Hastane Acil Afet ve Kriz Planlanması ekibi neden çağrılmadı?
Eski Sağlık Bakanı Filiz Besim, Devlet Hastanesi yangınından sonra YENİDÜZEN’e önemli açıklamalar yaptı
Fayka ARSEVEN KİŞİ
Eski Sağlık Bakanı Filiz Besim, Devlet Hastanesi’nde yaşanan yangının ardından önemli detaylara dikkat çekti, “4’lü koalisyon hükümeti döneminde Hastane Acil Afet ve Kriz Planlanması ekibi kuruldu” diyerek, ancak bu ekibin UBP-HP hükümeti tarafından feshedildiğini ifade etti.
Yine 4’lü koalisyon hükümeti döneminde Devlet Hastanesi hariç diğer sağlık merkezlerinde yangın tatbikatı yapıldığını, Devlet Hastanesi’nin sırada olduğunu belirterek hükümetten gittikten sonra bu projenin de devam etmediğini söyledi.
Kriz masasının da şeffaf olmadığını dile getiren Besim, “kriz masası şeffaf olmalı, halka şeffaf açıklamalar yapmalı” dedi.
Bu hafta eski Sağlık Bakanı Filiz Besim ile sağlıkta yaşananları konuştuk.
“Hep ‘sağlık devlet politikası olsun’ deriz ve bunu dilimize doladık. Nedir devlet politikası? Aslında istikrarlı politikalar istiyoruz. Gelen, geçen hükümetlerle yapboz tahtasına dönüşmeyecek istikrarlı bir yürütme istiyoruz.”
- YENİDÜZEN: Sağlıkta neler yaşanıyor?
- Filiz BESİM: 20 yıldır sağlığın her kademesinde, Tabipler Birliği’nin her kademesinde, Avrupa ve Balkanlar’da birçok uluslararası örgütte çalıştım. Bu çalışmaları yaparken tek hedefimiz vardı; hepimiz için bu ülkede daha iyi bir sağlık sistemi kurmak.
Nasip oldu, 1.5 yılda Sağlık Bakanlığı yaptım. Yani idarede çalıştım. Hep ‘sağlık devlet politikası olsun’ deriz ve bunu dilimize doladık. Nedir devlet politikası? Aslında istikrarlı politikalar istiyoruz. Gelen, geçen hükümetlerle yap boz tahtasına dönüşmeyecek istikrarlı bir yürütme istiyoruz. Bütün hikaye bu aslında.
Devlet politikası, istikrar demektir. Dedik ki; hep sistemi eleştirelim, insanları eleştirmeyelim. Bakan bizim arkadaşımız, dostumuzdur. Hani çok istisnalar olabilir ama Sağlık Bakanlığı yapmış olanların ben iyi bir şeyler yapmak istediğine inanıyorum.
“Günah keçisi aramaktan vazgeçmek zorundayız ve esas sistemi düzeltmek istiyorsak, istikrarlı hükümetler oluşturmak zorundayız. Bu ülkenin en çok uğraşmak zorunda olduğu hikaye budur.”
Her bakana ve ekibine, hepsine sivil toplum örgütlerindeyken, yardımcı olmaya, yol göstermeye çalıştık.
Onun için artık günah keçisi aramaktan vazgeçmek zorundayız ve esas sistemi düzeltmek istiyorsak, istikrarlı hükümetler oluşturmak zorundayız. Bu ülkenin en çok uğraşmak zorunda olduğu hikaye budur.
Sağlık Bakanlığı’nın devir teslim töreninde basın ayrıldıktan sonra yaklaşık iki saat boyunca yeni bakana ve beraberindekilere ben ve ekibim neler yaptığımızı ve devam eden projelerimizi anlattık. İstedikleri zaman elimizden gelen her türlü katkıyı sağlayacağımızı söyledik. Ne acıdır ki; bu dönemde beni en çok üzen konu bu oldu. Başladığımız projelerin bitirilmemesi veya yok sayılması. Çünkü Sağlıkta sağlıklı bir sistem için devamlılık şarttır. Sağlık yap-boz tahtası olamayacak kadar önemli bir konudur. Sağlıklı çevre, sağlıklı su, sağlıklı gıda ve koruyucu sağlık hizmetleri iyi bir sağlık sisteminin olmazsa olmazlarıdır.
Bunların hepsi aslında çocuklarımıza sağlıklı bir gelecek verebilmek için çok çok önemlidir. Sağlık merkezlerinde biz yeniden yapılanmaya girmiştik, o merkezlerin kanserde erken tanı, diş hekimliğinde erken tanı, diyabette erken tanı, çocukların aşıları, kız çocuklarının aşıları… Bunlarla ilgili ciddi bir yeniden yapılandırmaya gittik. Ama biz gittiğimiz zaman yeni gelen yönetim buna sahip çıkmadı.
Yeni bakan ekibiyle geldi, ben ve ekibim hafızamızdakilerle birlikte gittik ve yeni gelen de ‘ben bunu bulmadım’ dedi. Kardiyoloji Hastanesi’nin projesini çizdirdik ama yeni gelen yönetim dedi ki ‘biz bunu bulmadık’. Bir şekilde toplumun parası, zamanı, birikimi her şeyi harcanıyor. Bunu çözmezsek bugün beni yarın başka birini harcar toplum ama aslında harcanan ne ben ne diğeridir, harcanan toplumun geleceğidir, sağlığıdır.
Sistem demek eşittir istikrar demek. Devlet politikası demek eşittir istikrar demek. Yani biz kurumlarımızı, belleğimizi, hafızamızı biriktirdiğimiz her şeyi gelen giden hükümetlerle bir çırpıda çöpe atıyorsak halk, hükümet, devlet olamayız. Biran önce Meclis, yargı, basın, sivil toplum ve Cumhurbaşkanlığı bu konuyu gündemine alıp daha istikrarlı bir yönetim şeklini ülkeye kazandırmak için hep birlikte çalışmak zorundadır.
“Hala nereye yapılacağı nasıl yapılacağına dair bir sürü spekülasyon var”
- YENİDÜZEN: Devlet Hastanesi’ndeki yangını siz nasıl değerlendirdiniz, yapılan açıklamaları, yangın günü ve yangın sonrasında yaşananları?
- Filiz BESİM: Felaketler herkesin başına gelir. Bunlar zaten doğal afettir. Ama siz o doğal afete hazırlıklı değilseniz sizi çok daha derin vurur. Derelerin içine ev yaparsanız, sel olduğunda tıkanır ve ortalığı sel basar.
Hastanenin çok yıpranmış bir yapısı vardır. Benim bildiğim anjiyo cihazının kablosu ısındı, oradaki sistemi de ısındırarak önce duman sonra yangın oldu.
Keşke elektrik sistemi daha önceden elden geçirilseydi de bu yangın olmasaydı. Ama şunu demek istemiyorum, ‘bu bakan geldi, bunu hemen değiştirecekti.’ Ancak bu konuda bir ihmal veya hata varsa da mutlaka araştırılmalı ve sorgulanmalıdır.
Yeni hastane yapmak da bir istikrar ister. Eğer sizin önünüzde 5 yılınız varsa, hastaneye başlarsınız ve devam edersiniz. Ama siz 15 aylık bir hükümetseniz o zaman yeni hastanede yapamazsınız, yeni sistem de kuramazsınız.
Hastane binası evet, eskimiştir, yıpranmıştır. Çünkü bu hastane 150 bin kişilik nüfusa yapılmıştı, şuan kat ve kat fazlasına hizmet vermeye çalışıyor. Ama nedir?Gelen yönetim de, hastane idaresi de hem insan kaynakları hem de cihaz kaynakları bakımından hastaneyi güçlendirmeye çalışıyor. Ama hastanenin alt yapısı bu güçlendirmeleri kaldıracak yapıdan yoksun. Hastanede yapılacak her tadilatın çok iyi düşünülerek ve uzman görüşü alınarak yapılmalıdır. Maalesef yıllar içinde hastane bir gecekondu modeline dönüştürülerek büyütülmeye çalıştı. Bizim dönemde alınan ve yeni hükümet döneminde kurulan yeni bir anjiyo vardı. Bunun kurulumu yapılırken elektrik alt yapısı yeterince elden geçti mi? Bilmiyorum.
Evet yeni bir hastaneye ihtiyacımız var. Ama onunda 3-4 yıldan önce yapılamayacağını da çok iyi biliyoruz. Hala nereye yapılacağı nasıl yapılacağına dair bir sürü spekülasyon var.
Bu yeni gelen hükümette sallantıdadır. Ben şimdi ki bakanı da anlıyorum. Bir proje yaptığı zaman bunu uygulamaya koyabilecek mi? O zaman yapmak zorunda olduğumuz yeni bir hastane için hızla yola çıkmak, ama elimizde olan bu hastaneyi de mutlaka sağlıklı bir hale getirmektir.
“Saatler sonra da olsa bir kriz komitesi kuruldu. Ama bu komitenin düzenli olarak topluma bir rapor sunduğunu gördünüz mü? Görmedik.”
- YENİDÜZEN: Yangın sonrası peki gerekli adımlar izlendi mi?
- Filiz BESİM: Sigorta uzmanları ile birlikte ciddi bir çalışma yaparken; Sağlık Bakanlığı da kendi ekibi ve bağımsız uzmanlarla birlikte envanteri çıkarmalıdır, hasar tespiti yapmalıdır, ortam ölçümleri yapılmalıdır. Hastanede radyasyon, kimyasal ve bakteri anlamında çok bulaşma imkanı vardır. İş sağlığı ve güvenliği uzmanları bu işin içinde mutlaka olmalıdır. Bu konu hastalarımız ve çalışan sağlığı için işin çok önemli bir boyutudur.
Ama en başta bizi en çok üzen konular kaos yaşandı. Organize bir kriz komitesi kurulamadı, oradaki sağlık çalışanları doğal liderlik yüklenerek olaya el koydu ve hastaları bir şekilde naklettiler. Ölümler oldu, keşke olmasaydı.
Sivil Savunma, Güvenlik Kuvvetleri ve vatandaşların yangın sırasında sağladıkları katkı çok büyüktü.
Saatler sonra da olsa bir kriz komitesi kuruldu. Ama bu komitenin düzenli olarak topluma bir rapor sunduğunu gördünüz mü? Görmedik.
“Yeni cihazlar gerekebilir ama diyelim ki eski model cihazınız yandı yeni model alacaksınız fiyat farkı vardır. Paraya ihtiyacınız olup, yardım isteyebilirsiniz. Ama derdinizi halka anlatmak zorundasınız.
Sigorta neyi karşılıyor? Görevini yapıyor mu?”
Kriz komitesi veya bu işin başındaki insanlar, hasar tespitinin yapıldığını ve sigortanın gerekli ödemeleri düzgün yapacaklarını; bunun da hükümetin takipçisi olduğunu, hükümetin kendi bağımsız değerlendirme uzmanlarının da devrede olduğunu topluma anlatmak zorundadırlar.
4’li koalisyon hükümeti döneminde hastane Mart sonuna kadar her şeyi ile sigortalandı. Masa sandalye de dahil her şey sigorta kapsamında.
“Ama bu toplumun belleğinde çok kötü tecrübeler var. Yanan bir devlet laboratuvarı var, tanzim edilmedi, devlet tiyatrosu yandı, öylece kaldı, tapu dairesi yandı. Siz bir kriz komitesi kurmuşsanız o zaman lütfen bize bilgi verin. Bilelim nedir.”
Yeni cihazlar gerekebilir ama diyelim ki eski model cihazınız yandı yeni model alacaksınız fiyat farkı vardır. Paraya ihtiyacınız olup, yardım isteyebilirsiniz. Ama derdinizi halka anlatmak zorundasınız.
Sigorta neyi karşılıyor? Görevini yapıyor mu? Her şey sayıldı mı? Envanter çıkarıldı mı? Hasar tespit tamam mı? Ona göre de bunlar, bunlar tespit edildi, bu kadarı sigorta kapsamındadır ve o karşılayacak. Ama bizim böyle böyle ihtiyaçlarımız da var yardım kampanyası başlattık’ dersiniz. O zaman da insanlar niçin olduğunu anlar. Ama bu toplumun belleğinde çok kötü tecrübeler var. Yanan bir devlet laboratuvarı var, tanzim edilmedi, devlet tiyatrosu yandı, öylece kaldı, tapu dairesi yandı. Siz bir kriz komitesi kurmuşsanız o zaman lütfen bize bilgi verin. Bilelim nedir.
Yürütmedeki insanların böyle durumlarda şeffaf olması, toplumu bilgilendirmesi gerekir.
Artık kaos ortamı yok şuan her şey netleşti ve detaylı açıklama yapılabilir.
Ben böyle bir bilgilendirme görmüyorum. Bunu talep ediyorum. Siz bir yardım kampanyası başlattınız, bu kampanya niçindir?
“4’lü hükümet döneminde 10 kişi acil durumlar için eğitilmişti. Hastane Acil Afet ve Kriz Planlaması (HAP). Bu insanlar hem İstanbul’da hem burada eğitim aldı ve sertifika verildi. Yangın başladığı zaman yangına giden insanlara, ‘siz niye geldiniz’ denildi ve göreve çağrılmadılar. Çünkü yeni hükümet bu komiteyi gelir gelmez fes etmişti.”
“İşte istikrarsızlık böyle bir şeydir”
- YENİDÜZEN: Yangın sonrası en çok eleştirilen konulardan biri de krizin yönetilememesi. Acil ekibin olmaması…
- Filiz BESİM: 4’lü hükümet döneminde 10 kişi acil durumlar için eğitilmişti. Hastane Acil Afet ve Kriz Planlanması ekibi (HAP). Bu insanlar hem İstanbul’da hem burada eğitim aldı ve sertifika verildi. Yangın başladığı zaman yangına giden insanlara, ‘siz niye geldiniz’ denildi ve göreve çağrılmadılar. Çünkü yeni hükümet bu komiteyi fes etti. İşte istikrarsızlık böyle bir şeydir. Biz hükümetteyken, bunun eksikliğini gördük, Türkiye’den de gerekli yardımları, eğitimleri aldık, ekibi eğittik ve maalesef bu ekip yeni hükümet gelir gelmez feshedildi. Halbuki bu olay eğer göreve çağrılsalardı eğitilmiş ekip için de ciddi bir tecrübe olacaktı. Radyasyon sağlığı birimi ve güvenliği birimini kurduk, radyasyon ölçümleri için çok önemliydi, o da fes edildi.
“4’lü hükümet döneminde Sivil Savuma ile bütün hastanelerde ve Devlet Hastanesi hariç yangın tatbikatı yapıldı. Devlet hastanesi sıradaydı. En son yapılacaktı, yönetimden bilgi bekliyorduk ne gün yapalım diye. Niye bu tatbikat yapılmadı? Proje devam edilmedi?
Bunları ciddiyetle sorguluyorum.”
Şimdi insanlar soruyor; radyasyon ölçümleri yapıldı mı? Bununla da ilgili bilgi verilsin, içimiz rahat olsun. Ben bunu kendim için değil toplum için talep ediyorum.
Mesela 4’lü hükümet döneminde Sivil Savuma ile bütün hastanelerde Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi hariç yangın tatbikatı yapıldı. Devlet hastanesi sıradaydı. En son yapılacaktı, yönetimden bilgi bekliyorduk ne gün yapalım diye. Niye bu tatbikat yapılmadı? Proje devam edilmedi?
Bunları ciddiyetle sorguluyorum. Çünkü bugün devlet hastanesi yandı, yarın başka bir yer yanacaktır. Ama biz bilirsek ki bu felaketler karşısında devlet hazırdır o zaman kurumlara olan güvenimiz de saygımız da yardım etme isteğimiz de çok daha fazla olur.
Bu insanlar vergi veriyor, hastaneler, yollar, okullar iyi olsun diye. Gerekirse bu toplum daha da çok vergi verir. Ama bu güveni tahsis etmek oralarda oturan kişiler tarafından yapılmalıdır. Şuan da kriz komitesinin çok ciddi şekilde bizi bilgilendirmesi gerekir.
Sağlıkta kaos, toplumu galeyana getirmek, kontrolsüz davranışlarda bulunmak çok yanlış şeylerdir. Çünkü sağlığa güven hepimiz için çok önemlidir.
Söylediğimiz, yazdığımız şeylerin de önyargı veya daha önceki bakandı, vs gibi algılanmadan, toplumun sesi olmak için söylediğimiz bilinsin. Hiçbir şekilde kötü niyetle söylemiyoruz. Eğer atlanan bir şey varsa belki yardımcı oluruz. Çünkü bizleri kimse çağırıp demedi, “gelin siz de kriz komitesine katılın hep birlikte elimizin taşın altına koyalım, bu sorunu çözelim”. Ama yüreğimiz ağlıyor, çünkü bu hastane hepimizindir.
- YENİDÜZEN: Yangının hemen sonrasında GAÜ’nün karkas inşaat halindeki hastane binası Hükümet tarafından GAÜ’nün sosyal sigorta, ihtiyat sandığı borçlarına karşılık devralındı. Ama bu alımla ilgili de çok eleştiri ve soru işaretleri gündeme geldi. Özellikle maliyetin nasıl hesaplandığına yönelik... Siz bu süreci nasıl yorumlarsınız?
- Filiz BESİM: GAÜ’nün yarım inşaat halindeki inşaatı ile ilgili çalışma 4’lü hükümet döneminde başlamıştı. 1/3’ü bitmiş ve hastane binası olarak planlanmış bu binanın özellikle Girne gibi yeni bir hastaneye acil ihtiyacı olan bir ilçemize kazandırılması doğru bir karardır. Ancak bu hesaplamaların ve mahsuplaşmanın nasıl yapıldığı ile ilgili de mutlaka topluma şeffaf bir şekilde bilgi verilmelidir.
“Ülkemizde yeni bir Diş Hekimliği Fakültesine ihtiyaç yoktur. Şu anda zaten 7 tane vardır ve buradaki öğrencilerin hasta bulma ile ilgili ciddi sıkıntıları vardır. Halbuki çok iyi biliyoruz ki; sağlık eğitiminde özellikle pratik yapabilmek çok önemlidir. Bizim artık sayıyı değil, eğitim kalitesini artırmak için uğraşmamız gerekmektedir.”
- YENİDÜZEN: Sizin gündeme getirdiğiniz Devlet Hastanesi’ndeki Diş Hekimliği Birimi’nin açılacak olan özel bir üniversitenin Diş Hekimliği Fakültesi’ne taşınacağı konusu… Bunun sakıncaları nelerdir?
- Filiz BESİM: Öncelikle ülkemizde yeni bir Diş Hekimliği Fakültesine ihtiyaç yoktur. Şu anda zaten 7 tane vardır ve buradaki öğrencilerin hasta bulma ile ilgili ciddi sıkıntıları vardır. Halbuki çok iyi biliyoruz ki; sağlık eğitiminde özellikle pratik yapabilmek çok önemlidir. Bizim artık sayıyı değil, eğitim kalitesini artırmak için uğraşmamız gerekmektedir. Hal böyle iken yeni açılacak bir Diş Hekimliği Fakültesi sağlık bakanlığına yeni diş üniteleri alarak karşılığında devletin Diş Hekimliği Birimi’nin hekimleri hemşireleri ve tüm ekibi ile bu yeni fakülteye taşınmasını talep ediyor ve ne acıdır ki; böyle bir talep karşısında Sağlık Bakanlığı heyecanlanarak protokol çalışmalarına başlıyor. Bu çok yanlış bir karardır. Öncelikle Sağlık Bakanlığı tüm fakültelere ve öğrencilere eşit mesafede olmak zorundadır. Oralardaki eğitim kalitesini denetlemek; eğer gerekirse uygun kriterlerle öğrencilere eşit staj imkanını kendi devlet hastanesinde sunmak zorundadır. Bu fakültelerin hastası yoksa öğrenci almamaları sağlamak, gerekli düzenlemeleri yapmaları için Eğitim Bakanlığı ve YÖDAK’a baskı yapmak zorundadır. Sağlık Bakanlığı Devletin kurumlarını ve hastalarını sırf bir üniversitenin öğrencilerine hasta bulmak amacıyla özel merkezlere taşıyamaz, sistemi bozamaz. Böyle bir uygulamanın sonuçları çok ağır olur.