1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Hani kalkınacaktık?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Hani kalkınacaktık?

A+A-

“Demokrasi, İrade, Müdahale” kavramları son yıllarda adanın kuzeyine damgasını vurdu.
Sonuçlarını da gördük.
Müdahale üzerinden yönetilen ülke tam anlamıyla çöktü.
Kaos, kriz, yoksulluk büyütüyor hükümet!
Hep bir didişme, hesaplaşma, entrika var.
Yoksulların sırtına basıyor, kendi konfor alanlarını koruyor, milliyetçi masallarla toplumu uyutuyorlar.
Tek bir gün huzur içerisinde yaşanmıyor.

*  *  *

Gazeteci Aysu Basri Akter’in “Demokrasi-İrade-Müdahale” başlığı ile yaptığı röportajların tümü ibretliktir.
Henüz tamamlanmadı, devamı gelecek.
Kıbrıs’ta görev yapan emekli diplomat Engin Solakoğlu’nun kendi deneyimlerini okurken “böyle gelmiş ama böyle gitmez” dedim yeniden...
Çok haklı bir soruyu gündeme taşıyor.
Kıbrıslı değil o…
Hani “hain” diye damgalıyor “Rumcu” diye nefret diliyle sözün itibarını azaltmaya çalışıyorlar ya…
Yok!
Türkiye Cumhuriyeti adına gelmiş, buralarda görev yapmış, çalışmış birisi olarak soruyor:
“Türkiye 1974’ten beri fiilen Kuzey Kıbrıs’ta... Geçen zamanda defalarca kalkınma stratejisi değiştirdi. Kalkındı mı?”

*  *  *

Kendi görev döneminden örnekler veriyor, “Sabahtan akşama kadar kalkınma projesi hazırlıyorduk” diyerek…
O projelerin nasıl “çöpe gittiğini” de samimiyetle paylaşıyor:
“Sabahtan akşama kadar kalkınma projesi hazırlıyorduk. Önce yerel makamların onayını alır, sonra Türkiye’den teşvik avına çıkardık. Daha başlangıç aşamasında Türkiye’de benzer alanda faaliyet gösteren bir oda veya meslek örgütü bir şekilde konuyu öğrenip devreye girer, yöre milletvekiline ulaşır, o yörenin milletvekili de ilgili Bakan’a çıkar, yürütülecek projenin bilmem ne yöresindeki üreticilere sıkıntı yaratacağını, oyların diğer partiye kayacağını anlatır ve projeyi başlamadan öldürürdü.”

*  *  *

Proje başlasa dahi bu kez üretim ve ihracat aşamasında Türkiye’deki sürecin devreye girdiğini, böylece adadan Türkiye’ye mal satımının engellendiğini anlatıyor, Emekli Diplomat…

*  *  *

İşte böylesi hallerle tam bir “kendine güvensizlik” iklimi yaratıldı her yerde…
Başıboşluk büyüdükçe büyüdü.
Kapasitenin, yeteneğin, bilginin, liyakatin önemi kalmadı.
“Kendi kendimizi yönettiğimize” dair inanç dip yaptıkça, ülke tümüyle yönetilmez oldu.

*  *  *

Yeniden başlamak gerekiyor.
Ne varsa çürümüş ve kokuşmuş, geride bırakarak…
En önemlisi de eğilip, bükülmeden…


 

 

Bu yazı toplam 1447 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar