“Hangi bilim daha yararlıdır?”
Büyük dahi Leonardo da Vinci’nin yaşamında tuttuğu, binlerce sayfadan oluşan notlar, ölümünden sonra öğrencisi Francesco Melzi, tarafından toplanmıştır. Da Vinci, 1519’da öldüğünde stüdyosundaki her şeyi öğrencisi Melzi’ye bırakmış, Melzi öldükten sonra da Pompeo Leoni, eserleri Madrid’e götürmüştür. Bu eserler yüzyıllar içinde farklı koleksiyonlar halinde sanat ve bilimin başkentleri arasında paylaştırıldı.
Da Vinci’nin yaşadığı bilimsel ve felsefi serüvenini anlatan 7000 sayfaya yakın eskiz ve taslak notları, Londra, Paris, Torino, Milano ve Madrid gibi şehirlerde sergilenmektedir.
Da Vinci defterlere tuttuğu, bazı notlarında resim sanatını, bilim, felsefe, şiir, müzik ve heykelle karşılaştırır.
Meraklısı, Kırmızı Kedi Yayınları’ndan okuyucusuyla buluşan “Paragone/Sanatların Karşılaştırılması”(2021) kitabında bu notların bazılarını Kemal Atakay’ın çevirisiyle okuyabilir. Bu kitapta, Da Vinci “Hangi bilim daha yararlıdır ve yararlı oluşu nereden kaynaklanır?” sorusunu şu satırlarla cevaplıyor:
“Ürünü daha iletilebilir olan bilim daha yararlı; dolayısıyla, bunun tersine, daha az iletilebilir olan daha az yararlıdır. Resmin ortaya koyduğu ürünler, evrendeki bütün kuşaklara iletilebilir; çünkü resmin ürünü, görme yetisinin konusu olup, duyum merkezine kulak yoluyla değil, gözlerden geçerek, yani farklı bir biçimde ulaşır. Dolayısıyla, resmin edebiyat gibi çeşitli dillere çevrilmesi gerekmez ve tıpkı doğanın ürettiği şeyler gibi insanoğlunu doğrudan doyuma ulaştırır. Yalnızca insanoğlunu değil, öteki hayvanları da; bir aile babasını gösteren bir resmin ortaya koyduğu gibi: Henüz kundaktaki küçük çocuklar, benzeri şekilde aynı evin kedisiyle köpeği, resme sevgi gösterilerinde bulunuyorlardı; böyle bir gösteriye tanık olmak olağanüstü bir şeydi.
Resim, doğanın eserlerinin anlamını sözcükler ya da edebiyattan daha büyük bir doğruluk ve kesinlikle temsil eder; buna karşılık, edebiyat, sözcüklerin anlamını resimden daha büyük bir doğrulukla temsil eder. Ama belirtmeliyiz ki, doğanın eserlerini temsil eden bilim, eser üretenin eserlerini, yani insanların eserlerini –şiirde ve benzeri şeylerde olduğu gibi, insan diliyle aktarılan sözler böyledir- temsil eden bilimden daha olağanüstüdür.”
Madonna ve Çocuk
İtalya’nın Perugia kentindeki Galleria Nazionale dell’Umbria’da sergilenen Çocuk ve Altı Melekli Madonna (Perugia Madonna/ Madonna ve Çocuk/ Madonna with Child and Six Angels), Gotik sanatçı Duccio di Buoninsegna’nın en önemli eserlerindendir.
Galleria Nazionale dell’Umbria, Pietro Perugino'nun dünyanın en büyük resim koleksiyonu da dahil olmak üzere, 13. yüzyıldan itibaren eserleri içeren, İtalya'nın en önemli sanat koleksiyonlarından birine sahiptir.
1304 ile 1310 yılları arasında ahşap üzerine yapılan Çocuk ve Altı Melekli Madonna, 1863 yılına kadar Perugia’daki San Domenico Manastırı’nın kutsal odasının kapısı üzerinde tutuluyordu.
***
Peki nereden geldik bu tabloya? Sembollerden…
Yazar Clare Gibson, “Semboller Nasıl Okunur?” kitabında, bu tablo ile ilgili şöyle yazar:
“Meryem Ana ve Çocuk portresi doğurganlık ve doğumun kutlandığı kadim bir geleneğe anne ve çocuk tasviriyle uymaktadır. Dolayısıyla Hristiyan kutsiyetinin derin bir ifadesi olduğu kadar aynı zamanda arketipsel bir imgedir.”
***
Emil Kren ve Daniel Marx da tablo ile ilgili Web Gallery of Art’ta şunları yazıyor:
“Madonna ve Çocuk'un geleneksel yarı uzunluktaki portresinin biçimsel üslup unsurları, jestlerin daha doğallığını gösteren sağlam bir anne-oğul ilişkisinin tasvirine dönüşüyor. Annesinin kavisli kolunda oturan ve peçesinin yumuşak kıvrımlarını tutan çocuğun hareketlerinde olağanüstü bir kendiliğindenlik görülüyor. Elbisedeki bu detay, ressamın eski moda olduğu anlaşılan kırmızı Bizans haritasının yerini alması nedeniyle önemlidir. Bakire'nin çocuğun elini gösterip ayaklarını işaret eden hareketi de önemlidir: Görünüşe göre bu, İsa'nın gelecekteki çilesini ima etmektedir.
Tablonun orijinal görkemi, zayıf koruma durumu nedeniyle gölgelenmiştir; ancak resimsel değeri yüksek olmasına rağmen, yerel sanatsal üretim üzerinde hiçbir etkisi olmamıştır.”
***
Yine sembollere dönecek olursak, “İnsan sembolleştirme eğilimiyle nesneleri ve formları bilinçsizce sembollere dönüştürür… Ve hem dini inancında hem de görsel sanatında onları ifade eder” diye yazmış Aniela Jaffe, İnsan ve Sembolleri (1964) adlı kitabında.
Her kıtadan tarih öncesi kaya sanatının doğruladığı bir gözlemdir bu.
İnsan, her çağda çevresindeki varlıklardan semboller yaratmıştır.
KTSYD’nin sergisi Ercan’daydı
Üyesi olmaktan her zaman gurur duyduğum Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği (KTSYD)’nin Ercan Havalimanı’nın giden yolcu bölümünde açılan karma fotoğraf sergisini büyük bir heyecanla ziyaret edildi.
Daha önce KTSYD Genel Merkezi’nde açılan ve 19 spor yazarının 100’ü aşkın fotoğrafından oluşan sergi, ülkemiz sporunun tarihsel gelişimini de gözler önüne seriyor. Siyah beyaz fotoğraflardan, farklı branşlarda günümüz spor müsabakalarından çekilen fotoğraflarının da yer aldığı sergi, havalimanını kullanan yolcuların yoğun ilgisiyle karşılandı.
Farklı dallarda, farklı alanları kapsayan bu sergilerin, böylesi kamusal alanlarda sergilenmesinin ve yabancılarla buluşmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
***
KTSYD sergisinin ardından bu kez de Sanat Yönetmeni ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Eski Müdürü Suat Arıkan’ın “Rengarenk” isimli sergisi Ercan Havalimanı’nda açıldı.
Kopenhag, Roma, Köln, İstanbul ve Atina’da kişisel sergiler açan sanatçının 30 eseri, 17 Haziran’a kadar ziyaret edilebilecek.
Bu sergilerin farklı farklı yerlere taşınma ve kitlelere ulaştırılma yolculuklarında emeği geçen herkesi yürekten kutlarım.