Serbest piyasa kurallarının medya üzerinde egemen olmasıyla birlikte öne çıkartılan iki hâkim düşünce var:

Birincisi : "izlenme oranı",
İkincisi: " izleyici ne istiyorsa onu verelim" anlayışı.

MANÜPİLASYON
Bu çerçeveyi iktidar yapılarıyla ve çıkarlarıyla güdümlü hale de sokmanız gerekmektedir. Liberal medya'nın çerçevesi budur:
"kâr veya haber" ikisi aynı şey !..

"Gerçeği" değil üretilmiş halini seyrediyoruz yani...
Birisi "polis halka saldırıyor" derken,
Öteki "halk polise saldırıyor" diyebiliyor;
verilmek istendiği şekliyle !..
Bir tür manüpilasyon...

TAHAKKÜM
Oysa ki, hukuk devletlerinde halk medya üzerinden denetim de yapar.
Gözlemler ve sorgular...
Medya bir emirler ve yasaklar ağı ile kuşatılmış değildir.
İnsanın başka insanlar üzerindeki tahakkümünü örbas etmez.

Bugün artık Türkiye'de devlet mukaddes mahiyetini kaybediyor...
Halk devleti suni bir kuruluş olarak görüyor, "devletin polisi" diye tanımlıyorlar polisi...
Hukuk gittikçe bir kesimin yaşayış tarzına doğru kaydırılıyor.
Tek mertebeler dizisi kalmış:
Başbakanın inisiyatifine dayanan bir hiyerarşi..!

UÇURUM
Hiçbir AKP'li bürokrat halka ulaşma cesaretini gösteremiyor.
Malzemeleri yurttaş değilmiş gibi, AKParti, ibadethaneye dönüşmüş ve kamuoyuna ters düşmüş durumdadır.
Sorunları çözmek için başvurdukları yöntemlere bir bakın!..
Kâbusa uçuruma doğru koşan bir anlayış...!

İnsan tercihiyle bilinçli olmak zorunda olan tek canlıdır.
Gezi Parkı'ndaki insanlar, kendi değer ve hedeflerini seçme kapasitesindeki özgür kişiler olarak hayat vizyonlarını savunuyorlar...
Onlara saygı duyuyorum.
Duymamak elde değil...