1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Hayatımda bir tek kez annemden bir tokat yedim…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Hayatımda bir tek kez annemden bir tokat yedim…”

A+A-

Katerina Siambetta
Hayatımda bir tek kez annemden bir tokat yedim. 20 Temmuz 1974 idi. Kapımızın dışındaydı Türkler ve anneciğim bana seslenerek evdeki parayı ve kilerden yiyecek almamı söyledi çünkü hemen evden ayrılacaktık.

“İnsanlar ölürken sen parayı mı düşünün?” demiştim anneme ve annem yanağıma bir tokat atmıştı. Hayatın getirdiği dönüşümü temsil eden bir tokattı bu. O anda çocukluğum sona ermiş, sanki de o anda yetişkin birine dönüşmüştüm.

Hala mayolarımızı giyiyorduk biz çocuklar. Çünkü her gece denizde yüzerdik ve ertesi sabahın farklı olacağını nasıl bilebilirdik? Üstümüzde mayolarımızla arabaya bindik, erkek kardeşlerim, ninem Katerina, annem ve babam, ben ve annemin iki teyzesi, iki yeğenimiz vs. Babamın aracına 15 kişi binmiştik. Araca nasıl sığışmıştık, hala bilmiyorum.

Evden ayrıldık ve evimize, hayatlarımıza, denizimize, okulumuza, kırda yürüyüşlerimize, kayalıklarda açan tavşankulaklarımıza, kahkahalarımıza, sevinçlerimize veda edemedik. Gençliğimize hoşça kal diyecek zamanı bulamadık.

Göçmen olmanın anlamı da budur… Evler yeniden yapılır, başka evler kurarsınız ancak çocukluğunuz, çocukluk yıllarınız, çocukken sahip olduğunuz o masumiyet… Tüm bunları bir daha bulamazsınız…

Yaşadığım sürece her yıl o gün, babamın o çift kabin aracına tıkışmış vaziyette, annemin attığı tokattan kızarmış yanağımla yine o kız çocuğuna dönüşüyorum…

Bu yıl annemi kaybettim. Uzak Melburn’da yaşarken aniden bizi bırakıp gitti ve ona hoşça kal diyemedim. Ben oraya varmadan birkaç saat önce vefat etmişti. Onu kucaklayıp pek çok kez olduğu gibi üzgünüm diyemedim, o gün bana attığı tek tokat için ona teşekkür edemedim, savaşı yaşadın, göçmen oldun ama her zaman ayakta kaldın, her şeyden önce annem oldun diyemedim…

Gördüğünüz fotoğraf annemin gerçekten mutlu olduğunu gösteren tek fotoğraftır. Bir daha onu bu şekilde gülerden göremedim. Kollarında ben varım ve ilk evimizde, çok sevdiğimiz Lapta’dayız…”
(Katerina Siambetta – Sosyal Medya Paylaşımı - 20 Temmuz 2019)

katerina.jpg


“Unutmadık ama iyileşebiliriz…”

Melek İnsan
“Unutmadık Unutturmayacağız!” E vallahi bravo iyi halt ettiniz. Savaş yaşadınız, savaş gördünüz, savaşta çocuk yetiştirdiniz, çocuklarınızın çocukları savaş hikayeleri dinleyerek, okuyarak büyüdü ama Zafer sizin unutturmadınız! Bakın açık söylüyorum başka bir ülkede olsanız çocukların psikolojisine tecavüz etmekten ceza alırsınız! Küçücük bir çocukken duyduklarım, öğretmenlerimin zorla beynime soktukları, kendi yazdığınız çizdiğiniz hikayelerle ve milliyetçi bir dille yazılmış tarih kitaplarınızdan zorla okuttuklarınız, okul gezisi diye alıp gezdirdiğiniz toplu mezarlar ve titreye titreye eve dönmem, gecelerce uyuyamamam, altıma ederek geçirdiğim geceler, annemle babamla uyumak istemem, her uçak sesinde bombalanacağımızı düşünerek yorganın altına saklanarak ağlamam, ani bir ev baskını olursa evin neresine saklanabileceğimi düşünmem ve ben saklanırsam, kurtulursam ailemin geriye kalanının nasıl öldürüleceğini gözümde canlandırmam ve daha yazamadığım bir çok çocukluk acımı, travmamı bana UNUTTURMADIĞINIZ için tebrik ederim!! Kim bilir benim gibi kaç çocuğun tertemiz beynini kirlettiniz. Yaşanan acılar unutulmaz evet ama hayatta sadece güzel şeyler unutturulmamalıdır, hele ki gelecek nesillere, tertemiz yüreklere sevgi, saygı, hoşgörü, barış aşılanması gerekirken. Eğitim sisteminizi ve bu sistemin arkasındaki bölücü güçleri, onları destekleyen ve gururla çocuklarınızın psikolojisinin ırzına geçen siz piyonları KINIYORUM!! Geçmişten ders çıkarıp geleceği iyileştirmek yerine iki tarafta da aynı zihniyette olan Ada’nın her yerine nefret tohumları saçan herkesi kınıyorum! Son olarak aklı olan ebeveynlere tavsiyemdir okul gezisi adı altında çocuklarınızın beyni yıkanıyor bilmiş olun, onlar size söyleyemeyebilir siz onların bu psikolojik tecavüze baskıya maruz kalmasına izin vermeyin! Unutmadık ama iyileşebiliriz!”
(MELEK İNSAN – Sosyal Medya Paylaşımı – Temmuz 2019)

melek-insan.jpg


BASINDAN GÜNCEL…

LONDRA GAZETTE

“Norveç’te Breivik’in ideolojisi ‘ibret olması için’ okul müfredatına giriyor…”

Norveç’te bundan sekiz yıl önce 77 kişiyi öldüren Anders Behring Breivik’in ideolojisi okullarda ders olarak okutulacak. Çocukların ve gençlerin terör eylemlerini anlaması ve geniş çerçevede değerlendirmesi amaçlanıyor.

Norveç basınından Verdens Gang gazetesine konuşan Bilim ve Entegrasyon Bakanı  Jan Tore Sanner, “22 Temmuz (saldırıların yaşandığı gün) bugünkü ve gelecekteki neslin öğrenmesi için kaçınılmaz olarak okul müfredatına girecek” dedi.

Sanner, “Bunun olacağını asla düşünmezdik, ancak oldu. Ve olduğu için de, bu bir kez daha yaşanabileceği anlamına gelir. Tam da bu yüzden tutumların ve hareketlerin farkında olmamız, gerektiği şekilde onları üstesinden gelmemiz önem taşıyor” diye ekledi.

Sanner, saldırıları sadece anlamanın değil geniş kapsamlı değerlendirmenin de önemli olduğunu vurguladı.

Konuyu doğru kaynaklardan öğrenmenin önemine de dikkat çeken Bakan, bu araçların öğretmenleri ‘soruları doğru bir şekilde sormaya’ iteceğini söyledi.

‘İDEOLOJİYE DAİR ÇOK AZ ŞEY SÖYLENDİ’
MF Scientific College’dan eğitim bilimci Profesör Trine Anker da, saldırıların ardından Norveç çapında anma törenleri yapılsa da gerçek vurgunun din ve politikadan ziyade başka konularda gerçekleştiğini savundu. Anker, bazı öğretmenlerin de konuya değinmekte zorlandığını belirtti.Pek çok öğrencinin bu nedenle saldırılara dair açık bir tutumu olmadığını söyleyen Anker, “Bu hareketlerin ardındaki ideolojiye dair çok az şey söylendi” dedi.

‘AŞIRI SAĞ TERÖRÜ OLDUĞU YETERİNCE VURGULANMADI’
Breivik’in Utoya adasında gerçekleştirdiği saldırıda vurulan İşçi Partisi gençlik lideri Ina Libak ise, yaşananların ‘aşırı sağcı bir terör saldırısı’ olduğuna dair yeterli vurgu yapılmadığını söyledi.

Libak, “Üstünden sekiz yıl geçti, ama 80 yıl boyunca bundan öğreneceklerimiz var. Bugün aldığımız kararlar, gelecekte nasıl hatırlanacağını etkileyecek” ifadelerini kullandı.

IRKÇI MANİFESTO YAYINLAMIŞTI
Anders Behring Breivik, 22 Temmuz 2011’de başkent Oslo’da resmi binaların yakınında bir otomobile yerleştirdiği bombayı patlatarak 8 kişiyi öldürdü. Breivik bunun ardından aynı gün Utoya Adası’nda İşçi Partisi’nin gençlik kampına düzenlediği saldırıda 69 kişiyi öldürdü. Saldırılarda 242 kişi de yaralandı.

Cinayetleri işlediği gün internette yaklaşık 1500 sayfalık ‘2083 Avrupa Bağımsızlık Bildirgesi’ başlıklı ırkçı bir manifesto yayınlayan Breivik, eylemlerinin Avrupa’yı ele geçirmekte olduğunu iddia ettiği İslam’a karşı ‘savunma’ olduğunu söylüyor.
Breivik, Norveç’te en yüksek ceza olan 21 yıla mahkûm edildi.
(LONDRA GAZETTE – 22.7.2019)


YÜZLEŞME ATÖLYESİ

“100 yıllık bir bildiri ve dostça “uyarı”: ‘Gidin!’...”

“…13-14 Haziran 1914 gecesinde, Ünye’de (Ordu) Pazar yerindeki her yere ve meclis üyesi G. Thomaides’in ve Rum okulu müdürü G. Papamarkos’un evlerine bir bildiri yollandı.

Bildirinin altındaki imza ’’Gizli Boykot Komitesi Şubesi’’ idi.

Bildiriyi kaleme alanlar, bu bildirinin ’’dostça’’ bir uyarı olduğunu söylüyorlardı.

’’Rumlara dostça uyarımızdır. Siz Rumların Türkiye’de yaşamaya devam etmelerinin mümkün olmadığını biraz aklı olan herkes anlar. Bu inkar edilemez bir hakikattır.

(…)

Hayatta kalmak istiyorsanız, beklemeyin! Gidin! Samimi tavsiyemizi dinleyecek olursanız, dostluk namına, yakın gelecekte sizi tuz gibi eritecek olan o ordu karşısında baş eğmek dışında başka çareniz olmadığını söylemek istiyoruz. ’’ [1]

Hesap, Birinci Dünya Savaşının gölgesinde Hristiyan ulusların imhası üzerineydi. Ve bu tarihten itibaren Hristiyanları bekleyen tek şey, sindirme, sürgün, işkence, zulüm, kan ve gözyaşı idi. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan, yüzyıllar boyunca da Osmanlı tebaası olarak yaşamlarını sürdürmüş olanlara İttihat ve Terakki’nin yeni projeleri doğrultusunda “Gidin’’ çağrıları yapılıyordu 1914 yılının Haziran ayında ’’dostça’’.

…Yüzyıl önce yazılan o ’’dostça’’ bildiri yüzlerce kez yayınlandı bu topraklarda. ’’Dostça’’ çağrılarına uymayanlar da tıpkı yüzyıl önce olduğu gibi  “tuz gibi eritildi’’

O günkü muhatabı Rumlar iken, daha sonra Rumların dışında, egemenleri rahatsız eden her kesim bu bildiriden nasibini aldı.
(1)Tamer Çilingir, Pontos Gerçeği, Belge Yayınları, Sayfa: 139
(YÜZLEŞME ATÖLYESİ – Temmuz 2019)

gidin.jpg

Bu yazı toplam 2655 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar