1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. HANNAH ARENDT
HANNAH ARENDT

HANNAH ARENDT

HANNAH ARENDT

A+A-

Cansu N. Nazlı
[email protected]


“Polis, haneden, yalnızca “eşitleri” tanıyor olması bakımından ayrılmaktaydı. Oysa hane tam anlamıyla eşitsizliğin merkezinde yer almaktaydı. Özgür olmak ne yaşamın zorunluluğuna veya başkalarının buyruğuna konu olmak, ne de kişinin bizzat kendisinin emir veren bir konumda bulunması demekti; ne yönetmek ne de yönetilmek anlamına gelmekteydi. O yüzden hane alanında özgürlük yoktu, çünkü hane reisi, yani yöneticisi, sadece haneden ayrılıp herkesin eşit olduğu siyaset alanına girebilecek güce sahip olması bakımından özgür addedilmekteydi. Tabii siyaset alanının buradaki eşitliği ile bizim eşitlik anlayışımız arasında hemen hiçbir benzerlik yoktur. Antik siyasal eşitlik kişinin akranlarıyla birarada yaşaması, sadece onlarla düşüp kalkması anlamına geliyordu ve bu düşünce doğal olarak bir kent-devletinde her zaman için nüfusun çoğunluğunu oluşturan “eşit olmayanlar”ın varlığını önvarsaymaktaydı. O nedenle Antik özgürlüğün tam da özünü oluşturan, modern zamanlardaki gibi adaletle rabıtalı olmaktan uzak bulunan bu eşitlik düşüncesiydi; özgür olmak, hakimiyet ilişkisinde varolan eşitsizlikten azade olmak ve ne yönetenin ne de yönetilenin mevcut olduğu bir alana girmek anlamını taşıyordu.” H. Arendt, İnsanlık Durumu

Bu haber toplam 1348 defa okunmuştur
Gaile 240. Sayısı

Gaile 240. Sayısı