“Hallederiz”
“Ulusal” zihniyetin siyasette “rekabet üstü” bir değeri var: Kayıtsız şartsız dağıtmak.
“Halletmek” derler özetle!
Bir telefona bakar: “Hallediniz bu işi.”
Hayatımızdaki onca aymazlığın sebebi budur.
Yine de bu tavır siyasi düşünceden bağımsız büyük kalabalıkların hoşuna gider.
* * *
10 senede emeklilik böyle bir halletmedir.
Yeni insanların “memur alınma” kapısı böylece açılmıştır.
Kriterlere karşıdır bu zihniyet!
“Eşitlik” sözcüğü “herkesin ağzına bir parmak bal çalmak” üzerinden okunur.
En yakınlara “kepçeyle”, daha uzağa “kaşıkla” dağıtılır ama illaki dağıtılır.
Yurttaşlık dağıtılır.
Kredi dağıtılır.
T izni dağıtılır.
Sanayi arsası dağıtılır.
İş dağıtılır.
Terfi dağıtılır.
Arazi dağıtılır.
Olmadı umut dağıtılır:
“Merak etme, halledeceğiz.”
* * *
Ne der pek çok dostum:
“Öyle böyle bu UBP işimizi çözer be arkadaş.”
Peki ne pahasına?
Çok da mühim değildir işin o yanı, ölümlü dünya ne de olsa!
* * *
Sahtekarlık davalarında hep aynı siyasi aklın öncülerinin olması sizce rastlantı mıdır?
Batan belediyelerde aktörlerin siyasi akrabalığı nedir peki?
* * *
Şimdi haksızlık yapmak istemem, “makam sevgisi”nin baş döndürücü hazzı ve nimetlerini tepe tepe kullanma pratiği sosyalistinden liberaline, devrimcisinden milliyetçisine birbirine epeyce benzeşir.
* * *
“Dağıtmak” kültürü bataklıktır!
Çünkü ne bir planlama içerir ne de emek. Ne kriter ister, ne de adalet.
* * *
Çok doğru söyledi Ulaş hocam; 35 yaşında 30 seneden emekli olan memurların ya da tepe maaşlı müşavirlerin yoksul torunları acaba “atalarını” nasıl anımsayacak?
Kıyıları ve dere yataklarını talan eden şükrancı kaymak tabakası hakkında neler düşünecek evlatlarının evlatları; gün gele betona boğulmuş bu kentlerde nefessiz kaldığı zaman ne söyleyecek henüz ana rahmine düşmemiş çocuklar...
* * *
“KKTC düzeni” böyledir.
Kimi “özel örnekler” ise bu düzene dair önemli bir laboratuvardır.
Hani yazdık ya, son 7 sene işe gitmeyen adama terfi verdiler.
El birliğiyle!
Bazen de “kendi sırasını beklemek” aklıdır bu.
Böyle böyle “halledilmiştir” ömrümüz!