1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Haygaz Mangoyan’ın fotoğraflarıyla 1930’lu yılların Kıbrıs’ı...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Haygaz Mangoyan’ın fotoğraflarıyla 1930’lu yılların Kıbrıs’ı...”

A+A-

Avustralya’dan çok değerli arkadaşımız, araştırmacı-yazar, grafik sanatçısı ve akademisyen Konstantinos Emmanuelle kendisine ait “Tales of Cyprus” yani “Kıbrıs’tan Hikayeler” internet sayfasında, Kıbrıs’ın ünlü Ermeni kökenli fotoğrafçısı Haygaz Mangoyan’ın öyküsünü kaleme aldı ve onun çekmiş olduğu 1930’lu yıllardan fotoğrafları yayımladı... Biz de okurlarımız için Konstantinos Emmanuelle’in paylaştığı yazısını özetle derleyip Türkçeleştirdik, onun sayfasından aldığımız Mangoyan’a ait fotoğraflarla birlikte bu sayfada paylaşıyoruz bunları... Konstantinos Emmanuelle, Haygaz Mangoyan hakkında özetle şöyle yazıyor:

***  Vaktim olduğu zaman Kıbrıs’ta inkar edilemeyecek izler bırakmış olan insanların hayatları hakkında okuyup birşeyler öğrenmeyi severim. Yazarlar, müzisyenler, ressamlar ve fotoğrafçılar gibi yaratıcı insanlar beni her zaman büyüler, bunlar geçmişe dair anlayışımızı genişletip bizi etkilemişlerdir.

***  Bugün sizlere takdim etmek istediğim şahıs, diğer pek çok büyük Kıbrıslı gibidir. Ama keşke onun hakkında daha çok şey yazılmış olsaydı... Haygaz Mangoyan’a adadığım bu yazı, ancak da bulabildiğim birkaç kaynağa dayalıdır ve bu kaynakları da yazmın sonunda belirtmekteyim. Lütfen Mangoyan hakkında daha fazla bilgiye sahipseniz, bunu paylaşınız. Özellikle Haygaz’la şahsen tanışmış olan kişiler veya onun ailesinden bireyler benimle temasa geçerse, çok sevinirim...

***  Haygaz Mangoyan, Türkiye’nin güneyinde, Adana’da, 1907 yılında dünyaya gelmişti. Yedi çocuğun en küçüğüydü ve zengin bir Ermeni ailesinden geliyordu. Babası Avendis, Adana'nın be’ediye başkanıydı, annesi Hatun ise (henüz 16 yaşındayken evlenmişti Avendis ile) tanınmış bir mimarın kızıydı. Haygaz henüz dünyaya gelmeden önce annesiyle babası ilk trajedilerini yaşamışlardı. Küçük kızları Siranuş’un elbisesi yanlışlıkla alev alınca, aldığı ağır yanıklar nedeniyle vefat edecekti. Haygaz’ın annesi Hatun derin bir depresyona girecek ve bu durum birkaç sene devam edecekti. Çok şükür iyileşecek ve aralarında Haygaz da olmak üzere üç çocuk daha dünyaya getirecekti bundan sonra...

***  20nci yüzyılın başlarında Adana vilayetinde 90 bin kadar Ermeni yaşamaktaydı... 70 kadar köye dağılmışlardı ve 44 kiliseleri, beş manastırları ve 65 tane de okulları vardı. O günlerde Mersin’de Britanya konsolosu olan Albay Doughty-Wylie’ye göre Adana’daki Ermeniler tanıştığı en akıllı, en eğitimli ve en konuşkan insan grubuydu...

***  Erkek ve kızkardeşleri gibi Haygaz da ilkokula devam etti. 20 yaşına geldiğinde ilk fotoğraf makinesini satın almış ve fotoğrafçılığa bir ömür boyunca duyacağı ilgi de başlamıştı... Her gün çevresindeki dünyayı resimlerle yakalamak için saatler harcıyordu ve bunları gerek komşularına, gerekse gelip geçen gezginlere satabileceğini ve ek bir kazanç olarak biraz para kazanabileceğini keşfedecekti.

***  Ne yazık ki Birinci Dünya Savaşı’nın ortasında, 1915 yılında Osmanlı devleti, Anadolu’dan tüm Ermenileri deport etme kararı almıştı. Yüzyıllardır Müslüman Türkler’le birlikte yaşamış olan Hristiyan Ermeniler ilk kez yurtlarını terketmeye zorlanıyordu – din nedeniyle değildi bu, daha çok milliyetçilik peşinde koşan “Genç Türkler”in ideolojisiydi nedeni...

***  1920’li yıllarda Mangoyan ailesi, beş yıl boyunca hayatlarından endişe duyarak yaşadıktan sonra, Adana’dan gemiyle ayrılıp Avrupa’ya gitmeye karar vermişlerdi. Haygaz’ın abisi Megerditç onlara katılmadı, onlardan ayrı Amerika’ya giderek tıp alanındaki uzmanlığını orada uygulamaya karar verdi. Bilinmeyen nedenlerle Mangoyan ailesini ve diğer pek çok Ermeni’yi taşıyan gemi yön değiştirerek Kıbrıs’ta, Larnaka limanında demir attı.

***  Kıbrıs’a geldikten kısa süre sonra Mangoyan’ın babası Avendis aniden vefat edecekti. Önce doğduğu ülkeyi, şimdi de eşini kaybetmiş olan Hatun ise bu yeni ve yabancı ülkede yeni bir hayat kurmaya çalışacaktı... Çok şükür o günlerde Kıbrıs’ta yaşayan pek çok Ermeni göçmen vardı ve her zamanki gibi birbirlerine sıkıca bağlıydılar, birbirini destekleyen bir toplumdular ve hayatta kalabilmek için zorunlu olan şeylerin sağlanmasında, birbirlerine yardım etmekteydiler. 1894 ile 1923 yılları arasında kitlesel deportlar ve korkunç katliamlar ardından Kıbrıs’taki Ermeniler’in sayısı kayda değer derecede artacaktı...

***  Larnaka’da yaşamaya başlayan Haygaz, Amerikan Akademisi’nde eğitimini sürdürdü ve okulun futbol takımının aktif bir üyesi oldu ama fotoğrafçılık merakı da devam ediyordu... Larnaka’da bir stüdyosu olan Macaristan doğumlu ünlü Alman fotoğrafçısı Leopold Galaszner’in çırağı olacaktı ilerleyen yıllarda. 1924 yılında henüz 17 yaşında olan Haygaz, kendinden büyük kardeşi Levon ile birlikte yakınlardaki Mağusa’da bir fotoğraf stüdyosu açmaya karar vermişlerdi. Bir süre Mağusa’da yaşayıp çalıştılar, sonra da Uzunyol’da (Ledra Street) iki katlı büyük bir ev kiralayarak stüdyolarını Lefkoşa’ya taşımaya karar verdiler. Alt katı bir dükkan ve fotoğraf stüdyosuna dönüştürdüler ve buna “Mangoyan Kardeşler” adını verdiler – üst katı da yaşayacakları yer olarak kullanmaya başladılar.

***  1928 yılında iki kardeş kendi meşhur Kıbrıs kartpostallarını üretmeye başlayacaklardı. Abileri Krikor hekim olmuştu ve Larnaka’da kalmaya devam ediyordu, bir klinik açmıştı ve her Perşembe günü, fakirleri beleşe muayene ediyordu...

***  1930’lu yılların başlarında, Haygaz ve Levon’un kaderi sonsuza dek değişecekti – Britanya valisi Sir Herbert Richmond Palmer, Mangoyan Kardeşler’i, Kıbrıs sömürge hükümetinin resmi fotoğrafçıları olarak atayacaktı. Bu olağanüstü fırsat, Haygaz’ın tüm adayı dolaşarak pek çok önemli ve kayda değer olayı ve yerin fotoğraflarını çekerek kayda geçmesine yol açacaktı, buna kırsal ve kentsel manzaralar da dahildi... Mangoyan Kardeşler’in fotoğrafçılıktaki yetenekleri tüm Kıbrıs’ta çok geniş biçimde görilebilecek ve nihayetinde kızkardeşleri Virjin ve Siranuş (vefat etmiş kardeşçiklerinin adı verilmişti ona) stüdyoda ve dikkanda sürekli artan iş yükünü hafifletmek maksadıyla yardıma geleceklerdi. İkinci Dünya Savaşı ardından Mangoyan ailesi, işlerini Uzunyol’dan yakındaki Regina Sokağı’na taşıyacaktı...

***  Haygaz Mangoyan eşi olacak olan Elise Vanyan’la 1934 yılında tanışacaktı, henüz 42 yaşındayken trajik biçimde vefat eden babasının ölümü ardından Elise, Kahire'den ayrılıp Kıbrıs’a gelmişti. Elise o günlerde Kıbrıs’ta yaşayan teyzelerinin yanına dul kalmış annesi ve kızkardeşleriyle birlikte gelip yerleşmişti. Kahire’deki Amerikan Kadınlar Koleji’nden yeni mezun olmuştu, müzik ve sanat alanında çok başarılıydı. Çok kısa süre içerisinde Haygaz ve Elise nişan oldular. Haygaz, eşinin müzik yeteneğini her zaman teşvik ediyor ve her fırsatta piyano çalmaya devam etmesi gerektiğinde ısrarcı oluyordu... Evlerinde her zaman müzik vardı...

***  1947 yılında Haygaz ve Levon, “Kıbrıs Adası: Resimli vbir Rehber ve Elkitabı”nı yayımladılar. Bu kitapta 144 fotoğraf vardı, adadan çeşitli manzaraların yanısıra pek az görünür olan kırsal nüfusun fotoğraflarını da içermekteydi. John Thomson’un ünlü “Kıbrıs’ta 1878 Sonbaharı’nda Fotoğraf Makinesiyle bir Gezi” başlıklı kitaptan sonra, Kıbrıs’ın bu kadar geniş bir fotoğraflı incelemesi hiç yapılmamıştı... Haygaz Mangoyan 1970 yılında henüz 63 yaşındayken vefat etti. Oğlu Avo babasının ölümü ardından kendisine miraz kalan meşhur fotoğrafçı dükkanı ve stüdyoyu devraldı ve günümüzde de burayı çalıştırıyor.

***  Eminim ki hepiniz de, Mangoyan fotoğraflarının bizlere güzel adamızın bir zamanlarki haline ilişkin çok değerli tarihsel bir kayıt sağladığına katılırsınız... Mangoyan fotoğrafları büyük olasılıkla Kıbrıs’ın kültürel ve doğal mirasının en geniş görsel kaydıdır. Keşke o dönem kendini fotoğrafçılığa adamış olan daha fazla insan olsaydı... Ama yine de elimizdekiler için müteşekkir olmalıyız... Bu olağanüstü insan ve ailesi hakkında bilgisi olanlar, lütfen bana yazınız. Eşi Elise’yle nasıl tanıştıkları hakkında da bilgi edinmek istiyorum. Elise’nin annesi hakkında da... Aslında herhangi bir bilgi çok iyi olurdu...

***  “Frozen Cypriots” grubundan Sermen Erdoğan’a, bana Profesör Fehlmann’ın Mangoyan hakkındaki makalesinden söz ettiği için çok teşekkür ederim. Joe Bloogs’a da Mangoyan fotoğraflarını taradığı için özel olarak teşekkür ederim. Bu makalenin kaynakları arasında şunlar vardır:

Haygaz Mangoyan (1907-1979) – Anna Marangu’nun editörlüğünde...

Haygaz (Hayaz) Mangoyan – Assistan Profesör Dr. Marc Fehlmann...

Kıbrıs fotoğrafçılığının tarihçesi – birinci ve ikinci bölümler – İsmail Veli – www.cyprusscene.com

haygaz-mangoyanin-kamerasindan-1930lu-yillarda-baf-kapisi.jpg
Haygaz Mangoyan'ın kamerasından 1930'larda Baf Kapısı...

haygaz-mangoyanin-kamerasindan-1930larda-ermu-sokagi.jpg
Haygaz Mangoyan'ın kamerasından 1930'larda Ermu Sokağı...

(Yazıdaki tüm fotoğraflar, TALES OF CYPRUS sayfasından alınmıştır...)

(TALES OF CYPRUS’ta Konstantinos Emmanuelle’in yazısını özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).

Bu yazı toplam 1074 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar