Halledeceğiz miydi yoksa halledeceyik miydi; yoksa tek umudumuz deprem mi?
Kıbrıs’ta 1974’ten bu yana Türkiye ile birlikte savunulan bütün siyasetler çökmüştür…
Lütfen eğri oturun ve doğru konuşun…
-*-*-
Hangi açıdan, nereden bakarsanız bakın!
Ne isterseniz söyleyin!
Hangi propagandayı yaparsanız yapın, ‘kazanım’ hanesine yazılacak hiç bir şey bulamazsınız!
-*-*-
Haydi, gelin bazılarını sayalım isterseniz!
-*-*-
Her zaman hatırlattığım gibi, dilerseniz önce Kıbrıs Türk toplumu ile ilgili olarak; ya da hadi sizi kızdırmayayım ‘Kıbrıs Türk halkı’ ile ya da sizin dediğiniz gibi ‘Kıbrıs Türkü’ ile ilgili olarak, TMT Andı’nda yeminini ettiğiniz konularla başlayalım!
-*-*-
Ne diyordunuz bu yemininizde?
’… yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için…’
Böyle başlamıyor muydunuz?
-*-*-
Peki hürriyetimiz nerede?
Ali Kişmir’in yargılanıyor olması, kasinlikle hürriyet dediğimiz olayın rezil edildiği anlamına gelir…
Çünkü size göre hürriyet, Türkiye’nin koruması altında ganimet yapabilmekten başka bir şey değil ki!
-*-*-
Ali Kişmir’e, ‘yazmasaydı…’ diyen insanlar, hürriyetten bahsedemez!
-*-*-
Geçiniz Ali Kişmir’i; kendi kaderinizi tayin hakkınız en önemli özgürlüğünüz değil miydi?
Bir yığın faşistiniz, ayrı egemenlikten söz edip de mesela self determinasyon hakkını savunurken, şu anda bu hakkınızın, bu en büyük özgürlüğünüzün Türkiye’den gönderilen iki üç dilbandi rüşvetçi hatta uyuşturucu işine kadar bulaşmış gariplerin iki dudağı arasına sıkıştığının farkında mı?
-*-*-
Ama dediğim gibi, sizin için özgürlük, Türk silahlı Kuvvetleri’nin koruması mevcut Türkiye yönetiminin de duaları altında, dilediğinizde ganimet yapma özgürlüğüydü ve hala öyledir ama artık hem tuz koktu hem de deniz tükendi!
-*-*-
Yaşayışımız, her türlü ananemiz hatta mukaddesatımız ‘empoze’ değil midir?
Herkesin dinine ve inancına saygımız sonuna kadardır ama bunca büyük caminin yapılıyor olması bile bizim yaşayışımıza müdahaledir...
Yine TMT Andı’ndan yola çıkacak olursak, ‘… kimden geldiği’ gayet açık - vaki olan bir çeşit kültürel tecavüzdür…
-*-*-
Efendim dış siyaset?
Soruyorum!
Dış siyasette ne yaptınız?
’Rumlar bizi kesecek, Rumlar bizi istemez…’ diyerek, sadece ganimet düzenini savundunuz…
Hala aynı savunmadasınız...
-*-*-
Peki, daha önce de sordum bir daha soruyorum; şu anda Şimon Aykut’u neden yapayalnız bıraktınız?
Türkiye’den getirip de iki kez farklı isimlerle ilan ettiğiniz her ikisi de her açıdan başarısız iki devlete vatandaş yaptıklarınızdan ne farkı vardı Şimon Aykut’un?
O da KKTC vatandaşı!
O da seçmeniniz!
Haaaaa O adamı şu anda veremden ölecek hale sokan da sizlersiniz!
-*-*-
Simon Aykut’u Rum Yönetimi’ne gammazlayan kim ya da kimlerdir?
Ersin Tatar’ın ve bize sabah akşam ders veren bir yığın müstafi generalin ve amiralin da bu ülkedeki en has ahbabı faşist bir kaç kişi değil mi?
-*-*-
Peki Şimon Aykut’u yalınız bıraktınız, ölüme terk ettiniz, O’nun gibi olanları ne yapacaksınız?
Yani sizin verdiğiniz gaz ve tabii ki karşılığında yuttuğunuz rüşvetlerle beslediğiniz ama sonra doumak bilmeyen maskara tiplerinize ısırttığınız - yaptığınız saçma yasalarla da iflasa sürüklediğiniz bir yığın inşaatçı ya da emlakçı ne yapacak şimdi?
-*-*-
Tatar gezmelere devam ediyor!
Türkiye’deki Türkleri bitirdi; Bürksel’de ve Polonya’daki Türklerle görüşüyor!
KKTC’yi tanıtıyormuş!
-*-*-
Neyi savunduğunuzu, ne istediğinizi hiç bilmediniz!
Ama hakkınızı da yemeyelim; gayet iyi bilerek bir tek çözümsüzlüğü savundunuz ve bugüne kadar Kıbrıs Türk toplumunun neredeyse tamamen tükenmesine sebep oldunuz!
-*-*-
Nüfusu bilmiyorsunuz, ekonomiyi hesaplayamıyorsunuz, sahte bütçeler yapıyor, hamasi nutuklar atıyor, hayali TC yardımları ile toplumu kazıklamak ve daha da yoksullaştırmaktan başka hiç bir işe yaramıyorsunuz!
-*-*-
Ağzınızdan da federal çözümün öldüğü lafı düşmüyor ha!
Bayılıyorum!
Gerçekçi, elle tutulur, kabul edilebilecek başka bir talebiniz olmadığının sizler de farkındasınız!
-*-*-
Hatta en kötüsü; eskiden doğal gaz ve petrolle alakalı çıkarlarınız vardı; şimdi sağ olsunlar, elektrikte enterkonnekte işine de Kıbrıs Türk toplumunu satmaya hazır olduğunu ilan ediyor refikleriniz!
-*-*-
Ersin Tatar çok özel sorunları nedeniyle psikolojik sıkıntılar yaşıyor…
Bu sıkıntıları gezerek aşmaya çalışıyor…
Başbakan ve hükümet kayıp!
Çullisine, memur ödeme maksatlı ve de saçma sapan bir bütçe görüşmesini bile abuk sabuk saçma kavgalarla ertelettiniz!
-*-*-
Çok şükür o kavgayı da sevgili Zeki Çeler sayesinde CTP’nin suçu haline evrilttiniz ki bu da ayrı bir mesele!
-*-*-
Şimdi yalana devam!
Propagandaya devam!
Törenlere de devam!
Bol masraflı!
Parayı bol buldunuz ya!
Her organınıza sürüyorsunuz maşallah!
-*-*-
Yol yok, hastane ve okul yetmiyor am külliye tamamlanıyor!
Yazmaktan usandık, söylemekten dilimizi ağdacıya bırakmak zorunda kaldık!
-*-*-
Hep hamaset hep hamaset!
-*-*-
Anavatanınızla birlikte, EOKA’nın ya da EOKA B’nin başaramadığını başarmış durumdasınız!
-*-*-
Toplumumuz ya da halkımız mı?
Tükendi!
Kalanlar da çoğu zaman umutsuz veya umursuz!
-*-*-
Biliyor musunuz, galiba tek umudumuz deprem!
Neden mi?
Çünkü öyle sert bir şekilde sallanırsak akıllanırız diye düşünüyorum!
-*-*-
Haaaa Pazar Pazar okuyanların başını da şişirmek istemem ama en kültürel en değerli ürünlerimize ne oldu?
Sahi narenciye, patates ne durumda?
-*-*-
Bu kez Cevdet Yılmaz değil, Tayyip Erdoğan gelmeli!
Yan yana oturup, asla soru kabul edilmeyen basın toplantısı düzenlemeli ve toplumumuza veya halkımıza ya da sizin deyişinizle Kıbrıs Türküne, iki dilde mesaj verilmeli!
Bol inşallahlı, bol maşallahlı bir şekilde:
Haydi hep birlikte;
Allah’ın da izniyle; Tayyip bey “Halledeceğiz!” desin, siz de “Halledeceyik!