1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Halk iradesiyle çelişmek pahasına…
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Halk iradesiyle çelişmek pahasına…

A+A-


Son üç ay boyunca önce Yürütme sonra Yasama, “2014 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı” üzerinde yoğun çalışmalar yürüttü. Günün sonunda akılda kalan katı giderlerin yüksekliği nedeniyle harcama alanlarına ilişkin tartışmaların verimsizliği oldu. Muhalefetin “şuraya daha fazla kaynak ayıralım” diyebileceği koşullardan çok uzak olmamız, demokrasimizde de büyük yaralar açmaktadır. Bütçe görüşmeleri demokrasicilik oyunundan ibaret olmamalıydı.

Bir devletin bütçesi ne kadar esnekse, halkın iradesi doğrultusunda öncelikli alanlara yatırım imkânı o kadar fazla olur. Kendi irademizle belirleyeceğimiz alanlara daha fazla yatırımın önünü açmamız ve bu yolla demokrasimizi geliştirmemiz gerekiyor.

Bütçenin %80’e yakını maaş ödemeleri için kullanıldığına göre siyasetin kalbi burada atıyor demektir. Hele de mahalli gelirlerimiz maaşlarımızı karşılamaya yetmediği için Türkiye’nin sağladığı katkılarla bu ödemeler gerçekleştirilebiliyorken!

Altyapı yatırımları, reel sektöre can suyu ve birtakım başka hayati giderlerimiz de Türkiye’nin hibe ve kredileri ile karşılanıyorsa demokrasimize sahip çıkmak adına kat etmemiz gereken uzun bir mesafe vardır demektir. Atacağımız neredeyse her adımda Türkiye’nin onayını almak durumda olmak ve yereldeki iktidar erkini kamudaki maaşları ödemekle sınırlı bir alana hapsetmek kime ne kazandıracaktır? Bu durumu tersyüz etmek için çalışıp çabalamayacaksak, siyaset anlam ve nitelik yitimine uğrar bana göre.

Türkiye ile iyi ilişkileri, Türkiye’deki siyasi ve ekonomik istikrarın devamını toplumumuzun çıkarına görürken gerçek manada demokrasimize işlerlik kazandıracak ve mali yönden dışa bağımlılığımızı azaltacak yapısal reformları yaşamın merkezine koyan bir anlayışla geleceğimizi kurgulamamız gerekmektedir.

Bu siyasi hattı farklı bakış açıları ile ele alırken biat kültürünü yaygınlaştırma tehlikesine karşı da Türkiye’nin kahrımızı çekmek zorunda olduğu yanılgısıyla sorumsuzca yaklaşımlar sergileme yanlışına karşı da hassas olmamız gerekir! Demokratik zeminde reformlarımıza ilişkin Türkiye’nin herhangi bir yönlendirmesine gerek duyulmaksızın sergileyeceğimiz irade, bu tehlikeden ve yanlıştan bizi koruyacak yegâne gücümüz değil midir?
Eğer şu veya bu gerekçeyle reformlarımıza yeterince yoğunlaşmıyorsak “biat kültürü” ve “Türkiye’nin kahrımızı çekmek zorunda olduğu yanılgısı” çok güçlü bir ittifak oluşturmuş ve toplumsal dinamiklerimizi esir almış demektir.

Tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızda personel rejimini yeniden düzenleme, yeni istihdam sayılarını her yıl için sınırlama, yapılacak istihdamlarda niteliği ön planda tutma, nakillerle ilgili hantallığı ortadan kaldırma ve sınav sistemini geliştirmek suretiyle fırsat eşitliğini artırma gibi konularda iktidarın net ve tutarlı bir irade sergilemesi şarttır. Olası sapmaların müsebbibi o güçlü ittifakın iktidar üzerindeki tahakkümüyle açıklanabilir ancak. 

El birliğiyle kamu personel rejimimizi kökten değiştirmek yerine bu ihtiyacımızla tezat uygulamalara ilişkin verimsiz tartışmalardan medet umanlar varsa, toplumsal dinamiklerimizi esir alanlar işte onlardır!
CTP-DP hükümeti, bu çirkin oyunu bozma iddiası ile kurulmuştu.

Altı ay içinde Kamu Hizmeti Komisyonu’nun kompozisyonunu değiştirerek nitelik ve fırsat eşitliği sorunlarını aşmak, bir yıl içersinde de kamu reformunu gerçekleştirmek, hükümet programının en önemli hedefleriydi. Geçici memur statüsünün kaldırılması ve yeni geçici memur atanmaması da yine hükümetin hedefleri arasında yer alıyordu.

Halk son dönemde bu hedeflerle çelişen partizanca uygulamaları reddettiği için bugün iktidarda olan CTP ve DP, yoğun bir çalışma temposuyla bu hedefler doğrultusunda gerekli yasal ve idari düzenlemeleri derhal tamamlamalıdır. Bunun yapmak yerine DP’nin kendi sorumluluğunda olmayan Başbakanlık bünyesindeki idari kararlara şerh koyması moralleri bozmuştur. Halk iradesiyle çelişmek pahasına elde edilecek olan nedir? Türkiye’nin kahrımızı çekmek zorunda olduğu yanılgısını yaygınlaştırmak mı biat kültürünün devamı mı? Yoksa her ikisi birden mi?

Bu yazı toplam 3039 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar