Hareketlenme zamanı!
Güney Kıbrıs’ta yaşanmakta olan ekonomik ve finansal kriz ortamı, bu ülkede yaşayan herkesin gailesi olmalıdır.
Olup bitenleri uzaktan izliyoruz. Bu aşamada yapacak çok bir şey de yok. Kimse Laiki’nin kapanmasını veya küçülmesini önleyemez. AB’nin ve IMF’nin koyduğu kuralları değiştirmek kolay görünmüyor.
Ancak bu, elleri kolları bağlayıp oturmaktan başka çare olmadığı anlamına gelmiyor.
Aksine, tam da bu momentte hareketlenmek gerekiyor.
Özellikle de bu ülkede federal bir ortaklığa inanan kesimlerin bir an önce kıpırdanması lazım…
**
Güney’de bir şok dalgası yaşanıyor. Bu şokun benzerlerini, hatta daha kötüsünü Kıbrıslı Türkler de yaşadı. Bir gecede parasının buhar olmasının ne anlama geldiğini şimdi Kıbrıslı Rumlar da yaşadı, gördü, öğrendi.
Bir süre sonra şok dalgası yerini daha sakin bir ortama bırakacak. Zaten ‘ölümü gösterip sıtmaya razı etme’ gibi manipülasyonlar en başından itibaren uygulanıyor.
Bankalardaki mevduatların akıbeti az çok belli olmaya başladıktan sonra, mudiler kısmen de olsa rahatlayacak.
Ardından diğer ‘acı tedbirler’, yani özelleştirmeden bazı giderlerin kısıtlanmasına kadar birçok uygulamaya sıra gelecek.
Kıbrıslı Rumlar bir sokaklarda eylemler yapacak, tepki gösterecek, belki siyasal krizler, hatta erken seçim yaşanacak.
İşsizlik artacak, iç ve dış göçler olacak.
Adanın güneyine gecikmeli gelen global krizin bedelini sıradan Kıbrıslı Rumlar ödeyecek.
**
Tarih, tam da böylesi zor dönemlerde atılan adımlarla şekillenir.
Her kriz ortamı, aynı zamanda bazı fırsatlar yaratır. O fırsatların nasıl değerlendirildiği önemlidir.
Güneydeki kriz ortamına bu yüzden yakından bakmak ve bu ada insanının kaderini değiştirmek adına ‘aktör’ olmak gerekiyor.
Bu yüzden başta çözüm güçleri olmak üzere herkesin hareketlenmesinde fayda var.
Tarihin bu döneminde çözümden yana olan partilere ve sivil toplum örgütlerine önemli bir görev düşüyor.
Lefkoşa’daki seçim atmosferinden çıkar çıkmaz, güneydeki partiler ve sivil toplumla ‘adanın geleceği’ konusunda görüş alış verişinde bulunmak ve kimi ortak adımlar atmanın yolunu aramak gerekiyor.
Aynı kriz ortamını çözümsüzlüğü perçinlemek isteyenlerin de kullanmak isteyeceğini de akıldan çıkarmamak lazım.
Ekonomik krizlerde milliyetçiliğin, yabancı düşmanlığının, ırkçılığın zemin bulduğu biliniyor.
İşte bu yüzden hareketlenmek gerekiyor.