Hasibe Vehbi Şahoğlu “Ayak İzleri”
Hasibe Vehbi Şahoğlu “Ayak İzleri”
Northern Lights yayınları, Aralık 2022, 407 syf.
Hasibe hanımla ilk sohbetimiz, 2005 yılında KIBATEK’in Ukrayna’nın Kiev kentinde düzenlenen uluslararası bir sempozyumda oldu. Bilgisi yanında içtenliğiyle herkesle arkadaş olabilecek bir yapıya sahip. Bugünün; KKTC emekli Büyükelçimiz olan Hasibe hanım 16 yaşında başladığı yurtdışı ziyaretleriyle ilgili hatıralarını bir yerlere not etmiş ve bugün “Ayak İzleri” isimli kitabıyla dünyanın farklı yerlerindeki kültürü, siyasi gelişmeleri, sosyal yaşamı ve insanın merkeze oturtulduğu kişi bazındaki anılarla bu yolculuğa bizleri de katıyor. Kıbrıs Türk Edebiyatımızın “gezi yazıları” alanında önemli bir kaynak kitap ayrıca.
“Caize anne-baba konağından on iki yaşında kırk deve yükü cehizle başka zengin bir aileye gelin gitmişti. Bebekleriyle oynayacak bir yaşta kucağına kendi bebeği verilmişti. Gözleri parladı birden. İlk oğluna hâlâ çok düşkündü ama kızı da bir başkaydı.
Düşünülenin aksine ben kazandım ve rüyada gibi hazırlanarak Ağustos 1969’da Amerika’ya doğru yola çıktım. İki erkek ve ben Türk tarafından, beş erkek de Rum tarafından uçakla önce Beyrut’a gittik. Beyrut’un savaşlardan önceki güzel halini uçaktan ve otelden bu vesile ile görmüş ve hayran olmuştum.
Eski Sovyetler Birliği ülkeleri hepsi de heykellere meraklı. Tiflis’te de her tarafta heykeller var. At üstünde krallar, generaller, şairler, yazarlar ve daha kimler kimler... Birinin elinde baston olan, iki şişman adam heykelinin yanından geçerken enteresan bir olay anlattı arkadaş. Amerikalı bir arkadaşlarını gece on ikide bu bastonun el değiştirdiğine ikna etmişler ve Amerikalı merakından bir gece gidip beklemiş on ikide olacak değişimi görmek için!
Pakistan’ın kuzey batısında Afganistan sınırında bulunan Hindikuş dağlarında hayat süren Büyük İskenderin ordusunun soyundan geldiklerine inanılan Kalkaşlar, dini inançlarının parçası olan bahar bayramını ve tabiyatın uyanışını kutladılar.
Dünyanın yedi harikasından birisi olan Artemis Tapınağı ve daha görülebilecek nice tarihi eserler burada bulunmaktadır. Biz geçen defa gelişimizde buraları gezdiğimiz için bu kez teğet geçtik. Bu bölgelerdeki yollarda en çok dikkatimizi çeken şey rüzgâr güllerinin çokluğu oldu. Etraftaki tüm tepeler, bacaklarını ve ellerini açmış, jimnastik yapan insanları çağrıştıran, elektrik üretmede kullanılan, dev rüzgâr gülleri oldu.
Anılar çok değerlidir. Büyüyüp değişiyoruz ve bazen bir zamanlar kim olduğumuzu ve neyi sevdiğimizi unutuyoruz. Yazın, not tutun; ömrünüz yettiği kadar.”
(arka kapak yazısı)
Erdinç Gündüz “Bir Varmış Bir Yokmuş-3, Bayraklı Yıllarım”
Dehan yayıncılık, Şubat 2023, 150 syf.
Erdinç abi (Gündüz); benim yayıncılık mesleğimde önemli katkıları olmuş bir kişi. Diğer yandan popüler müzik tarihimizin önemli gruplarından olan Sıla-4 elemanı hasebiyle de, bir müzisyen olarak kendimi, ona her zaman yakın hissetmiş, saygı duymuşumdur.
Uzun yıllar BRT gibi bir yayın organında bir personel olarak yer almak, buna ek olarak idari kadrolarda da görev üstlenmekle kişi, özde BRT ama, genelde Radyo-TV yayıncılığımızla ilgili birçok şeye tanık olur. Bu tanıklık, kimi zaman siyasi oyunlar, kişisel garazlar, kimi zaman teknik gelişmeler, kimi zaman da ölene dek sürecek dostluklar barındırır.
Erdinç abi de yayıncılık adına özelde BRT olsa da çok anılar biriktirmiştir. Bu anlamda “Bir Varmış Bir Yokmuş” ana başlığıyla çıktığı anı yolculuğunun 1. Cildde “1955-1969”, 2. Cildde “Müzikli Dünyam” diyerek yol almış. Bugün ise 3. Cildde “Bayraklı Yıllarım” diyerek, özelde BRT genelde ise yayıncılık tarihimizle ilgili önemli kaynak verileri okura sunuyor. Örneğin: “Aralık 1963-CBC Türk Personeli”, “Kin Şiirinin Hikâyesi”, “Mücahitler Marşının Doğuşu”, “Alliko ile Caher Olayı”, “Bayrak Radyosu ve Yasaklı Şarkılar” başlıklı bazı anlatılar eminim birçoğunuzun dikkatini çekecektir.
“1994 yılında, Müdür Muavini görevim sırasında BRTK ile olan resmi ilişkim bitti. Ama orada olup biten herşeyi ayrıldıktan sonra da izlemeye devam ettim. Yönetim Kurulu Başkanlığı dönemim ise bir başka özel deneyimimdi. Olumsuz her olayda, 1983 yılında Mukayyitlik’deki dostumun söylediklerini hep hatırladım.
‘Artık bir ‘Kurum’sunuz. Umarım gelecek günlerde pişman olmazsınız.(...) Umarım politikacılar sizi kullanmazlar...(...)’ sözleri kulaklarımda hep çınladı.
BRTK’daki yıllarım sonrasında da Radyo-Televizyon yöneticiliği yaptım. Yani çocukluğumdan kalan tutkum, yaşamımın önemli bir kısmında hep aynı heyecanla devam etti. Toplamda 40 yıl... Dile kolay... Ama nerede istersem olayım kendimi hep BRT’li saydım. Başarıları ile sevindim başarısızlıklara ve beceriksizliklere üzüldüm. Hâlâ da öyleyim.”
(arka kapak yazısı)
Gülden Plümer “Kaybolan Yalnız Onlar Değildi-Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıs’ta On Beş Yıl”
Kendi yayını, 2022, 170 syf.
Acıyla yoğrulmuş bir adada yaşıyoruz maalesef. Doğal, kültürel, tarih zenginliği dillere destan olsa da, ada halkının göz yaşı asırlar boyunca bu toprağı sulamıştır.
Yakın geçmişimizde hâlâ gözyaşlarıyla sulanmış, kanlarıyla toprak altına girmiş nice acılar, trajediler, anılar yumağı içinde sarmaş dolaş yüreklerde yer almaya devam ediyor. İşte bu savaşlarda, tedhiş olaylarında kendilerine sadece “kayıp” kelimesi eklenerek bir “sayıya” dönüşen nice canlardan geriye kalanlara ulaşmak, bu ada üzerindeki inanılmaz ve saygı duyulan bir girişimdir. Bu noktada yllardır bir araştırmacı-gazeteci olarak Yenidüzen yazarı sevgili Sevgül Uludağ’ı anmadan geçmek haksızlık olur. Kayıp şahısların aileleri acılarını-anılarını anlatırken o, kayıp yerleriyle ilgili gelen olası bilgileri Kayıp Şahıslar Komitesi’yle paylaşmış, bu araştırmalar neticesinde de nice kayıp insanın bir mezara kavuşmalarını sağlamışlardır.
On beş yıl söz konusu komite içerisinde önemli çalışmalar yapan sn. Gülden Plümer ise, bu konudaki sürecin nasıl başladığı, nasıl geliştiği ve neler yaşadığını belgelemek adına bu kitabı yayınlaması, kanımca önemli bir kaynak çalışmadır.
“Kıbrıs’taki kayıplar konusu, hem savaşın acılarının bir nebze de olsa dindirilmesi, hem kayıpların ve ailelerinin insan hakları, hem de adanın yeniden birleştirilmesi için önemli bir noktada durmaktadır. Sayın Gülden Plümer’in kaleme aldığı “Kaybolan Yalnız Onlar Değildi-Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıs’ta On Beş Yıl” isimli kitap, Kıbrıs’ın yakın tarihinde önemli bir yer tutan kayıplar konusunun ve Kayıp Şahıslar Komitesinin bilinmeyen yönlerinin anlatıldığı önemli bir çalışma olarak Kıbrıs’ın tarih arşivlerinde yerini alacaktır. –Mine Balman-“
(arka kapak yazısı)
Ayla Kahraman “Gölgem ve Ben”
Işık Kitabevi yayını, 2023, 128 syf.
Ayla hanım bir psikolog. Dolayısıyla insan ruhu; o ruhun yaşadıkları, düşündükleri, yargıladıkları ve acıları bir psikolog olarak kaçınılmaz ilgi alanı.
Yirmi yıl Anadolu’nun birçok yerini eşi ve çocuğuyla dolaşmış, bir eğitimci olarak nice insanın hikâyelerine dokunmuş, 2005 yılında yurduna, Kıbrıs’a dönmüş. Burada da eğimticiliğini ve mesleğini devam ettirmiş, burada da nice ruhsal acılara tanıklık etmiş. Mesleki mahremiyet ilkesiyle yol alırken, gördüğü, dinlediği, şahit olduklarını kendi duygularında yoğurarak, ete-kemiğe büründürerek, kurgusal kahramanlarla 26 öyküyle buluşturdu bizleri. Her öykü, kendi içinde apayrı bir olaya, duyguya gebe.
“İlk kitabında Ayla Kahraman, okuru değişik insan manzaralarıyla karşılaştırıyor. Çoğunlukla insanın bildiği ama ayrıntılarını gözden kaçırdığı, komşu, arkadaş, akraba hikâyelerinden oluşuyor kitap. Yazar da bu hikâyelerin ayrıntılarını kaybolmasın diye dikkatimizi farklı karakterlere doğru yöneltiyor. Böylece savaş ganimeti toplayıcılığından, göçerliğin arttığı günümüzdeki memleket özlemine, aile ilişkilerinin dağınıklığında iç dünyalarına kapanmış insanların kederlerini gün yüzüne çıkararak, bireyin toplum içindeki sıkışıp kalmış psikolojisini göz önüne getiriyor.
Gözlem gücünü özenle kullanarak, okur için dokunaklı bir hikâyeler bütünü oluşturmuş bir yazar Ayla Kahraman. –Yalçın Pekşen-“
(arka kapak yazısı)