1. YAZARLAR

  2. Asım Akansoy

  3. Haysiyet ve Çözülme yolu…
Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Haysiyet ve Çözülme yolu…

A+A-

Cumhurbaşkanlığı makamı, sadece KKTC vatandaşlarını temsil eden sembolik bir yetkiye sahip değildir. Bunun ötesinde anlam ve öneme sahiptir. Kıbrıslı Türk toplumunun Toplum Lideridir. Yani Birleşmiş Milletler düzeyinde kabul gören yegane makamdır. Bu bağlamda da tüm dünya devletlerinin, Kıbrıs sorununun çözümü bağlamında kabul ettiği, değer verdiği dikkate aldığı bir güce sahiptir. Bu gücün bir diğer yanı da, Kıbrıs müzakereleri ile ilgili oluşturulan siyasetin, uluslararası bağlamda yöneticisi olmasından kaynaklanmasında aranabilir. Seçim sürecinde halka verilen sözlerin, görüşlerin, vaadlerin temsil edildiği odaktır. 

Cumhurbaşkanına yönelik sarfedilen sözlerin niteliği, doğrudan Kıbrıslı Türkleri bağlar. Dolayısıyla Kıbrıslı Türk toplumuna saygı, demokratik yöntemle seçilen Cumhurbaşkanına saygıdan geçer. 

* * *

Türkiye hükümeti temsilcileri ile iyi işbirliği ve kardeşlik ilişkisi içerisinde olmak varken, ben istediğimi yaparım demek, bu ortak davadır demek, kimseden izin almam demek, siyaseten dayatmadır, kabul edilir bir duruş ve söylem değildir. Değildir, çünkü bunu ifade eden Temsilci biraz empati kurabilse ne demek istediğimizi çok daha iyi anlayabilir.  

Ortak dava söyleminin değişme ve Kıbrıs Türk demokrasisine saygı zamanı çoktan geldi ve geçti. Zorlamaya kalkmak daha kötü, istenmeyen sonuçlar doğurur. Haysiyet kırmaya çalışanlara verilecek cevap vardır elbette. Ama bu küçük toplumun yöneticileri sorunları olgunlukla değerlendirmeyi tercih edecek kadar büyük bir duruşu gösterebilir. 

* * *

Kıbrıs sorununda ciddi bir eksen kaymasına doğru gidiyoruz. Bir yandan Sayın Anastasiadis, bir diğer yandan Sayın Çavuşoğlu ve Sayın Kudret Özersay.  BM Parametreleri ile çözüme ulaşılamayacağına inandığını bildiğimiz Çavuşoğlu ve Özersay, Anastasiadis’in Konfederasyon oyununun arkasına düşerek, anlaşılan yeni bir zemin yarattıklarını düşünüyorlar. Bu zeminin oluşumunu de Doğal Gaz konusundaki  yeni jeopolitik gelişmelere ve uygulamada “caydırıcı enstrümanlara” yani “askeri güçlere” bağlı adımlara bağladıkları düşünülebilir. 

Anastasiadis’in Konfederasyon konusundaki çıkışlarının tamamen softa şaşırması olduğu, bu yönde bir görüşü olmadığını resmi olarak biliyoruz. Sadece Anastasiadis değil, Güney Kıbrıs’taki yüzde 80-90 gibi büyük bir kesimin karşı olduğunu biliyoruz. DİSİ Genel Başkanı Averof’un, AKEL Genel Sekreteri Kipriyanu’nun siyasi duruşu çok net ve Federasyondan yana. Avrupa Birliği’nin de aynı şekilde Konfederasyona karşı olduğunu, kendi bünyesindeki bölgesel sorunlardan dolayı çok iyi biliyoruz. BM Güvenlik Kurulu üyelerininin tavırlarını ve bugüne kadarki kararlarını saymıyorum bile. İki ayrı egemen devlete dayalı ayrılıkçı bir modelin, güven, istikrar yaratma olasılığı olmadığı, dünyadaki pek çok örneğin ayrılıkla sonuçlandığı ve bu saatten sonra ayrı yapılar üzerinden bu tür çıkışların kabul görmediği açıktır. Küçük devletlerin, sürdürülebilirliğinin olmadığı, ciddi ekonomik, siyasi sorunlarla karşılaştığı, gayrı yasallığın hegemonyasına girdiğini de biliyoruz. 

Dolayısıyla “yeni yaratıcı fikirlere olan ihtiyaç” cümleciğinden hareketle bugüne kadar yapılan tüm çalışmaları ve ortaya çıkan modeli sıfırlama çabası aslında safsatadan öte bişey değildir.

* * *

Kıbrıs sorununun çözümü Guterres’in de raporunda referans verdiği toplumların iradesine bağlıdır. Hiçbir siyasi sonuç mücadele edilmeden elde edilemeyeceği gibi, hiçbir konjonktür de kendi başına istenilen boyuta evrilemez. Bunların tümü iradidir. 

Yani mücadele ister, kavga ister. Bunu gerçekleştirmek, çözüm güçlerinin etkili olması ile ilintilidir. Dolayısıyla siyaseti çok iyi bilen Guterres, doğru referansla konuşuyor; anlayana.

* * *

Evet çözüm güçleri ne yazık ki uyuyorlar. Ve bu durum hiç de hayra alamet değil. Değil, çünkü çözüm elimizle tutacak kadar yakın ve bir o ölçüde uzaktır. Kararı biz vereceğiz. 

* * *

Çözüme ulaşmak kadar önemli olan konu, bugüne kadarki ekseni, yani Federasyon çizgisini sağlamlaştırmak ve olası sapmalardan onu korumaktır. Eğer başka bir bağlama oturacak ve belirsizlik bitsin de ne isterse olsun gibi bir savrulmaya girilirse, ki Sayın Dışişleri Bakanının çıkışlarını bu çerçevede görüyorum, dikkat edilmezse geri dönüşü olmaz tahribatlar yaratılır, diye düşünmekteyim. 

* * *

Kıbrıs sorunun Federasyon çizgiden çıkmasının zararını en çok Kıbrıslı Türkler görecektir. Çünkü gizliden gizliye konuşulan alternatifler ve çizilen modeller, Kıbrıslı Türk toplumunun varlığına da dayalı çağdaş bir model değil, çözüm-müş gibi sunulacak, çözülme diyebileceğimiz çarpık bir yapı olacaktır. Kimilerinin hazırlığı da bu yöndedir.  

Bu yazı toplam 1760 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar