1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Hava alacağız!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Hava alacağız!

A+A-

Ekonomiye ve kur farkına, üstüne üstlük nüfus oranına rağmen beklenen olmadı.
Kıbrıslı Rum bir velet babasından aldığı harçlıkla, adanın kuzeyinde kendine “krallar gibi sofra kuracak” esprileri yapılırken…
Tek bir Euro’nun boyu 10 Türk Lirası’nı geçerken…
“Kırmızı halı” serilirken barikat yollarına…
Lokma dökülürken…
Bir buçuk sene sonra barikatlara çok daha fazla koşanlar yine Kıbrıslı Türkler oldu.

*  *  *

Mutlaka ki tablo değişecektir zamanla ancak sabah saatlerinde güneye gidenlerin sayısı, kuzeye gelenleri ikiye katladı.
Kıbrıslı Türkler daha bir hasretle o yana koştu.
Sabah ilk 7 saatlik dilimde kuzeyden güneye 2 bin 350 geçiş olurken, güneyden gelenler 1.299’du.
Bu yoğunluk içinde çalışanlar da var elbette.
Güneyde kazanmak, kuzeyde harcamak çok daha değerli şimdi…
Kur farkına baktığın zaman git garsonluk yap, adanın kör yarısında müdür olacağına…
“Euro” maaş nasıl da kıymetli şimdi!

*  *  *

Kıbrıslı Türklere keşke çok daha fazla istihdam imkânı sağlanabilse güneyde…
Avukatlara, öğretmenlere, hekimlere, işletmecilere, işçilere kamu dahil iş olanakları yaratılırsa, bu hem ekonomiye katkı koyacaktır, hem de barış kültürüne…

*  *  *

Dedim ya geçiş istatistiklerine rağmen tablo değişecektir.
Yine de değişmeyecek şu gerçeklik var.
Kıbrıslı Türkler için güneye gitmek adeta bir kimlik inşasına dönüştü.
Bir “kaçış” oldu.
Avrupa’ya varış!
Nefes alıyor insanlar…
Kendine kavuşuyor.
Meydan okuyor onca yozlaşmaya, iradesizliğe, yabancılaşmaya…

*  *  *

Çok daha fazla bakınacak, yürüyecek, gözlemleyecek ve geri döneceğiz.
Tam da yerini bulacak deyim: Hava alacağız!
Kıbrıs’ın bir bütün olduğunu soluyacak, güneye geçmekle kendimize bir statü yaratacak, günün sonunda yeniden yalancı hayatlarımıza döneceğimizi unutacağız.

*  *  *

Barikatların kıyısında geçip gitmek bir sonuç vermeyecek, eğer yeni ortaklıklar yaratmaz, yeni bir iklimin oluşmasını zorlamaz, Kıbrıs’ı birleştirmezsek…
Kaçacağız, nefesleneceğiz, özgürleşeceğiz, evet…
İyi de nereye kadar?
O nedenle çok daha fazla iletişim, çok daha özlü işbirliği, çok daha güçlü dayanışma, çok daha yoğun birlikte hareket!
 

Bu yazı toplam 1606 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar