Hayvan sevmek moda mı?
Hayvan sevmek moda mı?
Filiz Uzun
Bir dostum bir zamanlar bana Kıbrıs’ta bir çatı altında örgütlenemediğimizden bahsetmişti. Bu söze fena bozulmuştum. Ama bir süredir bu konu üzerinde düşünüyorum. Sanırım kabul etmekte zorlansam da bu çok doğru. Bir şeylere kızıyor bağırıyor, hak, hukuktan bahsediyoruz ama iş toplanmaya, emek harcamaya, hatta bir miktar para vermeye gelince sus pus oluyor hatta ortadan kayboluyoruz.
Minik derneklerde bile kim başkan olacak? Kimin sözü daha fazla dinlenecek kavgası var. Bu yüzden değil midir ki bir sürü örgüt bir sürü dernek var. Ancak bir araya gelme konusunda maalesef başarısız bir toplumuz.
Birçok dernek ve örgütte birkaç gönüllü haricinde çalışan da yoktur gerçek anlamda. Birileri kendini paralar, diğerleri ise figürandır genellikle.
Bu haftaki konuğum Hayvan Hakları Derneğinin Başkanı Seda Günsoy Çağdan. Ülkemizde hayvanlarla uğraşan kaç dernek var doğrusu saymadım. Benim bildiğim sadece Lefkoşa’da en az 4 tane var. Neden bu kadar çok var onu da bilmiyorum. Ne kadar çok hayvan derneği varsa o kadar hayvan sever mi oluyoruz? Onu da bilmiyorum.
Hayvan sevmenin kendi beslediği hayvanı sevmek olduğundan ibaret olmadığı bir gerçek. Kaçımız yolda yaralı bir hayvana yardım ediyor? Kaçımız arabasıyla çarptığı bir hayvana yardım elini uzatıyor? Ya da sokakta gördüğü aç bir hayvana?
Bana göre hayvan sever olmanın sorumlulukları olmalı. Ve bu sorumluluklar çocukluk yaşlarda edinilmelidir. İnsanlar gibi hayvanların da yaşadığımız coğrafyada hakkı olduğunu bilmek. Zarar vermemek. Yaşama alanı yaratmak. Hayvanları kullanmamak.
Seda Günsoy Çağdan bir hayvan sever. Farklı hayvanları evinde barındırıyor. Yardıma muhtaç ve barınaksız olan birçok cancığa yardım elini uzatıyor. O sadece kendi evindekileri değil tüm hayvancıkları seviyor. Kıbrıs Hayvan Hakları Derneği’nin çalışmalarını ve yaptıklarını bir süredir takip ediyordum. Takdir etmemek ayıp olurdu. Çok çalışıyorlar ve çok güzel işlere imza atıyorlar.
Umarım bir gün hayvanların da, insanların da hakları olur ülkemizde. Hem yaşama hem mutlu olma. Ve umarım bir gün insanlara da hayvanlara da yapılan zulüm karşılıksız kalmaz.
Takdir edersiniz ki hayvanlar da tıpkı çocuklar ve yaşlılar kadar bakıma ve ilgiye muhtaç canlılardır. Sevgiye, beslenmeye, barınmaya ve sağlıklı yaşamaya hakları vardır. Olmalıdır!
• F.U: İnsan haklarının olmadığı ülkemizde Kıbrıs Hayvan Hakları Derneği ismi bir ironi mi?
• Seda Günsoy Çağdan: Çok güzel söyledin aslında. Çok da haklısın. Bizim işimiz çok daha zor aslında değil mi? Ama biz tüm bu algıya rağmen bu adada yaşayan tüm hayvanlar için çalışıyoruz. Ve derneğimizi kurarken de en büyük hedeflerimizden biri hayvan hakları yasası için çalışıp bu yasanın çıkması için uğraş vermek. Kabul etmeliyiz ki insanların yaşam hakkı kadar hayvanların da yaşam hakkı vardır. Ve olmalıdır.
• F.U: Hayvan sever olmak moda mı oldu bu aralar?
• S.G.Ç: Eskiye oranla farkındalık ve duyarlılığın arttığını gözlemliyoruz biz de. Hem hayvan severlerin yaptığı faaliyetlerin artması, hem sosyal medyanın etkileri sayesinde. Bizler de Kıbrıs Hayvan Hakları Derneği olarak hayvanların bakımı ve ihtiyaçları konusunda hem etkinlik hem de sosyal medya üzerinde çok fazla paylaşım yaptığımızı düşünüyorum. Ancak söylediğiniz de yanlış değil. Son zamanlarda hayvan sever olma akımı var. Yok değil. Ama bu bizim işimize gelir. Yardım edenler en azından biraz daha arttı. Hayvanlara yapılan şiddet olaylarında birlik olup sosyal medya üzerinden de olsa bir baskı oluşturabiliyoruz. Örneğin bir köpeğin iple asılması olayında protesto eylemi yapmıştık. Eskiden böyle eylemlere en fazla 5-10 kişi toplarken bu eyleme 100’den fazla kişi katıldı. İstenen düzeyde olmasa da artış gösteriyor.
• F.U: Ancak facebook hayvan severliği gibi geliyor yine de bana. Oradan ahkâm kesmek kolay sanki.
• S.G.Ç: Haklısın sanal alem ayrı bir dünya tabii. Maalesef öyle. Facebook’ta herkes hayvan sever. Ama gelin şu hayvana yardım ediniz dediğimizde çoğu gelmiyor.
“AH ÇEKİYOR AMA YARDIMA GELMİYOR”
• F.U: Bir şeyleri protesto etmek de moda sanki.
• S.G.Ç: Evet örneğin Kıbrıs Hayvan Hakları Derneğimizin sayfasında herhangi bir yaralı ya da hasta hayvancığı paylaştığımızda. Birçok kişi vah vah, ah zavallı yazıyor. Ancak “mama lazım, barınak lazım” ya da “ameliyatı için para lazım, yardıma ihtiyacı var” dediğimizde yardım edenler hep aynı insanlar yine. Ya da bizim derneğimizi arayıp şurada hasta bir hayvan var, ya da yaralı gelin alın diye bizi arıyorlar. Büyük oranda yetişmeye çalışıyoruz. Ancak siz şu veterinere götürün, biz masrafları karşılayacağız dediğimizde ya “aracım yok”, ya da “arabama köpek/kedi alamam” gibi cevaplar alabiliyoruz.
• F.U: Yaralı bir köpeğe çarpan bir kadını yazmıştım sosyal medyada ve köpeğin ameliyata alındığını. Birçok kişi çarpan kadına bağırıp çağırdı. Hatta biz de katkı koyalım ne kadar masraflar diye yazanlar oldu. Ancak sonuç çıkmadı kimse yardım etmedi.
• S.G.Ç: Evet genellikle böyle oluyor. Bunu biz her gün yaşıyoruz. Ancak birkaç gönüllü arkadaşımız da var. Aracıyla yaralıları alıyor ya da mama getiriyor. Ama bahsettiğiniz gibi sosyal medyada görüldüğü kadar fazla değil.
‘PET TAKSİ’
• F.U: Yaralı bir hayvanla karşılaşan bir insan genellikle ben bu hayvanla uğraşırsam maddi manevi sorumluluğu bana kalacak kaygısı var.
• S.G.Ç: Kesinlikle doğru bu yüzden de bizi arıyor ve burada bir yaralı hayvan var diyor. Bizler de öncelikle onu yönlendirmeye çalışıyoruz. “Siz sadece zaman kaybetmemek adına alıp şu veterinere götürün veterinerin ücretini biz karşılayacağız” diyoruz. Götüren de oluyor, “götüremem” diyen de. Böyle bir durumda bizler gidip alıp veterinere götürüyoruz. Hatta bizim de olay yerinden hayvanı alamadığımız zamanlarda “Pet taksi” diye bir taksimiz var. Bu taksiye haber veriyoruz. Taksi hayvancığı alıp veterinere götürüyor ve ücretin yarısını biz yarısını da hayvan sever taksi sahibi karşılıyor.
• F.U: Hayvanları birlikte çalıştığınız ve gönüllü destekçiniz veteriner kim? Hayvancıkları tedavilerinden sonra ne yapıyorsunuz? Sokağa mı gidiyorlar yine?
• S.G.Ç: Çalıştığımız başka gönüllü veteriner arkadaşlarımız da var ancak en çok Birdal Cihangir ile çalışıyoruz. Tedavisi yapılan hayvancıklarımıza sayfamızdan yuva bulmaya çalışıyoruz. Ama yuva bulana kadar barınmaya ihtiyaçları vardı, bu bizim için büyük bir sorundu. Bunun için küçük bir barınak oluşturduk. Oraya alıyoruz hem tamamen iyileşene kadar hem de ev bulana kadar burada kalıyorlar. Bu Barınağın ayakta kalması için yardıma ihtiyacımız oluyor. Mama ve hayvanların bakımı için. Hayvan severleri barınağımızı ziyaret etmelerini isteriz.
• F.U: Lefkoşa’da benim bildiğim 3-4 hayvan derneği varken neden sen ayrı bir dernek kurma gereği duydun? Neden tek çatı altında güç birliği yapmadınız?
• S.G.Ç: Aslında ben zaten bir dernekte gönüllü çalışmaktaydım. Ancak ne içinde olduğum dernek ne de diğerleri benim hayvanlarla ilgili kafamda belirlediğim hedeflerimi birlikte yapabileceğim dernekler olmadığını düşündüm. Ya da benim düşüncelerime uygun olduklarını. Hatta yeterince aktif, güvenilir ve şeffaf olduklarını da düşünmüyordum. Ben ve benim gibi düşünen arkadaşlarım ayrılarak kendi derneğimizi kurduk. Şeffaf güvenilir ve istediğimiz hedefleri hayata geçirebileceğimiz bir dernek oluşturduk.
AİLEDEN GEÇEN SEVGİ
• F.U: Nedir derneğinizin hedefleri?
• S.G.Ç: Bizim hedefimiz hayvanları sokaktan alıp tedavi ettirip yuvalamak değil sadece. Biz yasalarla da uğraşıyoruz. Yasaların değişmesi için uğraş veriyoruz. Hayvanlara uygulanan şiddetin cezalarını artırmak ve en mühimi de cezaların uygulanmasını sağlamak en önemli hedeflerimizden biri. Yasalarla ilgili bize destek olan bir hukukçu arkadaşımızla birlikte çalışıyoruz.
• F.U: Genellikle derneklerde kalabalık bir grup var ama en çok uğraş veren 3-5 kişiyi geçmez. Kıbrıs Hayvan Hakları Derneğinde de durum bu mudur?
• S.G.Ç: Biz zaten çok kalabalık bir dernek değiliz. 7-8 kişiyiz. Hepimiz gönüllüyüz. Herkesin çalıştığı başka işi var. Evli olanlar, çocuğu olanlar var. Ve gerçekten herkes derneğimiz için çok çalışıp çabalıyor. Aramızda görev dağılımı yaptık. Herkesin üstlendiği bir sorumluluğu var. Kimimiz yaralı hayvanları bulunduğu yerden alıp veterinere götürür. Bunu yapan arkadaşımızın iş saatleri daha esnek olduğundan. Kimimiz belediyelerle ilgili görüşmelere gider, yasalar ve projelerle ilgili çalışır. Kimimiz derneğimizin sayfasını düzenler, gelen mesajlara cevap verir. 10 bin kişilik bir sayfamız var ve sürekli mesaj geliyor. Birkaç dakika içinde bu mesajlara dönüyoruz. Bir de satış sayfamız var. Bazı mağazalarla anlaşıp hayvanlar yararına ürünlerini satıyoruz oradan.
• F.U: Esas işin nedir senin Seda?
• S.G.Ç: Ben Havadis Radyo’da program yapıyorum. Evet aslında gerçekten yoğun çalışırım. Ama hayvanları çok sevdiğim için çocukluğumdan beri tek amacım buydu. Hayvanlara yardım etmek. Hedeflerim bu doğrultuda.
• F.U: Hayvan sevgisi sana ailenden geçti sanırım?
• S.G.Ç: Evet hem annem hem de babam hayvan severdi. Ben hep hayvanlarla büyüdüm. Hatta çok fazla kedilerim vardı ve sürekli araçlarıyla insanlar kedilerimi basıp kaçardı. Ta çocukluğumdan beri büyüyüp hayvanlara kötü muamele yapan bu insanlardan intikamımı almak istiyordum. Bu benim hayalimdi. Ve evet Kıbrıs Hayvan Derneğini kurarak yapmaya çalıştığım budur. Cezaların artması için elimden geleni yapmak.
• F.U: Evlisin ve kendinize ait evinizde de hayvanlarınız var değil mi?
• S.G.Ç: Evet şu an 4 köpeğimiz bir de kedimiz var. Kedimiz ve bir köpeğimiz evin içinde 3 köpeğimiz de bahçemizde yaşıyor. Sokakta baktıklarımız hariç tabii.
ÇARESİZLİK DURUMUNDA UYUTMA
• F.U: Kedi ve köpeğin aynı çatı altında yaşaması hayli ilginç. Bunu insanlar bile başaramazken.
• S.G.Ç: Evet aynen öyle. Kedi geldiğinde köpeğimiz vardı. Ancak uysal bir köpek olduğu için uyum sağladılar.
• F.U: Hayvanlarla ilgili en zorlandığın durum nedir?
• S.G.Ç: En zorlandığım durum hayvanlarda görülen bir hastalık. Leishmania. Bu hastalık sokakta yaşayan birçok hayvanda oluşabilecek bir hastalıktır. Tedavisi de çok zor ve meşakkatlidir. Uzun süren bir tedavisi var. Veterinerlerden aldığımız bilgiye göre de sokakta yaşayan çok fazla hayvanda bu hastalık mevcut. Bazı veterinerler bu hastalığa yakalanmış köpekleri uyutuyorlar. Bazı veterinerler ise tedavi ediyor. Bu hastalık taşıyıcılığı olan bir hastalık, tedavi olsa dahi taşıyıcılığı kalıyor. Böyle bir köpek bulduğumuzda çok zorlanıyorum. Çünkü bir yıl boyunca her gün ilaç vermeniz gerekiyor. 2 bin TL’ye yakın da tedavi masrafı var. Kimse de bu köpeği barındırmak istemiyor.
• F.U: Uyutmak zorunda kaldığınız hayvancıklar oldu mu?
• S.G.Ç: Maalesef oldu, ben orada olamadım bunu kaldıramam. Ama maalesef böyle durumlar olabiliyor. Uyutmak en son raddede alınan bir karardır. Hayvancık acı çekiyorsa ve tedavisi mümkün değilse bu yola başvuruluyor.
ARABAYLA ÇARPANA CEZA!
• F.U: Herhangi bir hayvana arabasıyla çarpan birine ceza yok henüz ülkemizde değil mi?
• S.G.Ç: Benim bildiğim kadarıyla yok. Bunun olması gerekiyor. Şu an birkaç araç sigortası ile konuşarak en azından sigortasının hayvanın tedavi masraflarını karşılamasını sağladık. Şu an birkaç sigorta bunu yapıyor. Diğer sigortalarla da görüşme halindeyiz. Eğer çarpan kişinin aracı bu sigortalarda sigortalanmış ise korkmadan veterinere götürüp tedavi ettirmesini istiyoruz. Bize ulaşırlarsa biz sigortalarına yönlendiriyoruz. Eğer sigortaları karşılamasa bile tedavi masraflarını bir şekilde biz karşılıyoruz.
• F.U: Yollarda çok fazla hayvan cesetleri görüyoruz. Bu cesetleri gören hayvan severler ve çocukların psikolojisini bozan bir durumdur. Evet yaralı olanları bir şekilde alıyorsunuz ancak ya ölen hayvanlar? Bunlar bazen çok geç kaldırılıyor. Bunun için ne yapıyorsunuz?
• S.G.Ç: Bu da ülkemizde çok büyük bir problem. Hem çocukların psikolojisi için hem de ülkemize gelen turistler için. İnanılmaz şaşırıyorlar. Ölü tilkiler bile görüyoruz. Bunun için de çalışıyoruz. Çok yeni bir derneğiz ancak çok fazla çalışıyoruz. Ve bir projeyi bitirip diğerine geçme prensibimiz var. As Başkanımız bu yasal boyutla ilgili çalışıyor. Bir arkadaşımız da belediyelerle çalışıp yapılabilecekleri çalışıyor. İlk hedefimiz kısırlaştırmaydı ve Lefkoşa Belediyesi ile ilgili çok ciddi bir çalışma yaparak sokak hayvanlarını kısırlaştırıyoruz. Sokakta yaşayan hayvanların çoğalmamaları bizim için çok önemliydi. Onu büyük ölçüde çözdük sayılır Lefkoşa’da. Şimdi diğer projelerimize geçeceğiz. Girne ve Lefkoşa belediyelerinde sadece hayvan sorunlarına bakan bir çalışan var ve çok yetersiz.
• F.U: Bir de bizim ülkede gözlemlediğim bir durum var. Hayvan sever diye bildiklerimiz genellikle kendi hayvanını seviyor sadece. Diğer hayvanlara yardım etmeye çalışmıyor.
• S.G.Ç: Evet hatta bizim adada cins hayvanları seviyoruz. Ya da av hayvanını. Ped shoplardan birçok para vererek alınan cins hayvanları. Hayvan sever olmak bu değildir. Bana göre sokakta bir hayvana ev açmak daha önemlidir.
ZEHİRLEME OLAYLARI
• F.U: Çok fazla zehirleme olayı duyuyoruz.
• S.G.Ç: Çok fazla hatta tespit ettiğimiz mahalleler var, o bölgede sürekli zehirlenen hayvanlar oluyor. Polisin bu olaylarda işini iyi yapmadığını düşünüyoruz. Zehirlenen bir çocuk olsa duyarsız kalınabilir mi? Ama hayvan zehirlendiğinde yapan bulunmuyor. Bu uğurda uğraş verilmiyor. Ben hayvan severlere de görev düştüğünü düşünüyorum. Bu mahalleye 3-5 kişi gitmek yerine 100-200 hayvan sever toplanıp gitsek ve baskı oluştursak belki çözüm bulunacak ama bizler de toplanmakta zorlanıyoruz.
• F.U: Bir gün gelecek ve gerçekten hayvan hakları Avrupa’da olduğu gibi yasalar, cezalar olacağına inanıyor musun?
• S.G.Ç: Elbette inanıyorum. Bu yüzden uğraş veriyorum. Ancak bu işi yalnız başaramıyoruz. Daha çok hayvan severe ihtiyacımız var. Daha çok yardım elini uzatan insana ihtiyacımız var. Evini açamayabilir bir hayvana ama mama sağlayabilir. Aracıyla bir hayvancığı veterinere götürebilir. Zaman zaman barınağımıza gelip bizlere destek olabilir. Maddi-manevi her türlü desteği bekliyoruz.
• F.U: Hayvan sevgisinin, hayvanların da insanlar gibi bu dünyada sağlıklı, tok ve barınarak yaşamaya hakkı olduğunun küçük yaşta öğrenilmesi çok önemli. Çocuklarla ilgili projeleriniz var mı?
• S.G.Ç: Evet. Bazı kreş ve ilkokullara gidiyoruz. Birikim Anaokuluna gidip bir seminer verdik yanımızda da bir köpek getirdik. Onu sevdiler. Kendi hayvanları olanlar bizimle paylaştılar. Eğlenceli bir konuşma yaptık. Bu projemiz devam edecek. Hatta lise ve üniversitelerde de seminerlerimiz olacak bu aylarda.
HEDEFLER
• F.U: Bir ilkyardımcı olarak. Suya düşmüş bir yavru köpeğe kalp masajı yapmıştım. İlk kez bir hayvan üzerinde denedim. Ve etkili oldu suyu çıkarıp koşarak gitti. Çok mutlu olmuştum. Hayvanlara da ilk yardım yapılabilir değil mi? Bunun eğitimini verebilecek bir veteriner var mı?
• S.G.Ç: Evet çok ilginç. Ben bu konuda çok çaresiz kalıyorum. Yaralı bir hayvan gördüğümde ağlamaktan başka bir şey yapamıyorum. Bazı veteriner arkadaşlarımız bu bilgileri bizimle paylaşıyor biz de sayfamızda paylaşıyoruz.
• F.U: Umarım bir gün gelecek tüm canlılar adamızda eşit şartlarda yaşama hakkına sahip olacaklar.
• S.G.Ç: Bizim tek hedefimiz tek dileğimiz; adamızda hem sokakta hem evlerimizde yaşayan tüm hayvanların refah içinde bizimle birlikte mutlu bir şekilde yaşamasıdır. Biz bunun için çok çalışacağız önümüzde çok hedeflerimiz ve projelerimiz var. Hedeflerimize varana kadar da asla pes etmeye niyetimiz yok. Hayvanları da insan zulmünden kurtarmak için çok çabalayacağız. Başta senin de söylediğin gibi insan haklarının olmadığı bir ülkede biliyoruz hiç kolay olmayacak ama mücadeleye devam edeceğiz.