1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Hayatın anlamını aramak…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Hayatın anlamını aramak…

A+A-


Her yeni güne başlarken yeni umutlarla başlar insan… Gününün güzel geçmesini, hoş şeyler olmasını, gece eve geldiğinde mutlu dönmeyi ister… Piyango günüyse piyangodan bir şeyler çıkmasını da bekler belki de… Hayallerini gerçekleştirmek için bir olanak… Güler yüzle kalkar yataktan bazıları, günü gülerek karşılar…

Kimileri de benim gibi asık suratla… Güne karşı sabahtan tedbir almış gibi… Gün içinde açılır ama gene de hep tedbirli… Sanki olacaklara hazırlıklıymış gibi… Neyse o! Ama yine de içerilerde bir yerlerde hep günün güzel geçmesi, mutlu olması, sorun yaşanmaması dilekleri…

Yeni haftaya başlarken de aynı dilekler, aynı umutların haftaya yayılmasını umar… Bir günden beklediği gibi haftanın da güzel geçmesini, sorun olmamasını, mutlu olmasını ister. Ama mümkün mü?

Kendinden kaynaklı, kendi etrafında oluşan gelişmelerin dışında tabii ki yaşadığı yerde, dünyada gelişen olaylar da mutluluğunu, umutlarını olumlu veya olumsuz etkiler. Sağlıkta, eğitimde her şeyin yolunda gitmesini ister, ekonominin çok gerçekçi olmasa da iyileşmesini bekler, cebindeki paranın rahat bir hayat yaşamasına yeterli olmasını arzular.

Dünyadaki kötü gidişatın artık sona ermesini umar. Yanı başındaki savaşların sonlanmasını, göçlerin durmasını, çocukların, kadınların, hiçbir canlının ölmemesini bekler. Hemen dibindeki canlı bombaların olmamasını, canların gitmemesini, darbe gibi olayların artık tarihte bahsedilen olaylar olarak kalmasını ister.

Mutlu olmak, mutlu etmek, sevmek, sevilmek, yaşamak, yaşatmak ister. Çok şey istemez aslında… Hayata gelmenin anlamını arar sadece… Ama mümkün olmuyor çoğu zaman o umutlar… O beklentiler… Sorunlar geliyor üst üste… Bunalıyor insan çoğu zaman… Kaçışlar arıyor… Tatil yetişiyor o zaman bu kaçışlara çare olarak… Belki sadece o kaçış günleri için bir pansuman… Geri dönüşlerde başlıyor yine günlük sıkıntılar… Kaçışların direnci çok da uzun sürmüyor…

İşin yükü, evin sorunları, çocukların geleceği, bu memleketin halleri, seçtiklerimizin beceriksizlikleri veya becerilerini kendileri için kullanmaları, dağların, ağaçların, tarihin, kıyıların yok oluşu, suyun gelişi, dağılışı, yönetimi ve de parası…

Su gelmeye başladı, bazı yerlere de gitti ama ya sonrası… Türkiye’de açılan ihaleler, suda hakimiyet, suyun tahsilatı…

***

Değirmenlik Belediyesi’ni ziyaret ettik birkaç gün önce… Tabii ki su sorunu yine ön planda… Başkan Osman Işısal, 18 köyün bağlı olduğu Değirmenlik Belediyesi’nin sorunlarını aktarırken Türkiye’den gelen suyun 18 köyden 9’una verilmeye başlandığını söyledi ancak su konusunda belirlemek zorunda kaldıkları 5 TL’nin de tahsil edilme sorunundan söz etmeden geçemedi. Maliyeti belirlenirken 2.30 olarak belirlenen suyun maliyet dökümünün belli olmadığını söylüyor başkan… Oysa ki bunun çok düşük olması gerektiğini de belirtiyor. Şu andaki yani eski fiyatlarla su faturası tahsilatı oranı %60 iken “Yeni fiyatla bu tahsilat oranı mutlaka daha da düşecek” diyorum. Başkan Işısal “Üzgünüm ama keseceğiz, ödemeyene keseceğiz” dedi. Bu sadece Değirmenlik için değil, bütün belediyeler için geçerli.

Bakın işte, günden, haftadan güzellikler, yeni umutlar beklerken yine bir sorunda kilitlendik, öyle bitirmek zorunda kaldık yazıyı… Umutlar başka sefere inşallah!..

------------------------------------------------------

Çocuk ve beddua

Suriyeli Ümran… Kız çocuğu musun, erkek çocuğu mu? Bilmiyorum, çocuksun işte… Çocuksun, masumsun ama bir o kadar da büyük ve mağrursun… 5 yaşında mısın, 6 mı? Fark eder mi? Çocuksun işte… Oyun oynamak, gülmek, koşmak, yaramazlık yapmak için varsın bu dünyada… Ama… Ne oyunu, ne yaramazlığı… Ne gülmesi ve de ne koşması… Sen doğarken büyümek zorunda kalansın… Seni bunlardan mahrum bırakanlar, seni küskün bakmak, seni kızgın bakmak, seni alnındaki kanı silmek zorunda bırakanlar utansın, sana çocukluğunu yaşatmayanlar mahvolsun, sana hayatı sevdirmeyenler kahrolsun. Sen çocuksun, bombadan düşen tozları yüzünden temizlemek, alnındaki kana elini uzatmak, silmeye çalışmak, olanı anlamaya çalışmak ama anlam verememek senin layıkın değil ki! Sen çocuksun, şeker yemek, oyun oynamak, yaramazlık yapmak, cam kırmak, top patlatmak, bebekleri giydirmek için yaşamalısın. Hayatı sana ‘kanını silmekmiş’ gibi tanıtanların bilmem kaç defa canları çıksın!
  
--------------------------------------------------
 

SORULAR

Külliyen aynı fiyat!

Suyun gittiği bölgelerde 1 Eylül’den itibaren su artık 2.30 TL’den satılacak. Suyun henüz ulaşmadığı bölgeler var, onlar eski tarife gidecek şimdilik… Peki ama suyun gittiği bölgeler de henüz tam olarak suya kavuşmuş değil. Bir bölgeye gitti deniyor ama o bölgenin bir tarafında su var, diğerinde su yok. Belediye bilgisayar sistemleri buna hazır mı? Anamur suyunun gittiği bölgelere 2.30’dan su verilirken gitmediği bölgelerde eski tarifeyi uygulayacak programlama var mı yoksa külliyen faturalar yeni tarifeyle mi çıkacak?

---------------------------------------------------

TEHLİKE!

Gözler dört açılmalı

Ayyorgi’de 4 kat izni alan inşaatın yasa dışı olarak 7 kata çıkması vardı ya!.. Hani ardından ‘yasaya uyduralım’ diye emirnameyi düzenlemeye kalktı ya hükümet… Hani yine yasaya uysun diye halka açık toplantı yapıldı ya… Bir inşaatın kaçak katlarını yasallaştırmak uğruna bütün bölgeyi Çin Seddi’ne döndürme sorumsuzluğu vardı ya!.. Halkın tepkisiyle karşılaşıldı ya… Sanki süreç suni olarak durdu gibi ama bölge halkının gözünü dört açması lazım çünkü o kaçak katların daha da yükselerek bu arada bitirilebileceği ihtimali var.

-------------------------------------------

"Eğitim görmüş aklın işareti, herhangi bir düşünceye onu kabul etmeden önce açık olmasıdır."  Aristotoles (MÖ. 384-322)

Bu yazı toplam 2002 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar