Serhat İncirli

Serhat İncirli

Harttadak!

A+A-

Ortalama yaşam süresi nedir?

Ya da beklenen yaşam süresi?

-*-*-

KKTC’de bu konuda istatistiki bilgi var mıdır?

Yoktur!

Veya varsa, nüfusa oranı konusunda çelişkili rakamlar ortaya çıkabilir!

-*-*-

Neden?

Girmeyelim nedenlerine!

Savaş suçuydu, nüfus aktarımıydı, demografik yapının değiştirilmesiydi falan; uğraşmayın!

Ülke nüfusunu bilmiyoruz!

-*-*-

Efendim, diyelim ki ortalama yaşam süresi, kadın ve erkek adına 80’dir!

Atıyorum rakamı!

-*-*-

Bence 40’tan 80’e kadar herkes “orta yaşlı”dır!

“Yaşlı” yoktur!

Orta yaştan sonra, bir miktar “yaşlılık” olabilir akabinde “ölüm” vardır!

 

-*-*-

 

Yaş tartışmasına da girmeyelim!

55 yaşındayım!

“Yaşlanmışız anasını satayım” diye komplekse sokmayalım kendi kendimizi!

 

-*-*-

 

Efendim, 40’lı ve 50’li yaşları gerçekten “genç” sayarım!

Zaman çok değişti, tıp bilimi gelişti falan…

İnsan ömrü, yani ortalama yaşam süresi arttı!

(KKTC’de değil, başka ülkelerde… Bizde de artmış olabilir, ama çok acıdır bilmiyoruz…)

-*-*-

Son zamanlarda, KKTC’de, evet resmi bir istatistik üzerinden rakam verememenin ezikliği ve acizliği içerisindeyim ama çok sayıda “zamansız” ölüm söz konusudur!

“Genç” diyebileceğimiz insanlar, “harttadak”tan ölmektedir!

-*-*-

Harttadak nedir?

Harttadak; İngiliz sömürge yönetimi döneminde, İngiliz doktor veya sağlık çalışanlarının, ölüm sebebi olarak “heart attack” yani “kalp krizi” gerekçesini açıklamaları ve Kıbrıslı’nın bunu “harttadak veya harttadaktan” diye kelime haznesine katması halidir!

Kalp krizine bağlı ani ölüm!

-*-*-

“Very good”u, yediği üzümün “verigo” adlı bir türü sanan ahali, haliyle heart attack ifadesini hayda hayda “harttadak” diye anlamış olmakta hürdür!

-*-*-

Evet son dönemlerde “kalp krizine bağlı” ciddi sayıda olduğuna inandığım “ani ölüm” yaşanmaktadır ve bu ölümler, genç yaşlarda gerçeklemektedir!

-*-*-

Endişe verici mi?

Elbette!

Peki Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda bir araştırması, bir soruşturması var mı?

Bilmiyorum!

-*-*-

Ama bilmek lazım değil mi?

Covid 19 salgını bittikten veya bitmediyse, yasakları kalktıktan sonra, örneğin son beş yılın ölüm ortalamasına göre, “harttadaktan” ölüm sayısında artış oldu mu?

-*-*-

Artış olduysa, ölümlerin yaş grubu 40 – 55 arasındaysa, kaç tanesi hangi Covid 19 aşısından kaç kez yaptırmıştı?

Bir alaka olabilir mi?

-*-*-

Genç yaşta ölümlerin çoğunun sebebi “heart attack” mı?

Yani kalp krizi mi?

Bu kalp krizinden ölenlerin kaçı aşısızdı; kaçı aşılıydı?

-*-*-

İngiltere ile kıyas yapmak elbette doğru değil…

Ama İngiltere’de araştırmışlar ve şunu saptamışlar:

“Covid 19 salgını bittikten ya da bitti kabul edildikten sonra, son beş yılda ölenlerin ortalamasına göre, bu yılın ilk altı ayında 28 bin daha fazla “ölüm” gerçeklemiş!

Ve şimdi, inceden inceden, kalından kalından bakıyorlar; ölüm sebepleri acaba nedir?

-*-*-

Keşke biz de baksak!

Keşke bizim sağlık bakanlığımız da, “ölüm sebepleri” veya özelde Covid 19 gibi “önemli ve endişe verici” konularda çalışma yapabilse!

-*-*-

Düşünün ki; ülkede ölüm sebebinin belirlenmesi açısından doğru dürüst otopsi bile yapılamıyor!

Düşünün ki bu ülkede ölümlerle ilgili sağlıklı istatistik yok!

-*-*-

Düşünün ki bu ülkede, “Teknecik ve Kalecik bölgesinde kansere bağlı ölümler” konusunda bilimsel bir araştırma yok!

Varsa da açıklanmamış!

-*-*-

Guduru yaşıyoruz!

Harttadaktan gideceyik ve gerçekten kimsenin umurunda değil!

Sağlık Bakanımız var tabii ki ama en büyük derdi, koltuğu ne kadar süreyle koruyabileceği!


Seçmeler…

Parayla askerliği, en kutsal vatan görevini satın al, arkasından Türk milliyetçiliğini artır, tamamsın!

Ama vicdanen sakın reddetme!

Parasını öde tamamdır, “vicdanıma uymuyor yapamıyorum” tamam değildir!

Anlamak zor!

-*-*-

Tayyip Erdoğan, Nicos Hristodulidis’i Ankara’ya davet etmiş!

Kibarlık göstermiş Erdoğan!

Nazik bir davet!

“Kişi olarak” tabii ki!

Tıpkı Ersin Tatar’ın, Azerbaycan, Kırgızistan gibi ülkelere davet edilip gitmesi gibi…

“Kişi” olarak!

-*-*-

35 yaşında bir kadın, 13 yaşında bir erkeğe para vermiş ve …

Demek ki neymiş?

Evet, kadın erkek eşitliği…

Sekse “yapan” ve “yapılan” yoktur…

Yanlış biliyoruz…

Çok erkek egemen bakışımız var bu konuda…

Avrupa’da erkek – kadın arasında – ya da aynı cinsler arasında “yapan ve yapılan” yoktur…

Etken edilgen durumu değildir seks!

Karşılıklıdır!

Eşittir!

Haaa bizdeki olay, kadının 3 yıl hapsi ile sonuçlanmıştır…

Sebep, “yaş küçüklüğü” tabii ki!

Suçtur, aldığı ceza da bana göre azdır…

-*-*-

Oysa, yasal cinsel ilişki yaşının üzerinde bir çığlıkla 20 bin erkek aday bulabilirdi diye de ayrıca belirtmekte fayda görmekteyim!

-*-*-

Efendim, sevgili Sami Özuslu haftalardır uyarıyor…

Yenidüzen dün manşetinden yayınladı…

BRTK, özel radyolardan, yıllardır talep etmediği elektrik parasını istiyor…

Ödemeyenin sesi kesilecek!

Bence, bu ülkeyi yönetenler, her kimse, fırıncılara söylesinler, bize ekmeği de kessinler!


Para nerede?

Kasım ayının ortalarıydı…

Ersin Tatar ve / veya eşi Sibel Tatar, kendilerine ait olan Kanal T televizyonunun yayın hakkını ve frekansını başka bir şirkete sattı…

1 Aralık 2023 itibarıyla Kanal T’nin yayın hakkı, Bağımsız Medya Grubu’nun oldu…

-*-*-

Tatar’lar, siyasette şeffaflık gereği, kaça sattıklarını, parayı hangi ülkede değerlendirdiklerini, ne yaptıklarını ne kadar aldıklarını açıklamadı…

Bu konuda diyeceğim yok!

Şirketlerinin sene sonu hesaplarında umarım şeffaflık olur ve görürüz!

-*-*-

Ancaaak, bugün, yarın bir aylık süre doluyor!

Hangi süre?

Meclis’e bildirim süresi!

Tatar, şahsının, karısının veya aile gelirinin durumunda her hangi bir değişiklik olursa, Meclis Başkanlığı’na bilgi vermek zorundadır!

-*-*-

Vermezse ne olur?

Bilemem!

Ama tek bildiğim, vermezse, parayı, vergisini bir şekilde “kaçırmıştır” demekten kendimi alamayacağım!

-*-*-

(Tatar’ı yöneten ve kanalı satmasını sağladığı iddia edilenler, kesinlikle adamın başını belaya ve affedersiniz ama içi dolu – kullanılmış ve suyu çekilmemiş alafranga helaya sokmaktan sanırım büyük keyif alıyorlar…)


mohamed-hassouna-n4gtuez5gwc-unsplash.jpg

Beğenmedikleri televizyon kanalını digital ortamdan çıkarmayı başardılar… BRTK, DVBT dediğimiz ve SİM TV’nin de yeniden televizyon ekranlarında olacağı, parasını da AB’den aldığı sisteme hala geçemedi… Taahhüt ettiği süreyi de aştı bu konuda… Ve aynı BRTK, şu anda özel radyolara, “borcunuz var, ödemezseniz sesinizi keseriz” diyor… BRTK’ya ve BRTK üzerinden bağımsız yayıncılığa korku salanlara önerimdir, fırıncılara söyleyin, bize ekmeği de kessinler… Gafgalya bulup gene yerik, bilesiniz!

Bu yazı toplam 2167 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar