Hangisi yetkili?
Dışişleri Bakanı’nda mı yetki, yoksa Cumhurbaşkanlığı’nda mı?
Özgürgün mü?
Özersay mı?
Hangisine inanalım acaba?
* * *
Niye kavga ediyorlar ki!
İkisinde de yetki yok nasılsa…
Baksanıza, ekonomi programın uygulanması için dahi “ikn
Dışişleri Bakanı’nda mı yetki, yoksa Cumhurbaşkanlığı’nda mı?
Özgürgün mü?
Özersay mı?
Hangisine inanalım acaba?
* * *
Niye kavga ediyorlar ki!
İkisinde de yetki yok nasılsa…
Baksanıza, ekonomi programın uygulanması için dahi “ikna turları”nı Beşir Atalay üstleniyor ülkemde…
Ne Özgürgün ne Özersay sonuçta!..
Biliyoruz ki kararı veren Ankara…
RÜŞVET!
Son günlerde bir “melekleşme” harekatı başladı ülkemde (!)
Peş peşe “rüşvet” açıklaması yapıyor iş insanları!..
- Ben de rüşvet vermiştim.
- Benden rüşvet istemişlerdi.
- Daha önce de işlerimizi rüşvetle çözmüştük, diye.
Bilmiyorlar mı ki, “almak” kadar “vermek” de suçtur rüşveti…
Ve nedense ya çok sonra geliyor rüşvetin itirafı, ya da işler istendiği gibi gitmeyince…
Ahlak bunun neresinde ki?
Bir eylemciye kaç polis?
Yeni yeni alışkanlıklara tanıklık etmeye başladık.
Mesela eylemlerde alınan “anormal” tedbirler.
Dört genç pankart açacak diye, Lefkoşa’nın yarısının yollarını kesmek…
Yüzlerce polisi Meclis önüne yığmak…
Bu kadar abartı mı desem, delicesine bir “korku” mu anlamıyorum!..
Böyle yaparak hem eylemin “gücünü” ikiye katlıyor polis, aslında hesabı olmamasına rağmen.
Hem de “Bu ülkede demokrasi yok, korku var, polis devleti var” algısı yaratıyor bangır bangır.
Kim veriyor bu emirleri, bilemiyorum.
Ancak böyle yaparak “caydırıcı” olacaklarını sanıyorlarsa, aldanıyorlar.
Tam aksine “özendirici” oluyorlar.
İnsanın içinden, “İki kişi, bir pankart yazarak Meclis’e yürüyelim” diyesi geliyor.
Yüzlerce polisin nasıl toplandığını görmek için!..
‘HÜKÜMETSİZ’ bir dönem
Hükümetlerin “aciz” duruma düştüğü çok oldu.
Türkiye’den gelen programları uyguladığı…
Parayı verenin düdüğü çaldığı…
Ama hiç bu kadar “hükümetsiz” kaldığımız olmamıştı.
Kıbrıs’tan da sorumlu TC Devlet Bakanı’nın son ziyaretinde gördük ki, “KKTC’de hükümet falan yok…”
Tam anlamıyla Ankara’ya bırakılmış tüm kararlar…
Kıbrıs sorununa TC DIŞİŞLERİ bakıyor!..
Ekonomiye TC Devlet Bakanı ve TC Büyükelçisi…
Projeleri de TC YARDIM HEYETİ üstleniyor…
Hükümetin tek yaptığı, kendi içindeki koltuk kavgası, arsa dağıtımı ve istihdam…
Onu da yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar sonuçta…
Ha bir de ısrarla ve inatla “yurttaşlık” dağıtıyorlar habire…
Anlayacağınız, KKTC seçmenine ait irade nafile!..
Çavuşoğlu niye susuyor?
TC Lefkoşa BÜYÜKELÇİSİ Halil İbrahim Akça’nın, “Bunun adı yurttaşlık değil siyasi rüşvettir” dediği günden beri bekliyorum, medyayı yanıtlamakta meraklı İçişleri Bakanı Nazım Çavuşoğlu ne diyecek diye?
Ses yok!..
Ülkeye “görevli” olarak gelen bir memura niçin ve hangi gerekçelerle yurttaşlık verildi?
Ve diğer memurların suçu neydi?
Niye konuşmuyorsunuz Sayın Çavuşoğlu, BÜYÜKELÇİ’nin dahi bu kararı eleştirdiği bir ortamda?