HAYAT NASIL UCUZLADI?
Devletin idare mekanizmasıyla ilgili ciddi sıkıntılar var. Bunlardan biri de verilerle ilgili…
KKTC’yle ilgili bilgi bulmak kolay olmadığı gibi, elde edilebilen verilerin güvenilirliği de yüksek değil.
Zaten devletin kendisi de çoğu zaman bunu itiraf ediyor. Bizim bakanlıklar ve devlet daireleri çoğunlukla KKTC’ye dair verileri TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nden aldıklarını söylüyorlar.
Sıkılmadan, utanmadan üstelik…
Oysa bundan hicap duymak gerekir.
Bu bir yana…
Diğer yandan zaten doğru düzgün ve de zamanında veri toplayamayan devletimiz, kamuoyuna duyurduğu bazı verilerle de kendi kendisini biraz daha batırıyor.
Mesela hayat pahalılığı oranları…
**
İstatistik Kurumu hayatı ‘ucuz gösterme’ konusunda pek hevesli…
İki teori var:
- Kullanılan kalıplar yanlıştır.
- ‘Hayat pahalılığı ödemek istemeyen hükümet çıkan sonuçlara müdahale ediyor.
Veya her ikisi de…
Bazı uzmanlar ‘kalıpların yanlışlığı’ üzerinde duruyor. Kalıpların belirlenmesi için düzenlenen anketlerin her yıl yenilenmesi gerektiği söyleniyor.
Tüketici davranışlarında ciddi değişiklikler olduğu kesin. Pandemi süreci zaten her şeyi altüst etmiş durumda.
Mesela ‘tatil gideri’ var İstatistik Kurumu’nun kullandığı kalıpta… ‘Normal’ zamanlarda insanların birçoğu yurtdışı veya yurtiçinde tatil yapıyor ve bunun için de bir bütçe ayırıyor.
Ama şimdi öyle bir harcama kalemi kalmadı. Mesela geçen yıl çok az insan tatil yapabildi. Bu sene ise belirsiz…
Gelir kaybı yaşayan ailelerin kültür, kıyafet gibi harcamalarının genel harcamalarına oranı da çok düşmüş olmalı. Gıda, yakıt, konut, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçlara gidiyor çünkü aile bütçesinin çoğu… Hatta tamamı!..
**
Dolayısıyla en son 2015’te yapılmış anketlerden elde edilen tabloların kullanıldığı verilerin doğruyu yansıtma olasılığı yok…
İstatistiki bir çalışmada ‘hata payı’ da hesaplanır. Mesela şu an yapılan ‘tüketici fiyatları endeksi’nin hata payı hesaplanmış kaçtır?
Kuşkusuz ortada bir mevzuat vardır ve orada yazılanların uygulanması lazımdır. Ancak ‘hata payı’nın yüksek olduğu, arazideki durumla kağıt üstündeki durumun çok farklı olduğu biliniyorken ortaya çıkan hesabı ‘doğru’ kabul etmek ne kadar doğrudur?
Piyasadaki fiyatların fahiş olduğu ortadadır. Dövizin değer kayıpları da ortadadır.
Bunlar çıkan hesabın test edilmesi için birer enstrümandır.
Ama önemli bir enstrüman daha vardır. O da aynı para birimini kullandığımız Türkiye’deki bulgulardır.
Türkiye’deki İstatistik Kurumu Şubat ayında hayat pahalılığını yüzde 0,91 buluyorken, ‘enflasyon vergisi’ de ödeyen KKTC’de nasıl eksi binde 2 çıkabilir?
Türkiye’de bir yıllık enflasyon yüzde 15,61 iken, bizde nasıl olur da yüzde 12,93 hesaplanabilir?
Diyelim ki mevzuat böyle, kalıplar bunlar ve hesap bu şekilde çıkıyor.
Tamam da ‘doğru’ değil. Yanlış olduğu her halinden belli…
Böyle olunca herkesin aklına şu soru geliyor haliyle: ‘Niyet Hayat Pahalılığı uygulamasını sona erdirmek mi acaba?’
‘Acaba’sı fazla sanırım…