“Hatay İle Kıbrıs” ve Kutlu Adalı
Geçtiğimiz günlerde KKTC siyasetine ve “Barış Süreci” çalışmalarına damgasını vuran açıklamalardan biri de; KKTC Cumhurbaşkanı sn. Akıncı’nın “...Türkiye’nin 81 vilayeti var 82’nciye ihtiyacı olduğunu da düşünmem. Akıncı’nın Tayfur Sökmen olma düşüncesi de yoktur, olamaz” sözleriydi...
Araştırmacılık konusunda herhangi bir çalışmaya başladığımda yaşadığım “ilginç” olaylardan biri de; ya araştırdığım konular üzerine ve/veya araştırmam/derlemem gerekenler üzerine önüme birçok kaynağın çıkmasıdır.
Bir kamyonet dolusu eski gazete arşivini zaman be zaman tarar, içerisinden kendimce “arşiv” değeri olanları saklamaya çalıştığım bu günlerde önüme çıkan(çıkartılan) bir yazı yine beni şaşkına çevirmişti. Tam da Kıbrıs’ın kuzey’i Türkiye’nin bir vilayeti olabilir mi sorusuyla birlikte, KKTC Cumhurbaşkanının bu durumda bir zamanlar Hatay Cumhuriyeti başkanı Tayfur Sökmen gibi olmayacağı soru ve açıklamalarına denk düşen bir köşe yazısıyla karşılaşıyordum.
Kendisiyle uzun bir dönem Yenidüzen gazetesinde aynı sayfada ve farklı köşelerde yazma ve kendisini tanıma gururunu taşıdığım; evinin önünde kurşunlanarak öldürülen ve hâlâ faili/failleri bulun(a)mayan gazeteci Kutlu Adalı’nın, 15 Şubat 1985 tarihli ORTAM gazetesinde yer alan; “HATAY İLE KIBRIS” başlıklı yazısıydı.
Bundan neredeyse 37 yıl önce kaleme alınan bu köşe yazısından da anlaşılacağı gibi; böylesi bir “görüş-istek”, pek vücut bulmasa da, politik yaşamımız içerisinde zaman be zaman gündeme gelmiştir. Bu arada sn.Akıncı’nın Hatay benzetmesinden kimileri “ne gerek vardı” ya da “Türkiye’nin öyle bir talebi mi vardı” gibi eleştirileri olmakla birlikte, söylediklerini tersten okursak; şu “KKTC sonsuza dek yaşayacaktır” sloganına denk gelen, (bir anlaşma olmaz ise) “KKTC Cumhurbaşkanı olmaya devam edeceğim” şeklinde de yorumlanabilir kanısındayım.
Kutlu Adalı’nın yazısına gelirsek; yazarımız köşe yazısında öncelikle Hatay’ın 1938 yılındaki siyasi yapısı, ilk Millet Vekilleri’nin 40 kişi olarak nasıl direkt Ankara tarafından belirlendiğini ve ardından Türkiye Cumhuriyeti’ne katılımı hakkında bilgi verirken, Kıbrıs’la ilgili benzetmesini ise şu şekilde yapıyordu yazarımız:
“.....
KKTC’de de son günlerde Anayasa çalışmaları yapılmaktadır. Bizim Tayfur Sökmen’imiz Anayasaya kimi maddeler sokuşturmaya çalışmaktadır. Türk askerine bazı iç güvenlik görevleri vermek istemektedir. Sonumuz Hatay gibi olursa sevinelim mi? Üzülelim mi? Bilemiyoruz. Hatay belki 46 yıl önce Türkiye’ye bağlandı mutluluğa kavuştu ama, güneydeki en uzun sınırlı komşusu Suriye ile 46 yıldır dargın. Hatay, bu iki komşu devlet arasında başağrıtan bir konu durumunda. Yarın bir çıban başı olmayacağını kim iddia edebilir?
Kıbrıs adası da tümüyle Hatay gibi Türkiye’ye bağlansa sonuç benzeri olmayacak mı? Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginlik artmayacak mıdır?
Yunanistanla kavgalı, Suriye ile kırgın, Bulgaristan’la küs, Sovyetler Birliği ile mayhoş, Irak ile ekşimtrak, Kürtlerle başı dertte bir Türkiye’yi düşünüyorum da, Kıbrıslı Türkler olarak vatanseverlikle hainlik arasındaki kıl payı farktan korkuyorum.
Oysa, bu korku içinde yaşamaktansa Barış hayali kurmak, Anavatan’a daha büyük hizmet yapmak değil midir?”
Sahi, şu an Türkiye’nin komşularıyla durumu nasıl?!!!