Hapishane!
Bağımsız Gazete’de dün Eniz Orakçıoğlu’nun haberini okudum…
Ancak bu haberi okumadan önce, yeni cezaevi ile ilgili çok ciddi ihbar ya da korkunç bilgiler – iddialar dinledim…
-*-*-
Önce, Eniz Orakçıoğlu’nun haberinin bir bölümüne bakalım…
“Ülkede suç oranları arttı, yeni Merkezi Cezaevi’nin de kapasitesi birkaç ayda doldu. Kapasitesi aşılan yeni cezaevi ve kullanılmaya devam edilen eski cezaevindeki doluluk nedeniyle, gardiyan ve çalışan sayısı artan iş yüküne yetişemiyor.”
-*-*-
“Bağımsız Gazete’ye konuşan cezaevinde örgütlü Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Başkanı Güven Bengihan ve KAMU-SEN Başkanı Metin Atan, cezaevindeki çalışan sayısının ivedilikle artırılması gerektiğine dikkat çekti.”
-*-*-
“Bengihan, mahkûm ve tutuklu sayısı arttıkça personel sayısının da az kaldığını, personel eksikliğinin doğduğunu vurguladı. Atan da 625 kişilik olan yeni cezaevinin kapasitesini aştığını ve bunun sorun oluşturduğunu ifade ederek, tutuklu ve mahkûm sayısının bin civarında olduğunu ve bu sebeple eski cezaevinin de kullanıldığını söyledi.”
-*-*-
Bunlar dün yayınlanan ve gardiyanların iki cezaevini kontrol etmekte sayıca yetersiz kaldığını belirten ifadeler…
-*-*-
Peki bana gelen ihbardaki iddialar neler?
-*-*-
Yazmaya çekiniyorum…
Hafiften başlayayım…
Hapishanede hijyen, duş, banyo, tuvalet, yetmiyor…
Eskisinde de yetmiyordu…
Çünkü kapasite doldu, taştı…
Yemek de yetmiyor…
-*-*-
Mahkumlar arasında çok sık kavga çıkıyor…
İngilizlerin “bullying” dediği, “zorbalık” had safhada…
-*-*-
Ne mi yapmak lazım?
-*-*-
Mültecilerle ilgili yasa derhal hazırlanmalı…
Mahkumlarla mültecilerin aynı yerde tutulması insan hakları ihlalinin daniskasıdır…
-*-*-
Ağır suç işlememiş, insanların canına kast etmemiş, uyuşturucu, tecavüz, cinayet dışında kalan bazı suçlar ayıklanmalı ve şartlı salıverme hızlandırılmalı…
-*-*-
Yabancı uyruklu olanlar cezalarının bir bölümünü çektikten sonra derhal sınır dışı edilmeli, yasaklı göçmen durumuna alınmalı.
Bir daha ülkeye sokulmamalı…
-*-*-
Atıyorum; TC- KKTC uyruklu mahkumlara, “buyurun ülkenize dönün, ama bir daha sakın gelmeyin” belgesi imzalattırılmalı…
-*-*-
Gerekirse, uygunsa, yine insana, özellikle kadına ve çocuğa karşı işlenmemiş “hafif” sayılabilecek suçlara genel af getirilmeli…
-*-*-
Ve bundan sonrası için ülkeye giriş – çıkış, Türkiye’nin değil, bizim insafımıza alınmalı!
-*-*-
Var mısınız yok musunuz?
-*-*-
"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" demişti Ziya Paşa…
Ziya Paşa demek istiyor ki: "İnsanın aynası iştir, lafa bakılmaz. Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür."
-*-*-
Bu atasözü, bizim için şöyledir;
“Hapishanesi iştir şişinin lafa bakılmaz…”
-*-*-
Yani ülkenin durumunu anlamak için hapishaneye bakmak lazım!
-*-*-
A.Kadir yazmış;
“Hani bir dışarda olsam,
hep yürürüm, durmam.
Benimle beraber yürür
gökyüzü, toprak,
hürriyet, benimle beraber.
Gökyüzü, toprak ve hürriyet,
ne güzel şeyler.”
Tek bir tedbir vardır, Kıbrıs sorununun çözümü!
Güney Kıbrıs’ta yıllık enflasyon oranı, yüzde 2…
Bilemediniz yüzde 3…
Hadi yüzde 4 diyelim…
-*-*-
Yani diyelim ki 10 Euro’ya satılan “hıyar”ın kilosu, bir yıl sonra en çok 10.40 Euro olacak!
-*-*-
KKTC’de enflasyon ne kadar?
İstatistik şeyimizi fazla şey etmeyin, yıllık enflasyon kesinlikle yüzde 100’ün üzerindedir…
-*-*-
Dolayısıyla bu sene diyelim ki 10 TL’ye satılan “hıyar”ın kilosunun fiyatı, seneye 20 TL olacaktır…
-*-*-
Euro, TL karşısında ne kadar değer kazanırsa kazansın; Kuzey’deki enflasyon nedeniyle fiyatlar hızlı bir şekilde artacak ve Güney’deki düşük enflasyon nedeniyle artmayan fiyatların çok üzerine çıkacaktır!
-*-*-
Haliyle, TC’ye bağlı hayatımız, Güney’e geçebilenler için, oradan alış verişi “ucuz” bulmaya başlayacaktır!
-*-*-
Tedbir almak mı?
Bana göre tek bir tedbir vardır, Kıbrıs sorununun çözümü!
Başka da yolu yoktur!
Bu enflasyon oranı ve bu döviz depremi ile “KKTC hükümeti artışı verdikçe, hayat pahalılığını ödedikçe; artışı ve hayat pahalılığı farkını alan, hıyarını Güney’den alıverecektir!”
Bazı siyasi yorumcuların en büyük hatası!
Nelson Mandela hapisten çıktıktan sonra Amerika’yı da ziyaret eder…
Burada, gazetecilerin sorularıyla da karşılaşır…
-*-*-
Bir gazeteci, kendisine, soru sorar…
Soru, özetle şöyledir:
“Irk ayrımcılığına maruz kalmış ve insan hakları için mücadele etmiş sizin gibi biri, hapisten çıktıktan sonra, ilk altı ayda Yaser Arafat ile üç kez görüştünüz… Muammer Gaddafi’yi insan hakları ve Dünya’da barış konusunda kutladınız, Fidel Castro’yu insan hakları savunuculuğunun lideri olarak adlandırdınız… BM ve insan hakları örgütlerine göre, Küba Dünya’nın en kötüsü olarak kabul edilirken, siz bu ülkeyi insan hakları şampiyonu ilan ettiniz… Bu insanları gerçekten insan hakları liderleri olarak kabul ediyor musunuz ve aynı üç ismin Güney Afrika’nın gelecekteki liderleri olmasını ister misiniz?”
-*-*-
Ve Mandela’nın kısa yanıtı:
“… Bazı siyasi yorumcuların yaptığı en büyük hata, kendi düşmanlarının, bizim de düşmanlarımız olması gerektiğine inanmalarıdır…”
-*-*-
Mesajı alan almıştır…
-*-*-
Sizin illa ki düşman kabul ettiklerinizi biz de aynı şekilde değerlendirmek zorunda değiliz…
Tatar, emlak sektörünü Türkiye’ye sattı!
Defalardır yazarım, söylerim, birileri bu arkadaşı sustursun, konuşmasına izin vermesin…
-*-*-
Son konuşmaları, emlak sektöründe çalışanlara demir çiğnetiyor…
Kendi insanını, kendi vatandaşını, “Yahudilere aracılık etmek”le suçluyor ve resmen Türkiye medyasına satıyor!
-*-*-
Kabahat kimde?
Kabahat, bunu daha önce, bir şirketin konutlarının lansmanı eğlencesinde konuşturanda!
Ne demişti o zaman müteahhitlere, emlak sektöründekilere?
“Yapın da korkmayın, arkanızdayız”…
-*-*-
Geçenlerde Türkiye’deki Atv’ye ne dedi?
“… Bizim kendi vatandaşlarımız, bazı yabancılar adına daha büyük mal ve mülk alımı konusunda aracılık etmiştir…” dedi…
-*-*-
“… Yasal düzenlemeye gideceğiz… Meclis’ten geçecek ve meclisten geçtikten sonra, mal mülk alımlarına bizim vatandaşlarımız aracılık edemeyecek… Tapuya baktığınızda malın sahibi bir Kıbrıs Türküdür… Bizim bir vatandaşımızdır… Yasa geçtikten sonra, yabancılar bir konut veya bir dönüm alabilecek…” ifadelerini kullandı!
-*-*-
Toplumunu Türkiye televizyonlarında açıkça suçladı!
Üstelik daha önce kendi söylediği ile çelişkiye düştü!
-*-*-
Müteahhit, emlakçı veya mülk sahibi olsaydım ne mi yapardım?
Bir daha selam bile vermezdim, istifası için de kapısından ayrılmazdım!
-*-*-
Fotoğraf, Atv’deki, bahsettiğim söyleşiden alınmıştır…
Bu adam, Türkiye’ye yaranmak için, herkesi, ama istisnasız her kişiyi çok rahat satar!