantısından sonra müzakere sürecine ilişkin yapılan açıklamalarda hâlâ daha iyimserlik sergilendiğini, etrafa umut saçıldığını hayretler içinde izlediğini bildirdi.
Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs Türk halkının, Davos dönüşü Ocak ayının son liderler toplantısından sonra müzakere sürecine ilişkin yapılan açıklamalarda hâlâ daha iyimserlik sergilendiğini, etrafa umut saçıldığını hayretler içinde izlediğini bildirdi.
Özgürgün yazılı açıklamasında, Rum-Yunan ikilisinin her kademesindeki yöneticilerinin müzakereler sonrası varılacak çözümün şartlarını alenen açıklamasından sonra çözüm umudu taşımanın hangi akla hizmet ettiğini anlamanın mümkün olmadığını kaydetti.
İki halkın eşitliğine dayalı bir çözüm için müzakere masasında olması gereken Rum tarafının Kıbrıs Türklerinin adadaki hak ve çıkarlarını yok sayarak komşu ülkelerle ittifak kurmasını iyi niyetle bağdaştırmanın en hafif deyimle “saflık” olacağını belirten Özgürgün, müzakere sürecinin seyrinden her fırsatta memnun olduklarını söyleyen Rum-Yunan yetkililerinin çözüm yönündeki haddini aşan taleplerini, Türk düşmanlığı üzerine kurgulanan senaryolarını göz ardı etmenin mümkün olamayacağını bildirdi.
Özgürgün şöyle devam etti:
“UBP olarak bir kez daha vurgulamakta yarar görmekteyiz; Adada Kıbrıs Türk halkının 445 yıllık varlığını, 138 yıllık varlık, özgürlük ve egemenlik mücadelesini ve de 33 yıldan beri onurla ve gururla yaşatmaya, yüceltmeye çalıştığımız devletimizi yok sayan, tek güvencemiz Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünü içermeyen bir anlaşma asla hayat bulamaz.
Bu vesileyle müzakere sürecinin bir an önce adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözümle sonuçlanabilmesine yönelik her türlü desteği kararlı bir biçimde sürdüren partimiz Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını savunmayı üstlenmiş KKTC Cumhurbaşkanı ve müzakere heyetinden muhataplarına Kıbrıs Türk halkının hassasiyetlerini açıkça belirtmesini ve müzakere sürecinin takvimlendirilmesi konusundaki talebini bir kez daha yinelemektedir.”