“Hayatımda hep bir eksik parça var gibiydi... Şimdi bu eksik tamamlandı...” (1)
Mustafa Behiç genç bir mücahitti... Girne Boğazı’nda komando eğitimine katılmıştı 1974’te... Temmuz ayında eğitimini tamamlamış ve komando uzmanlık sertifikasını alacaktı... Bu sertifikayı aldıktan sonra da denize gidip yüzmeyi planlıyordu... Bu yüzden mücahit üniformasının altından yeşil mayosunu giymişti...
Mustafa Behiç, canyoldaşım Zeki Erkut’un Küçük Kaymaklı’dan çocukluk arkadaşıydı... İlkokulda ve ortaokulda hep beraberdiler... Mustafa Behiç, genç yaşta evlenmişti Ayla Hanım’la – genç yaşta mücahit olmuştu... Ayla Hanım’la birlikte üç çocukları olmuştu: Sevim, Behiç ve Serhan.
“Hayat biz başka şeyler planlarken başımıza gelenlerdir” diye bir slogan okumuştum bir tişörtün üzerinde, bir konferans için yıllar önce gittiğim Danimarka'nın başkenti Kopenhag’ta... Çok çarpıcı gelmişti bana bu cümle... Çünkü gerçekten de biz başka şeyler planlarken, başka şeyler geliyordu başımıza... Mustafa Behiç’in ve ailesinin başına da, hepimizin başımıza da en büyük trajedi olan savaş gelecekti... Ve bugün hala bu savaşın yaralarını sarmaya, savaşın yarattığı travmalardan kurtulmaya çalışıyoruz ne yazık ki...
Asker üniformasının altına yeşil mayosunu giyip hazırlandığı gün 15 Temmuz 1974 faşist Yunan cuntasının yapacağı darbenin olacağından habersizdi Mustafa Behiç...
Sevim Çemender, küçük bir tabuttaki babasına veda ederken...
Her zamanki gibi askeri bir araç gelip almıştı onu evinden... Ve Boğaz’a götürmüştü... Darbe olmuş, ardından 20 Temmuz 1974’te Türkiye adaya çıkarma yapmaya başlamış ve savaş patlak vermişti...
Savaşın ilk günlerinde Mustafa Behiç vurulup öldürülecekti Doğruyol’da... Ve altı kişiyle birlikte Tekke Bahçesi’nde bir mezara defnedilecekti... Üniformasının altında hala yeşil mayosu vardı... Toplam yedi kişinin gömüldüğü Tekke Bahçesi’ndeki bu mezarda yattığını kimse bilmeyecekti. Çünkü Mustafa Behiç’in bir başka mezarı daha vardı – o da Dikomo yolundaki Lefkoşa Mezarlığı içerisindeki şehitlikte bir mezardı. Evet, üzerinde “Mustafa Behiç” yazıyor hala bu mezarın fakat bu mezara gömülmüş olan başka bir şahıstı... Ama ailesi bunu bilmeyecek, yıllarca içinde başka bir insanın defnedilmiş olduğu Lefkoşa Mezarlığı’ndaki bu mezara gidip çiçek koyacaklar, dua edeceklerdi...
Aradan yıllar geçtikten sonra Tekke Bahçesi’nde yürütülen kazılarda bir mezarda yedi kişinin defnedilmiş olduğu ortaya çıkacak, DNA testleri sonucunda bu yedi kişiden birinin DNA’sı, Mustafa Behiç’in DNA’sıyla eşleşecekti.
Aile için yeni bir süreç demekti bu...
Mustafa Behiç’in sevgili kızı Sevim Çemender, “Babam Boğaz bölgesinde Doğruyol’da şehit edildiği için, ben onun Boğaz Şehitliği’ne defnedilmesini istedim” diye anlattı bana. Nitekim 28 Mayıs 2022’de askeri törenle Mustafa Behiç, Boğaz Şehitliği’ne defnedildi... Törene sevgili eşi Ayla ve sevgili oğlu Serhan katılamadı... Onlar İngiltere’deydi – Ayla hanım bypass ameliyatı geçirmişti ve cenazeye katılmak için seyahat etmesi kolay değildi... Oğlucuğu Serhan da onu bırakıp Kıbrıs’ta cenazeye gelemiyordu... Mustafa Behiç’in oğlu Behiç ise henüz 42 yaşındayken bir kalp krizi sonucu vefat etmişti... Cenazeye bir tek kızı Sevim Çemender, onun iki kızı, Mustafa Behiç’in kardeşi Tezel Çemender, ailenin yakınları, sevdikleri, akrabaları, dostları ve resmi yetkililer katılacaktı...
Canyoldaşım cenaze haberine ilişkin fotoğrafı sayfamda gördüğü zaman şoke olmuştu – çünkü Kaymaklı’dan çocukluk arkadaşı Mustafa Behiç’in ölümünden habersizdi...
Cenazeye birlikte gittik canyoldaşım Zeki Erkut’la, onu Mustafa Behiç’in kızı Sevim Çemender’le tanıştırdım... Ayaküstü Mustafa Behiç’e ilişkin anılarını paylaştı Sevim Hanım’la... Cenaze sonrasında bir gün oturup konuşmayı tasarladık...
Mustafa Behiç’i Boğaz Şehitliği’ne defnettik, mezarına çiçekler koyduk rengarenk... Kısacık yaşamında onu tanımış olanlar, onu sevmiş olanlar buradaydı...
Sevim Çemender’le cenaze sonrasında bir gün buluştuk ve röportaj yaptık... “Hayatımda hep bir eksik parça var gibiydi... Şimdi bu eksik tamamlandı” diye anlattı bana duygularını...
KÜÇÜK KAYMAKLILI’YDI...
Mustafa Behiç, 13 Nisan 1950 tarihinde Küçük Kaymaklı’da dünyaya gelmişti. Bayraktar Ortaokulu’ndan mezun olduktan sonra mücahitliğe başlayan Mustafa Behiç, 1974’te Doğruyol çarpışmalarında Kıbrıslırum askerler tarafından öldürülmüştü… Geride sevgili eşini ve üç evladını bırakmıştı... Sevim, Behiç ve Serhan, öksüz kalmışlardı...
TEKKE BAHÇESİ’NDEKİ MEZAR...
Tekke Bahçesi’nde üzerinde “Ali Mehmet” yazılı olan mezar, Bakanlar Kurulu kararıyla kazıldığı zaman bu mezarda yedi kişinin gömülü olduğu ortaya çıkmıştı. Kazı Şubat 2020’de yapılmıştı... Tekke Bahçesi’nde sözkonusu kazılar, Cumhurbaşkanlığı’nın inisiyatifi ve Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nin desteğinde oluşan, gönüllü çalışan Bilimsel Uzlaşı Ekibi aracılığıyla yapılmış ve kazılar, kemik analizi ve DNA testleriyle kimlik tespiti sonucunda kimliği saptanan şahısların ailelerine defnedilmek üzere geri dönüşü başlamıştı. Bu yedi kişilik mezarda kimliği ilk saptanan şahıs Selim Mustafa Mavili idi ve Temmuz 2020’de düzenlenen törenle yine Tekke Bahçesi’nde toprağa verilmişti. Yedi kişilik mezardan kimliği belirlenen ikinci şahıs Mustafa Behiç oldu... Mustafa Behiç de, 25 Mayıs 2022 Cumartesi günü saat 11.30’da ailesi, sevdikleri ve yetkililer tarafından askeri törenle Boğaz Şehitliği’ne defnedildi.
Mustafa Behiç’in adının yazılı olduğu Lefkoşa Şehitliği’ndeki mezarı ise önümüzdeki dönemde yine Bakanlar Kurulu kararıyla kazılarak kimlik tespiti yapılmaya çalışılacak.
Sevim Çemender, sevgili babacığı Mustafa Behiç ile...
BİR “KAYIP YAKINI” BU MEZARDAN SÖZ ETMİŞTİ…
Bundan dört yıl önce, 2018 yılının Ocak ayında bizimle temasa geçen “kayıp” yakını Hüseyin Osman Sakallı, 20 Temmuz 1974’te Doğruyol çarpışmalarında öldürülen kardeşi Mustafa Halil Sakallı ile arkadaşı Selim Mustafa Mavili’yi kendi elleriyle Tekke Bahçesi’nde aynı mezara gömdüğünü, kardeşinin mezarının Tekke Bahçesi’nde olduğunu anlatarak Tekke’deki bu mezarın kazılmasını talep etmişti. Biz de bu “kayıp” yakınını, derhal Kayıplar Komitesi yetkilileriyle temasa geçirmiştik…
Sakallı, kardeşi ve arkadaşı Selim Mustafa Mavili’yi ve belki bir kişiyi daha aynı mezara defnettikten bir süre sonra o günlerde oraya tekrar gittiğinde bu mezarı bulamadığını, üzerinde isim yazmadığını belirterek, bizden ve Kayıplar Komitesi yetkililerinden yardım istemişti. Biz de onu derhal Kayıplar Komitesi’yle temasa geçirerek, Tekke Bahçesi şehitliğinde bu mezar yerini işaret etmesi için o dönem Kazılar Koordinatörü olan Arkeolog Demet Karşılı’yla buluşması ve ayrıca Kayıplar Komitesi’ne DNA örneği vermesi için harekete geçmiştik. Arıca Hüseyin Osman Sakallı’yla yapmış olduğumuz ayrıntılı röportajı da bu sayfalarda yayımlamıştık… O, bu mezarın kazılmasını talep ediyordu… Biz de sayfalarımızda onun bu çağrısına yer vermiştik… Hüseyin Osman Sakallı, 20 Temmuz 1974’te Doğruyol çarpışmalarında öldürülen kardeşi Mustafa Halil Sakallı ile arkadaşı Selim Mustafa Mavili’yi kendi elleriyle Tekke Bahçesi’nde aynı mezara gömdüğünü, kardeşinin mezarının Tekke Bahçesi’nde olduğunu anlatmış ve bu mezarın kazılmasını talep etmişti…
Tekke Bahçesi’nde yürütülen kazılar, Hüseyin Osman Sakallı’nın ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkarmış ve tek bir mezardan yedi kişiden geride kalanlar çıkarılmıştı… Daha önce de bir başka mezardan toplam beş kişi çıkarılmıştı ve bunlar arasında Ecvet Yusuf da bulunuyordu…
Sevim Çemender’le röportajımızı yarın yayımlayacağız...