Hastanelerde “kayıp” edilen Kıbrıslılar... (4)
Gerek 1963-64’te, gerekse 1974’te, hem Kıbrıslıtürkler, hem de Kıbrıslırumlar, çeşitli devlet hastanelerinden “kayıp” edilmişlerdi... Bunlardan bir kısmının gömü yerleri bulunurken, bir kısmının akibeti hala belirsiz...
Bu konuda bazı bilgileri okurlarımıza, Kayıplar Komitesi yetkililerine, Tabipler Birliği yetkililerine ve hekim camiasına hatırlatmak istiyoruz... Belki akibetleri hakkında vicdan sahibi birileri çıkıp konuşur ve gömü yerleri bulunarak ailelerine onlardan geride kalanlar iade edilerek doğru düzgün birer mezara kavuşabilirler...
YATAĞINDAN ALINARAK “KAYIP” EDİLMİŞTİ...
Bu sayfaya aldığımız fotoğrafta görülen ve her iki taraftaki hastanelerden “kayıp” edilmiş bulunanlar arasında bir tek Mustafa Arif’ten geride kalanlar bulunmuştu...
Kıbrıs’ın merkezi hapishanesinde gardiyan olarak çalışmakta olan Mustafa Arif, geçirdiği kalp krizi sonucu, 21 Aralık 1963’te Lefkoşa Genel Hastanesi’ne yatırılmıştı... Burada tedavi görürken bir gece, bazı meslektaşı gardiyan Kıbrıslırumlar tarafından “ziyaret” edilen Mustafa Arif, hasta yatağından alınarak “kayıp” edilmişti.
Ondan geride kalanlar, Lefkoşa’nın Strovulos-Parisinos bölgesinde Cineplex yakınlarında bir kuyuda başka bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’le birlikte bir kuyuda bulunmuştu. Açıkçası bu bölge bir öldürüp öldürülenleri “kayıp” etme bölgesiydi çünkü Parisinos bölgesinde bir başka kuyuda yürütülen kazılarda da yine 1963-64 “kaybı” bazı Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlar bulunmuştu.
Parisinos bölgesinde biz de bir şahitle birlikte bir başka olası gömü yeri göstermiştik ancak bugüne kadar göstermiş olduğumuz bu alanda herhangi bir kazı yapılmış değil. Umarız ki bu alandaki araştırmalar genişletilerek derinleştirilir ve bölgede başka “kayıplar”ın gömülü olup olmadığı iyice araştırılarak açıklığa kavuşturulur.
Lefkoşa Genel Hastanesi’nden “kayıp” edilen Mustafa Arif’in kalıntıları bu bölgede bir kuyuda Kayıplar Komitesi tarafından yürütülen kazılarda bulunduktan sonra, DNA testleriyle kimliklendirme yapılmış ve defnedilmek üzere kalıntıları ailesine verilmişti. Mustafa Arif, Lefkoşa Belediyesi eski Başkanı, gazetemiz YENİDÜZEN’in yazarlarından Kutlay Erk’in babasıydı...
DİĞER “KAYIPLAR”IN HİÇBİRİ BULUNAMADI...
Gerek Lefkoşa Genel Hastanesi’nden, gerek Digomo/Girne Boğazı yöresindeki sahra hastanesinden, gerek Girne’deki hastaneden, gerekse Kıbrıs Türk Genel Hastanesi’nden “kayıp” edilmiş olan diğer Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıplar”ın gömü yerleri ise henüz bulunamadı.
Her iki tarafta da hastanelerden “kayıp” edilmiş olan Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın akibetlerini araştırmaya ve olası gömü yerlerini bulmak için çalışmaya devam edeceğiz. Bu son derece zalimce ve insanlık dışı bir durumdur – eğer bu adada birlikte bir gelecek kuracaksak, bu hastanelerde neler yaşanmış olduğuna ilişkin gerçeklerle yüzleşmeliyiz ve gelecekte böylesi “kayıp” edilme vakalarının olmayacağından emin olmalıyız... Hiç kimse, tedavi için gitmiş olduğu hastanelerden “kayıp” edilmemelidir, öldürülmemeli, gizli bir yere, bir kuyuya, bir tarlaya atılmamalıdır. Ve akrabaları da korkunç bir belirsizlik içerisinde bırakılmamalıdır senelerce...
İKİ TARAFIN TABİPLER BİRLİĞİ BU KONUDA İŞBİRLİĞİ YAPMALI...
Senelerdir pek çok kereler bu sayfalarda bu hastanelerde çalışmış olan hekimlerin konuşması ve ister isimli, ister isimsiz olarak bizlere bu hastanelerde neler yaşanmış olduğunu anlatmaları için çağrı yaptım.
Şimdi de bir kez daha bu çağrımı tekrarlamak istiyorum: Her iki tarafın Tabipler Birliği ve hekim örgütleri ve sendikaları, bu insancıl konuda işbirliği yapmalı ve Kayıplar Komitesi’ne hastaneden “kayıp” edilmiş olanların akibetinin belirlenebilmesi ve gömü yerlerinin bulunabilmesi için yardımcı olmalıdır.
Sözünü ettiğimiz, Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın “kayıp” edilmiş olduğu hastaneler, devlet yetkililerinin denetimi altında bulunan yerlerdi – bu hastanelerde çalışan pek çok kişi vardı. Hekimler, nörsler (hemşireler), hastabakıcılar, temizlikçiler, aşçılar gibi... Bunlardan birileri mutlaka birşeyler duyup görmüştür... En ufak bir bilgi kırıntısı, neler olmuş olduğunu anlamamıza yardımcı olabilir.
Eğer bu konularda herhangi bir bilginiz varsa, bunu paylaşmakta tereddüt etmeyiniz... İster isminizle, isterseniz isimsiz olarak bize bilgi veriniz... Beni isimsiz olarak arayabilirsiniz, önemli olan sizin isminizi öğrenmemiz değil, önemli olan bu konularda bir şey biliyorsanız, bu bilgiyi bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine ulaştırmanızdır.
Beni arayabilir, bana mesaj yazabilir veya elektronik postayla bana ulaşabilirsiniz. Veya Kayıplar Komitesi’ne ulaşabilirsiniz...
En ufak bir bilgi dahi, “kayıp” yakınlarının acılarını bir nebzecik de olsa dindirme, yaralarını sarma ve onları “kayıp” edilmiş yakınlarına kavuşturarak onlar için düzgün bir cenaze töreni yapma olanağı sağlayabilir.
İyilik yapınız... İyilik yapınız ki bu iyilik size de dönsün...
Bir şey biliyorsanız, konuşunuz, aktarınız.
Gizli kalmak istiyorsanız, gizli kalınız ama bildiklerinizi bir yolunu bularak bize veya Kayıplar Komitesi’ne aktarınız...
Kendinizi tehlikeye atmak istemiyorsanız, adınızı söylemeyiniz... Adınız önemli değildir... Önemli olan bildiklerinizdir, bir bildiğiniz varsa, bunu paylaşınız, “kayıp” yakınlarının acılarını birazcık da olsa dindirmemize yardımcı olunuz...
Benim cep telefonum 0542 853 8436’dır. 181 ihbar hattından da Kayıplar Komitesi’ne ulaşabilirsiniz...
Sinde’de, Dohni’de, Eski Medoş’ta yeni kazılar...
Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu ve gerek 1963-64, gerekse 1974 “kaybı” Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın aranmakta olduğu kazılara devam ediliyor.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Gülseren Baranhan’dan aldığımız bilgilere göre, Kayıplar Komitesi Sinde’de (İnönü) yeni bir kazı çalışması başlatmış bulunuyor.
1974 “kaybı” bazı Kıbrıslırumlar’ın gömülü olduğu sanılan kapalı bir kuyuyu bulmak için kazı çalışmalarına Sinde’de (İnönü) başlanırken, Piperisterona (Alaniçi) köyünde yürütülen kazı çalışmaları tamamlanarak kazı kapatılmış bulunuyor.
Kayıplar Komitesi’nin bir diğer kazısı Korkuteli’nde (Gayduras) yürütülürken, burada da bir arsada bazı “kayıp” Kıbrıslırumlar’ın gömülü olduğu bilgisi bulunuyor... Mora’da da (Meriç) Kıbrıslıtürk mezarlığının güneydoğu köşesinde bazı “kayıp” Kıbrıslırumlar’ın gömülü olabileceği yönündeki bilgiler üzerine başlatılan kazı da devam ediyor.
Lapta’da bir “kayıp” Kıbrıslırum’un ekşi ağaçlarının altında gömülü olduğu bilgisi üzerine daha önce kazısı başlatılan fakat yağmur-çamur ve COVID-19 önlemleri nedeniyle ara verilen alan içinde yeniden kazı çalışmalarına başlanmış ve bu çalışmalar devam ediyor... 2019’da bu alanda yapılan kazılarda bir “kayıp”tan geride kalanlar bulunmuştu.
Girne Boğazı-Balabayıs yöresinde yürütülen ve üç “kayıp” şahıstan geride kalanlara ulaşılan kazı da bir dereyatağında yürütülüyor.
Kıbrıs’ın güneyinde ise, Dohni’de (Taşkent) 1963 “kaybı” bir Kıbrıslıtürk’ün olası gömü yeri olarak görülen bir kuyuda yürütülen çalışmalar tamamlanarak kazı kapatılırken, yine güneyde Strovulos’ta 1963 “kaybı” Kıbrıslıtürkler için yürütülen bir kazı da tamamlanarak kazı kapatıldı.
Lefkoşa çıkışında Eski Medoş köyünde (Balyomedohu) 1963 “kaybı” bir Kıbrıslıtürk’ün olası gömü yerinde başlatılan kazı da devam ediyor...
Kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.