1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Hassan: Güçlü bir adam oluşumu yaşadıklarıma borçluyum
Hassan: Güçlü bir adam oluşumu yaşadıklarıma borçluyum

Hassan: Güçlü bir adam oluşumu yaşadıklarıma borçluyum

Hassan: Güçlü bir adam oluşumu yaşadıklarıma borçluyum

A+A-

Simge Çerkezoğlu

Tamer Hassan Holywood’da yaşayan, Londra’da doğan bir Kıbrıslı Türk. Hatta kendini Kıbrıslı olarak ifade ediyor. Temennisi iki toplumlu ortak bir film yapmak ve böylece güzel bir adada yaşayan, yetenekli insanlar olduğumuzu dünyaya duyurmak. Oyunculuk kariyerine başladığı 2001 yılından bu yana 18 dizi ve 31 uzun metrajlı filmde rol almış. Şu an bir film şirketi sahibi ve oyunculukla birlikte yapımcılıkla da uğraşıyor. Lemar’ın yeni salonlarında buluşuyoruz. Sinemaya yapılan yatırımları görmekten mutluluk duyduğunu söylerken öyle mütevazi ki insan şaşırıyor. Zor bir hayatı olmuş tüm göçmenler gibi, arafta kalma hali onun da içine işlemiş. İngiltere’de Türk, Kıbrıs’ta İngiliz piçi diye anılmış, dışlanmış. Ama hiç yılmamış…  


Öncelikle profesyonel aktörlük hayatınızın ne zaman ve nasıl başladığını öğrenebilir miyim?
On beş yıl önce bir ajans temsilcisi bana aktör olmayı düşünür müyüm diye sordu.  Oysa o ana kadar aktör olmayı falan düşünmemiştim, böyle bir şeye hiç ilgi duymamıştım.  Gece kulübüm vardı. Ünlülerin hayatıyla ilgim bundan ibaretti. Tam o günlerde 2008 yılında televizyon için önemli bir dizi projesi ortaya çıktı. Dizinin adı Eastenders’ti. Değerlendirmeye karar verdim. Bu ilk oldu, böylece bu tip bir işe başladım. Bu işe başladığımda bir filmin nasıl yapıldığını gördüm ve işi çok sevdim. Sabah seni şoför alıyor, işe götürüyor, seni yediriyorlar, giydiriyorlar, sen de rolünü yapıyorsun ve seni eve bırakıyorlar. Üstüne para da veriyorlar. Çok kolay bir iş ve ansızın bağımlısı oldum. Böylece karar verdim, bu işi yapacağım dedim, diğer tüm iş yerlerimi sattım ve Tanrı’ya şükür şimdi buradayım.  

‘Stalin’in en iyi arkadaşı’

Sanırım Londra’da doğdunuz ancak Kıbrıslı Türk, yani göçmen bir ailenin çocuğuydunuz. Bunun zorluğunu yaşadınız mı?
Tabii birçok zorluklar yaşadım. Irk olarak çocukluklar arasında çok istismara uğradım.  Bizim çocukluk ve gençlik dönemimizde ırkçılık çok fazlaydı. İlk Kıbrıs’a gelişimde on bir ya da on iki yaşlarımdaydım.  Kıbrıs’a gelince kendimi Kıbrıslı hissetim, öyle olduğumu daha iyi anladım. Zaten İngiltere’de de kendimi öyle kabul etmiştim. Ancak burada bana İngiliz piçi diye sesleniyorlardı. O zaman ne oraya ne de buraya ait olmadığımı anladım. İşte büyürken böyle iç karışıklıkları yaşadım. Elbette bunlar için hiç kızgın değilim bunları hiç açığa da vurmadım. Tüm bunlar beni, ben yaptı. Bugün güçlü bir adam oluşumu yaşadıklarıma borçluyum.

Bu yılki projeleriniz arasında neler var?  
Son rol aldığım filmim Devil’s Harvest. Çok iyi filmdi Barry Papper, Max İrons ve Samantha Barxs’la birlikte oynadık. Yıllar önce Stalin döneminde yapılan katliam anlatılıyor. Film milyonlarca Kazak’ın katledilişini anlatıyor. Gerçek bir hikâye, ben de Stalin’nin en iyi arkadaşı rolündeyim. Şu an ayrıca dizi 24’ün çekimleri devam ediyor.


En sevdiğim filmim “Business”

Benim favori filmim Futboll Factory sizin favoriniz hangisi?
Demek oluyor ki şiddetten hoşlanıyorsun. Hepsini seviyorum, bütün filmlerimde güzel şeyler var ama tabii bazılarını çok beğeniyorum. Benim için en mükemmel ve favorim olan Business isimli film. 1980’li yıllarda İspanya’dan Costa Del Sol’a yaşanan bir hikâyeyi anlatıyor. Benim tam anlamıyla rol aldığım, tanındığım ve çok iyi yönetmenle çalıştığım bir filmdi. Ayrıca film sayesinde İspanya’da çok güzel bir üç ay da geçirdim. 

Aksiyon filmlerinde oynamaktan hoşlandığınızı söyleyebilir miyiz? Yoksa böyle bir ayrımınız yok mu?
Hayır, ben kötü adam rolünde oynamayı seviyorum. Bazıları soruyor tipin mi böyle diye ama hayır öncelikle romantik olmak için çok çirkinim. Kötü adam olunca hep bir hareket var, araba da sürüyorsunuz, dövüşüyorsunuz da, daha bir heyecanlı oluyor. Romantik bir rolde daha çok diyalog oluyor ve evet ben kötü adamı oynamayı seviyorum. Benim için daha hareketli. Tabii komedileri de seviyorum.

Komediyi seviyorum

Komedi filminiz var mı?
Evet, birkaç komedi işim var. Birkaç yıl önce İngiliz komedyenlerin bir araya geldiği Comic Strip’de yer aldım. Çok ünlü bir televizyon dizisi, komedide marka bir isim. Ben genelde kötü adam rollerinde yer alsam da izleyicilerimin sevgisini kazanmaya o rolden de komik ya da gerçek hayat hikâyeleri çıkarmaya çalışıyorum. Onca ölüm ve acının olduğu hikâyelerde çok fazla gerçek hayata dair hikâye de var. Bunun içinde eğlence ve komedi de var. Komediyi seviyorum.

Bazı izleyicileriniz siz Arnold Schwarzenegger’e benzetiyorlar. Bana göre ondan daha yakışıklısınız ama ona benzeme fikri hoşunuza gidiyor mu?
Çok da önemli değil, ben daha çok Antonio Banderas ‘a benzediğimi düşünüyorum ama hiç duymadım. Kimin umurunda. Bazen insanlar bana Tamer’e benziyorsun diyorlar. Bunu bile önemsemiyorum. Sanırım esas önemli olan iyi ve kibar olmak, ben böyle iyiyim.

“Dünyaya yetenekli olduğumuzu göstermek istiyorum”

Bu Kıbrıs’a ilk gelişiniz değil sanırım... Burada film yapmak gibi bir planınız olabilir mi?

Tabii daha önce de Kıbrıs’ta çok bulundum. Geçen yıl yine gelmiştim. Bu sefer burada bulunuş sebebim sinema. Öncelikle Altın Ada Uluslararası Film Festivali’nin başlangıcını yapmak ve ardından Kıbrıs’ı ve buradaki insanları film, sanat ve kültür alanında evrensel bir sahneye taşımak. Ben yazarlık, yönetmenlik ve yapımcılık da yapıyorum. 1999 yılından bu yana farkına vardım ki burada beni büyüleyen bir şeyler var. Bu ada çok güzel eşsiz, neden burada çekim yapmayım. Bunun için bir neden var mı? Aslında esas sorun film çekmek için olanakların olmayışı. Bu festival ile dünyaya bizim ne kadar yetenekli olduğumuzu anlatmak ve kuzey ile güneyi birlikte çalıştırarak, ortak bir film yapabileceğimizi göstermek istiyorum. Buraya bir film stüdyosu açmak, gerekli teçhizatı koymak ve dünyadan yönetmenler ile yapımcıları buraya getirerek bir film yapmayı istiyorum. Okuduğum kadarıyla geçmişte 1960’larda Sophia Loren’nin de oynadığı bir film yapıldı sanırım. Tam detaylarını hatırlamıyorum ama insanlar daha önce burada film çekildiğinden de bahsediyorlar. Çok uzun yıllar önce tabii ama bunu tekrarlayabiliriz. Tabii bunun için küçük bir stüdyo hazırlamak ve üretim için altyapı sağlamak ve dünyanın her yanından kişinin buraya gelip film çekebilmesini sağlamamamız gerekiyor. Belki bir akademi olabilir. Burada altı, yedi tane üniversite var. Bu üniversitelerde okuyan yetenekli insanlar var. Onlar için de önemli. Köylerde yaşayan çocuklar var. Bana ya da böyle akademilere cep telefonu ile ulaşmaları mümkün değil. Paraları olmayıp yetenekleri olan eminim çok insan var. Çiftlikte bir çocuk görebilirsin mesela traktör üstünde şarkı söylüyor. İbrahim Tatlıses gibi sesi var. Ama onu kim duyacak. Bizim bunun için çalışmamız, bu insanlar için imkân sağlamamız, altyapı oluşturmamız gerekiyor. Okula gidemeyen eğitime ulaşamayan insanlara şans vermemiz lazım.

Creditwest Bankası sponsorluğunda ilk kez yapılacak Altın Ada Uluslar arası Film Festivali için buradasınız. Önemli bir proje…
Tabii ben buradaki herkesin festivale katılmasını, filmlerini göndermesini istiyorum. Herkesi Kasım ayında yapılacak olan Altın Ada Uluslar arası Film Festivalinde görmeyi istediğimizi söylemek istiyorum.

Bu haber toplam 1611 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 161. Sayısı

Adres Kıbrıs 161. Sayısı