“Hayatımdaki esas mevzu yazmak”
Mustafa Kemal Çelik senarist ve yönetmen… Ancak kaleme aldığı ilk kitabı PÎSTANBUL ile yazar kimliğiyle de var olduğunu adeta gösteriyor.
Simge Çerkezoğlu
Mustafa Kemal Çelik senarist ve yönetmen… Ancak kaleme aldığı ilk kitabı PÎSTANBUL ile yazar kimliğiyle de var olduğunu adeta gösteriyor. Alışıla gelmedik bir yazım tarzıyla kaleme alınan kitap, her okuyucuda farklı bir izlenim bırakırken, insanın hayatı sorgulamasına kapı açıyor. Kitabı yanında tanıtım filmleriyle de dikkat çeken Mustafa Kemal, son olarak Otello Çoksesli Korosu için çektiği tanıtım filmiyle ilgi uyandırıyor.
Öncelikle Mustafa Kemal Çelik’i yakından tanımaya çalışıyorum. Üniversite eğitiminin ardından Türkiye’deki dört yıl diziler için senaryo yazarak, hikâye geliştiriciliği yaparak hayatını idame ettirdiğini anlatıyor.
“Aklımda her zaman sinema ile uğraşmak vardı. O nedenle de Radyo Televizyon ve Sinema eğitimi almaya başladım. Ancak bu bölümü yarım bırakarak, bir süre muhtelif işlerde çalıştım. Daha sonra ise Türk Dili ve Eğitimi bölümünde eğitimimi tamamladım. Üniversiteden sonra dört yıl Bursa’da yaşadım. İstanbul’da çalıştım. Senaryo gruplarında yer aldım. Metin yazarlığı, bazı dizilerde hikâye geliştiriciliği yaptım.”
“TÜRKİYE’DE DİZİ SEKTÖRÜ DEĞİL, DİZİ ÇÖPLÜĞÜ VAR”
Hikâye geliştiriciliğinin tam olarak ne olduğunu anlatırken, Türkiye’deki dizilerin iç yüzünü, çalışma düzenlerini, sadece reyting kaygısı ile nasıl var olduklarını anlatıyor.
Her hafta dizinin sonraki bölümüne dair temel bilgiler alır, ben ve benim gibi bu işi yapan diğer metin yazarlarından bunun geliştirilmesi beklenirdi. İzlediğiniz Türkiye dizilerinde senarist olarak bir kişinin ismi yer alsa da, gerçekte onun arkasında kalabalık bir ekip yer alır. Akıl akıldan üstündür mantığı ile bu iş için en az sekiz kişilik ekipler kurulur, dizileri geliştirmek üzere çalışılır. Yoksa bir dizide birkaç bölüm sonra ne olabileceği bellidir. Amaç onu geliştirmek, farklı yerlere gitmesini sağlamaktır. Türkiye’de bir dizi sektöründen öte bana göre ciddi bir dizi çöplüğü var. Dört pilot bölüm çekiyor veya senaryoyu sunuyorsunuz. Hedef belli bir reyting değerine ulaşmak oluyor. Kabul edilirse, dizi çekimleri başlıyor. Ancak söz konusu reytingin altına düştüğünüz anda ise hemen yayından kaldırılıyor. Dikkat edin, şimdi, yeni sezonda en az otuz dizi başlayacak. Bunun sadece yarısının çekimlerine devam edilecek. Diğerleri elenecek. Bir bölüm için ortalama üç yüz bin Türk Lirası harcandığını düşünürsek, reytingin de dizinin en önemli unsuru olmasını anlayabiliriz. Kimse bir mesaj verme kaygısı gütmüyor. O yönde çalışmıyor. Bize sanatsal kaygılarınızı bir yana bırakın, izlenme kaygısıyla yazın denirdi. Elbette istisna diziler olsa dahi, durumun özeti budur. Bu iş sanatsal anlamda bana katkı sağlamadı ama tecrübe anlamında hayatıma katkısının çok fazla olduğunu söylemeliyim.”
“PÎSTANBUL SADECE BİR AŞK HİKÂYESİ DEĞİL”
Yönetmenlik ve senaryo çalışmaları yanında, Mustafa Kemal 2006 yılında Söz Bitti dergisinde profesyonel anlamda yazılar, şiirler yazmaya başladı. Yazın hayatındaki bu çaba sonunda bir romana, ama bildiklerimizden çok farklı bir romana PÎSTANBUL’a dönüştü.
“Aslında çok sistemli olarak oturup bu hikâyemi yazayım, insanlar öğrensinler fikriyle bu kitap oluşmadı. Kitapta yer alan şiirler, bazı metinler, yaşanmışlıklar zaman içinde zaten yazılmıştı. Biraz da içimdekileri boşaltmak için bunları kaleme almıştım. Dönüp baktığımda ise burada ciddi bir hikâye var diye düşündüm. Kitaba dönüştürmeye değeceği kanısına vardım. Yazdıkça rahatladım. Yazdıklarım edebi duruma dönüşmeye başladı. Bittiği zaman ise aşk hikâyesinin aslında öneminin kalmadığını sanata, müziğe, sinema, şiire dair yazdıklarımı anlatmak için aşkı araç olarak kullandığımı fark ettim. Tabii bu kitabı yirmili yaşlarda okuyan sadece aşka odaklanıyor, otuz yaş ve üzerinde olanlar ise farklı konulara dair fikirlerime ilgi gösteriyorlar.”
“FARKLI MURAT’LARIN ANLATTIĞI ORTAK BİR HİKÂYE”
Kitapta farklı muratlardan bir araya gelen bölümler var. Mustafa Kemal dört farklı Murat’ı bir araya getiriş öyküsünü anlatıyor…
“Kitapta farklı dört Murat var. Birinci murat, Murat Devrim Dirlikyapan… Benim üniversiteden hocamdı. Yazdığım ilk şiirleri onunla tartışırdık. İlk bölümde onunla paylaşımlarımız var. İkinci bölümdeki Murat ise, yazar Murat Menteş. Korkma Ben Varım kitabından, Hayati Tehlike karakterinden esinlenerek oluşturduğum bölüm. Burada bazı şeyleri Hayati Tehlike anlatıyor. Üçüncü Murat ise Padişah olan Murat… Tarihi bir karakterden yola çıkarak anlattıklarım var. Kitaptaki dördüncü Murat, benim aşk hikâyemin son evresinde kendimi yasakçı padişah gibi hissetme durumum olduğunda yer verdiğim bir benzetme. Benim bu karakterlerimin hepsi sonuçta kurmacadır. Kurmacadaki karakterler yazarın etrafta görerek uydurduğu karakterler olabilir. Tarihi karakterler olabilir. Bunun yanında çok meşhur olmayan, ama bilinen gerçek karakter olabilir. Ayrıca alegorik karakterler; bir sembolle anlatılan metinlerden oluşabilir. Ben bu kitapta ise kurmaca bir metinde olabilecek, dört farklı karakter modelini de bir araya getirdim. Karakter çeşitlerinin her birini işledim. İlk başta bunu bilinçli olarak yapmadım ama sonuçta ortaya bu farklı karakterlerin anlattığı ortak bir hikâye çıktı.”
Kitabın köşesinde yer alan Axaxes (aksakses) isminin ne olduğunu merak ederek soruyorum. Mustafa Kemal’in şiir ve yazılarını aslında bu mahlas ile yazdığını öğreniyorum.
“Axaxes aslında benim takma adım. Söz Bitti dergisinde bu şekilde yazıyordum. Bu isimle yazdığım bir davulcunun hayatını anlatan film senaryom da var. Romanım PÎSTANBUL kitabımın da ilk baskısını Türkiye’de yapmıştım. O zaman kitabı bu takma isimle çıkardım. Geçmişten beni böyle bilenler için de bu kitabın köşesine, küçük de olsa mahlasıma yer verdim. Zaten kitabın içinde de geçiyor. Sonuçta anlatılan kendi hayatımdı. Bir aşk hikâyesi yazmıştım. Okuyucularım hep yakın çevremdi. Biraz da bu nedenle açık olarak ismimi yazmak istememiştim. Daha sonra Kıbrıs için yapılan baskıda ise ismimi yazmakta sakınca görmedim.”
Kitapta senaryo formatıyla yazılan bölümlerin yer aldığı hemen gözüme çarpıyor. Sinemacı yönüyle bunu yazdığını söyleyen Mustafa Kemal, bunu herkesin fark edemediğini söylüyor…
“Bu kitapta bir aşk hikâyesi, bu aşk hikâyesinin bazı kısımları da bana yaşarken film gibi geldiği için bazı bölümleri bu şekilde, adeta, senaryo gibi yazdım. Elbette bu formatı bilenler, bunu fark edebiliyor. Özellikle bu kitabı yazdığım dönem, sinemayla da çok daha fazla ilgili olduğum bir dönemdi. Sinematografi ile ilgili çok düşündüğüm yıllardı. Tabii roman okurlarının çoğu, senaryo olarak yazıldığını anlamadı ama ben bu riski göze aldım. Bu şekilde yazdım.”
“BİR ŞİİR KİTABI VE YENİ BİR ROMAN ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUM”
Son olarak Düşişleri Bakanlığı ismiyle bir ajans kurma çalışmalarına da hız veren Mustafa Kemal, reklam, tanıtım filmi, kısa, uzun, film projelerini bu ajans üzerinden gerçekleştirmeyi planlıyor. Bana da bu Düşişleri’nin nereden çıktığını, geleceğe dair düşlerini de katarak anlatıyor. Gülüyoruz…
“Kesinlikle Düşişleri diye bir bakanlık olmalı. Kitapta yapmaya çalıştığım her şey, çekmeye çalıştığım filmlerde hep Düşişleri var. Tüm bunlar yanında tanıtım, reklam filmleri de çekiyorum. Tabii bunları yaparken de sanatsal kaygılar gözetiyorum. Çok sık olmasa da böyle çalışmalar yapıyor, bunlar için de senaryolar yazıyorum. Yine de şunu söylemeliyim ki yazmak sinema ile uğraşmaktan, hele de sinema filmi yapmaktan çok daha kolay. Ekonomik olarak sinema çok zor, bunun yanında proje büyüdükçe, takım geliştikçe insanlarla çalışmak da zorlaşıyor. Benim edebiyata dair esas göz ettiğim sanatsallıkla ilgili. Özellikle de şiir tüm mevzuların özü gibi. Bir şiir yazıp bitirdiğim zaman aldığım hazla, kısa film çekim bitirdiğim zaman aldığım haz aynı. O nedenle de yazmaktan asla vaz geçmeyi düşünmüyorum. Yakında bir şiir kitabı yayınlayacağım. Bu arada PÎSTANBUL’da çok kısa bahsi geçen bir karakteri de ayrı bir kitapta, roman olarak yayınlanmak üzere geliştiriyorum. Elbette senaryo yazmak da benim için aynı tatmini sağlıyor. Hayatımdaki esas mevzu yazmak aslında. Bunun yanında hazırlamaya başladığımız bir sinema filmimiz de var. Yakında çekimlere başlıyoruz.”