Halk sağlığı tehlikede
Dünyada yaşam kalitesine verilen önem artıyor ancak ülkemizde yaşam kalitesiyle bire bir ilgili olan diyetisyenler, fizyoterapistler ve psikologların halen yasası yok.
Ödül Aşık Ülker
Dünya Sağlık Teşkilatı sağlığı bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik hali olarak tanımlıyor ve dünyada yaşam kalitesine verilen önem gitgide artıyor. Ancak yaşam kalitesiyle birebir ilgili olan üç meslek, diyetisyenler, fizyoterapistler ve psikologların ülkemizde halen yasaları yok. Uzmanlar mesleklerinin tanımlanmamış olması ve yasal boşluklar nedeniyle halk sağlığını olumsuz etkileyebilecek girişimler yapılabildiğini dile getiriyor.
Diyetisyenler Birliği Başkanı Uzman Diyetisyen Feriha Balkır, Fizyoterapistler Birliği Başkanı Doktor Fizyoterapist Beliz Belgen Kaygısız ve Bağımsız Psikologlar İnisiyatifi’nden Uzman Psikolog Gözde Pehlivan mesleklerinin tanımlanmamış olmasından kaynaklanan sıkıntıları ve yasa çalışmalarını Yenidüzen’e anlattı.
Diyetisyenler Birliği Başkanı Uzman Diyetisyen Feriha Balkır, Diyetisyenler Birliği Yasa Tasarısı’nın geçtiğimiz günlerde meclise sevk edilmesinden duydukları memnuniyeti dile getirerek, “Yasamızın bu sefer hiçbir engele takılmadan ivedilikle geçmesini temenni ediyoruz” dedi. Balkır, yasanın amacının hem diyetisyenleri bir çatı altında toplamak, hem de meslek dışı olanları ayırıp dünya ile bütünleşebilmek olduğunu söyledi.
Fizyoterapistler Birliği Başkanı Doktor Fizyoterapist Beliz Belgen Kaygısız da hükümet değişiklikleri, bakan değişiklikleri ve komitelerdeki değişikliklerin yasa çalışmalarını son iki yıldır durma noktasına getirdiğini ifade ederek, “Umarız yeni dönemde bu yasaların çıkarılması konusunda daha somut şeyler olur çünkü gerçekten çok ciddi atılımlar yapmak gerekiyor” diye konuştu.
Uzman Psikolog Gözde Pehlivan da, yasal düzenleme olmamasının çeşitli sorunlara yol açtığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Psikoloji biliminin tamamen dışında, yaşam koçu, enerji uzmanı, kuantumcu gibi değişik isimler altında tehlikeli psikolojik yönlendirmeler yapıldığını da üzülerek duyuyoruz. Uygulamaların araştırılıp denetlenebileceği yasal bir mekanizma olsa tüm bu yanlışlara engel olabileceğiz.”
Balkır: “Yasamızın hiçbir engele takılmadan ivedilikle geçmesini temenni ediyoruz”
Soru: Üç meslek grubunun da yasası yok ancak Diyetisyenler Birliği Yasa Tasarısı geçtiğimiz günlerde meclise sevk edildi. Öncelikle bugüne kadar yasa konusunda ne gibi çalışmalar yapıldı, ne gibi süreçlerden geçildi?
Balkır: Diyetisyenler Birliği 2006 yılında kuruldu. Daha önce kurulamamasının en büyük nedeni birlik kuracak sayıya ulaşmamış olmamızdı. 2006 yılında 15 kişi ile birliğimizi kurduk. Yasa konusunda esas çalışmalarımız 2009’da başladı. Yasa çalışmaları bildiğiniz gibi uzun bir süreç istiyor. 2011 yılında yasamız meclise gidebildi, ivedilik alındı ancak hiçbir zaman engellerden kurtulamadı. Mecliste komisyon başkanlarını ziyarete gittik, yasamızı gündeme getirdik ancak komisyonların toplanamamasından dolayı yasamız meclisten geçirilemedi. Maalesef hükümet değişikliği ile de yasamız kadük oldu. Sizin de söylediğiniz gibi geçtiğimiz günlerde sevindirici bir gelişme oldu ve Bakanlar Kurulu Diyetisyenler Birliği Yasa Tasarısı’nı meclise sevk etti. Yasamızın bu sefer hiçbir engele takılmadan ivedilikle geçmesini temenni ediyoruz.
Balkır: “Diyetisyen ve beslenme uzmanı farklı iki meslek grubudur”
İlk başta yasamızı hazırlarken Diyetisyenler Birliği Yasası olarak hazırladık ancak sonra mesleğimize çok yakın bir meslek grubu olan nütrisyonistleri, beslenme uzmanlarını da yasamızın kapsamına aldık. Diyetisyen ve beslenme uzmanı farklı iki meslek grubudur. Diyetisyen, büyüme, gelişme ve ömür boyu, tüm bireylerin sağlığının korunması, geliştirilmesi, yaşam kalitesinin arttırılması için beslenme biliminin ilkeleri doğrultusunda bireysel ve toplu beslenmenin plan ve programlarını denetleyen, besin ögesi, besin ve beslenmeden kaynaklanan sağlık sorunlarını araştıran, değerlendiren, çözüm yolları bulan, varolan besin kaynaklarının ekonomi ve sağlık kurallarına uygun olarak kullanılmasını sağlayan, besin denetimini yapan, bu konularda fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak sağlıklı yaşam biçimlerinin benimsenmesi amacıyla bireyi ve toplumu bilgilendiren, bilinçlendiren doğuştan ve sonradan oluşan hastalıklarda ve diğer özel durumlarda, tıbbi ve cerrahi tedavilere uygun doğal ve tedavi edici besinlerin bileşimlerine göre diyet ve tıbbi beslenme tedavisi programlarını planlayan, beslenme danışmanlığı hizmeti ve eğitimi veren, eğitim programlarını planlayan, uygulayan ve uygulatan bir meslektir.Ancak Beslenme uzmanı sadece toplu beslenme yapılan yerlerde gruplara eğitim verebilir, önerilerde bulunabilir, bir hastalığa, zayıflamaya yönelik listeler veremez.
Kaygısız: “Çok ciddi atılımlar yapmak gerekiyor”
Soru: Fizyoterapistler ve psikologların yasalarıyla ilgili neler yaşandı?
Kaygısız: 2004 yılında Fizyoterapistler Derneği, Fizyoterapistler Birliği’ne dönüştü ve o zamandan beridir meslek yasası ve birlik yasası çalışmalarımız devam ediyor. Son 9 yılda yasamız defalarca Sağlık Bakanlığı’na verildiği halde maalesef daha ileri aşamalara götürülemedi. Diyetisyenlerde olduğu gibi hükümet değişiklikleri, bakan değişiklikleri, komitelerdeki değişiklikler bizim de yasa çalışmalarımızı son iki yıldır durma noktasına getirdi. Umarız yeni dönemde bu yasaların çıkarılması konusunda daha somut şeyler olur çünkü gerçekten çok ciddi atılımlar yapmak gerekiyor.
Pehlivan: “Hükümetler değiştikçe yasamız bir yerlerde tıkandı”
Pehlivan: Bizim de yaşadıklarımız neredeyse aynı şeyler. Kıbrıs Türk Psikologlar Odası Yasası üzerinde çalışmalar, 1999 yılında Doç. Dr. Biran Mertan ve ekibi tarafından başlatıldı ve yasa AB kriterlerine göre hazırlandı. 2004 yılına kadar da o dönemlerdeki hükümetlere tekrar tekrar sunuldu ancak hiçbir sonuç alınamadı. 2007 yılında psikoloji bölümü olan üniversitelerdeki bölüm başkanları bir araya geldi, yasa tanıtıldı, herkes destek verdi. Ancak hükümetler değiştikçe bizim yasamız da bir yerlerde tıkandı. Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği (KTPD) zaten vardı, bir grup psikolog olarak bizler de 2009’da Bağımsız Psikologlar İnisiyatifi’ni (BPİ) kurduk. 2011’den beri de KTPD ve BPİ olarak meslek yasası konusunda beraber çalışmakta ve ilgili makamlara başvurmaktayız. En son Mart 2012’de dönemin Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif ile görüşüldü ve yasaya ivedilik alındı. Temmuz 2012’de “Psikoloğuna Sahip Çık” başlıklı bir imza kampanyası başlatıldı ve halkımız bize güzelce destek verdi. Toplam 3240 imza toplandı. İmzaları Ekim 2012’de o dönemin Meclis Başkanı Sayın Bozer’e sunduk ancak kurultay ve başka sorunlar derken yasamız yine rafa kaldırıldı. Temmuz 2013’teki seçimlerle hükümet değişti ve bizim yasamız da görüşülmeyi bekleyen birçok başka yasa gibi kadük oldu.
Balkır: “Toz karışımlar insan sağlığını bozan yöntemler”
Soru: Yasa olmaması ne gibi sorunlara sebep oluyor?
Balkır: Yasamızı hazırlamamızın bir amacı kendi meslektaşlarımızı bir çatı altında toplayarak sesimizi daha çok duyurmak, diğer amacı da meslek dışı olanları ayırabilmek ve dünya ile bütünleşebilmektir. Beslenme ile hiç ilgisi olmayan kişiler çeşitli şekillerde beslenme önerilerinde bulunuyorlar ve insanların sağlıklarını bozuyorlar. İnsanlar bunun farkında değiller, zararları sonradan ortaya çıkıyor. Örneğin mamalar, toz karışımlar satanlar var. Bunlar insan sağlığını bozan yöntemler. Zayıflamak, sağlıklı beslenmek açlıkla eşdeğer değildir. Bir yöntemi, bilimsel dayanakları vardır. Kanaata göre değil, kanıta dayalı olması lazım. İnsanları kullanıyorlar. Değişik laboıratuvar yöntemleriyle, testlere muazzam paralar harcanarak zayıflatma amaçlanıyor. Bunlar diyetisyenlerle alakalı değildir. Rahatsızlıklarımızdan bir tanesi de spor merkezlerinde çeşitli ilaçların çocuklara, buluğ çağını tamamlamamış çocuklara verilmesidir. Kaslı çocuklar yaratmak, onları bunlara özendirmek yanlış şeylerdir.
Kaygısız: “Bazı spor salonları tedavi yaptıklarını iddia ediyor”
Kaygısız: Fizyoterapistlik ülkemizde 40 yıla yakın bir süredir icra ediliyor ancak fizyoterapistin kim olduğuna dair yasalarda hala bir tanım yoktur. Fizyoterapist olmayan kişiler de ülkemizde fizik tedavi uyguladıklarını iddia edip kliniklerde çalışabiliyorlar, spor salonlarında çalışabiliyor. Fizyoterapistin tanımı olmadığı için, yasa olmadığı için biz bunlara engel olamıyoruz. Örneğin son dönemde omurga eğriliği, skolyoz konusunda bazı spor salonları tedavi yaptıklarını iddia ediyor. Aslında halkımız sosyokültürel seviyesi yüksek bir halk ancak bir şekilde oradaki kişilere güveniyorlar, bunda sosyoekonomik faktörlerin de etkili olduğunu düşünüyorum çünkü spor salonuna ödenen ücret dahilinde “tedavi” almayı da tercih ediyor olabilirler. Tabi zaman geçince bu sağlık sorununun çözülmesi daha da zor oluyor. Bugün bir diyetisyen ve/veya fizyoterapist mezun olduktan sonra sadece belediyeden aldığı işyeri açma izni ile kliniğini açabiliyor. Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı mekanizmanın içinde değil.
Bunun yanında ülkemizdeki 4 üniversitede fizik tedavi bölümleri var, 2014 yılından itibaren onlar da mezun vermeye başlayacak. Şu anda ülkemizde 60 fizyoterapist bulunmakta, önümüzdeki yıllarda her yıl buna ortalama 20-30 kişi ekleneceğini tahmin etmekteyiz. Kontrol daha da zor olacak. Fizyoterapistler Birliği Yasası’nın en erken zamanda çıkması ve denetim mekanizmasının geliştirilerek birliğe kayıtlı bir şekilde çalışılması gerekiyor. Diyetisyenler gibi bizim de yasamızın en kısa zamanda gündeme gelmesini ve bu yıl yasa konusunda ciddi adımlar atılmasını bekliyoruz.
Pehlivan: “Değişik isimler altında tehlikeli yönlendirmeler yapıladığını duyuyoruz”
Pehlivan: Psikoloji Bilimi’nin önemi ve popülerliği tüm dünyada arttıkça ülkemizdeki üniversitelerde de, özellikle son yıllarda psikoloji bölümleri dolup taşmaya başladı, yurtdışında psikoloji okuyanlar da var. Bu da mezun sayısında oldukça hızlı bir artış var demektir. Hal böyleyken, Kuzey Kıbrıs’ta psikolojik uygulamaların hangi kriterlere göre uygulanabileceği ve kimlerin yasal olarak “psikolog” ünvanını kullanabileceğine dair yasal bir düzenleme bulunmaması çeşitli sorunlara yol açıyor. Her meslekte olabileceği gibi, psikoloji alanında da zaman zaman etik dışı ve hatalı uygulamalar yapıldığını duyuyoruz. Bununla birlikte psikoloji biliminin tamamen dışında, yaşam koçu, enerji uzmanı, kuantumcu gibi değişik isimler altında tehlikeli psikolojik yönlendirmeler yapıldığını da üzülerek duyuyoruz. Uygulamaların araştırılıp denetlenebileceği yasal bir mekanizma olsa tüm bu yanlışlara engel olabileceğiz. Hem mesleki saygınlığımız korunabilecek, hem de psikolojik hizmet alan bireylerin yanlış ve tehlikeli uygulamalarla zarar görmesini engelleyebileceğiz.
Kaygısız: “KKTC vatandaşlarına kota konmalı”
Soru: Ünivesitelerde mesleğinizle ilgili bölümlerde ne gibi düzenlemeler olmalı?
Kaygısız: DPÖ’nün ihtiyaçları belirlemesi ve üniversitelerle koordine şeklinde bu bölümlerde öğrencilerin yetiştirilmesi lazım. KKTC vatandaşlarına bir kota konmalı gerekirse Sağlık, Çalışma Bakanlıkları ve üniversitelerden oluşan bir koordinasyon kurulu ile sayı belirlenmelidir. Ülkemizde şu anda fizyoterapist sıkıntısı var ancak bu hızla mezun vermeye devam edersek bu gençler ileride işsiz kalacak ve sorunlar olacak.
Balkır: Aynı şey bizim için de geçerli. Şu anda 80 diyetisyen var ve bu yılki üniversite sınavlarında Kıbrıs’taki üniversitelere 300 kontenjan var, bunun bir kısmı Türkiye’den gelen öğrencilerdir ama yine de bu çok yüksek bir rakamdır. Bu konuda YÖDAK ve Eğitim Bakanlığı ile görüştük ancak bir sonuç alamadık.
Pehlivan: “Eğitimin kalitesi konusunda da endişelerimiz var”
Pehlivan: Bizim sıkıntımız sadece kota değil, aynı zamanda eğitimin kalitesi konusunda da endişelerimiz var. Müfredatların incelenmesi ve Avrupa Psikoloji Diploması (EuroPsy) denkliğinde bir seviyeye getirilmesi lazım.
Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Balkır: Dünya Sağlık Teşkilatı sağlığı bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik hali olarak tanımlıyor. Denetimsizlik nedeniyle ruhsal, fiziki ve fizyolojik olarak sağlığımızı bozuyoruz. Halk sağlığıyla ilgili yasaların en kısa zamanda çıkarılması ve uygulanmasını ümit ediyoruz.
Kaygısız: Dünyada yaşam kalitesine daha çok önem veriliyor ve bu üç meslek grubu da yaşam kalitesiyle bire bir ilgili olduğu için bu mesleklere olan ilgi de artıyor. Mesleklerin popülaritesi artıyor ancak yasal boşluk devam ediyor. Yasalarımızın çıkmasının önemi halk sağlığına olumsuz etkiler verebilecek girişimleri önlemektir. Sağlık Bakanımız Sn. Ahmet Gülle ile temasımız oldu ve kendisi konuya çok olumlu yaklaştı. Umutluyuz.
Pehlivan: Bizler de psikologlar olarak ümitliyiz, bu yeni hükümet döneminde yasamızla ilgili süreci tamamlayacağımızı umuyor, çalışmalara son hızla devam ediyoruz.