Bir 'indirim' dalgası oldu.
Tek tek ele aldığımızda dudak bükülebilir.
Ancak sokağa yansımasının pozitif olduğunu görebiliyorum.

***

Akaryakıttan elektriğe, tüp gazdan hayat pahalılığı düzenlenmesine kadar meseleye  'toplu' olarak bakarsak, bu adımların her bir haneye yansıması hatırı sayılır düzeyde bir rahatlama getirecektir.
Ama 'yetecek' mi?
Elbette hayır!..
Çünkü 'sosyal devlet'in giderek silikleştiği günümüzde, en önemli giderlerin haberleşme, eğitim ve sağlık olduğu gerçeği tüm heybetiyle karşımızda duruyor.
Özellikle eğitim ve sağlığı el birliğiyle ticarileştirdik!..

***

Gelelim indirimlerin 'dolaylı' yansımalarına.
Asgari Ücret Komisyonu toplandığında 'işveren' temsilcileri 'yüksek girdileri' bahane göstermişti.
Oysa elektrikte en önemli indirim sanayi, ticaret, endüstri, turizm tarifeleri için yapıldı.
İlk soru, bu kesimler ortaya çıkan maliyet farkını çalışanlarına yansıtacak mı?
Ve ikinci soru, 'mal ve hizmetler' ucuzlayacak mı?
Yoksa bu indirimler sadece 'patronların' banka hesaplarını artırmaya mı yarayacak!?
Öyle ya Merkez Bankası'nın her açıklamasında görüyoruz ki, bankalardaki mevduat oranı sürekli artıyor!..
En fazla "ağlayan" da nedense 'yüksek gelirli' kesimler oluyor!..

***

Hükümetin bir 'izleme - değerlendirme komisyonu' kurması ve iletişimden sanayiye, endüstriden turizme tüm sektörleri mercek altına alması kaçınılmazdır.
Bu indirimler çalışana yansımıyor, mal ve hizmetlerde indirim olarak bir geri dönüş sağlamıyorsa, o durumda strateji değişmelidir.
Ticari tarifeler yerine 'konutlar'a çok daha yüksek indirim uygulanmalı, tasarruf edilen kaynaklar 'kayıt dışılığı' önlemek için seferber edilmelidir.

***

Kişisel serveti sürekli artan nice sermayedar, çalışanlarına hâlâ sadece 'asgari ücret' ödüyorsa, çoğunluğu özel sektörde ter döken 'dar gelirli' kesimin korunması için 'alarm' zilleri çoktan çalmaktadır.
En küçük 'zam' ya da 'dövizdeki dalgalanma'nın ardından hayatı pahalılaştıranlar, işler ters dönünce acaba şimdi ne yapacaklar ?!
Umarım 'cep'leri kadar 'vicdan'ları da hassastır!..