1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Hazır olun; bir sabah uyandığımızda “Kıbrıs sorunu çözüldü” diyecekler!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Hazır olun; bir sabah uyandığımızda “Kıbrıs sorunu çözüldü” diyecekler!

A+A-

Ortalıkta bir yığın dedikodu dolaşıyor!
Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili tabii ki!

-*-*-

Dedikodulara geçmeden önce, Türkiye’deki bazı “pozisyon” değişikliklerine bakmak lazım!

-*-*-

Önce Kürt sorunu!
Şu anda “estirilen hava”, Tayyip Erdoğan kumandasındaki yönetimin, Kürt sorununu sonlandırmak istediği yönünde!
PKK ve tüm diğerleri silah bırakacak, karşılığında da hapiste ne kadar adamları ve kadınları varsa serbest kalacak!
Abdullah Öcalan dahil!

-*-*-

Peki kimler kaşrı çıkıyor buna?
Düşmanlıktan beslenen aşırı Türk milliyetçileri!

-*-*-

Peki Erdoğan ve ekibi ne yaptı?
Kürt çözümü bağlantılı açılımı; bu konudaki en olası “karşıt”a yaptırttı!
Devlet Bahçeli, açılımı sahiplendi!
Ya da sahiplendirildi!

-*-*-

Efendim Bahçeli de öyle düşünüyor olabilir tabii ki!
Veya “öyle rastgeldi” de diyebilirsiniz!

-*-*-

Ama çok başarılı bir tolum mühendisliği de yüksek olasılıktır!

-*-*-

Şu anda Kürt açılımına karşı çıkanlar, ateş olsalar oldukları yeri yakamazlar!
Cılızlar!
Ses çıkarıyorlar, sosyal medyada kahramanlık taslıyorlar ama güçleri, çözüm planını engelleyebilecek güçte – büyüklükte değil gibi duruyor!

-*-*-

Gelelim Kıbrıs meselesine!
Efendim “federal çözüm raporda yoktu, adı yazılmamıştı” iddiasını geçelim!
Çünkü bu iddia gözle görülürdür!
Yani çözüm olacaksa ki olacak gibi bir hava var; adına illa ki federasyon ya da federal çözüm denmeyecek!

-*-*-

Peki ne denecek?
Ne isterseniz söyleyin!
Sonuçta “tek devlet, tek egemenlik, tek çatı” var; içte de belki daha güçlendirilmş iki “devlet” ya da “devletçik” veya “bölge”…
İlla ki isim istiyorsanız, benim adımı koyabilirsiniz; Serhat!

-*-*-

Peki, bu çözüm modeline en başta karşı çıkması gereken kim ya da kimler?
Ersin Tatar, Tahsin Ertuğruloğlu, UBP, DP ve YDP’liler dğeil mi?
Sizce bu isimlerini ya da kurumlarını saydıklarım, Erdoğan’dan gelecek bir emre, öneriye, tavsiyeye “öksürerek” dahi yanıt verebilir mi?

-*-*-

Kürt sorununda olduğu gibi; Kıbrıs’ta da olası bir çözüme, daha doğrusu Ersin bey seçildiği dönemden beri savunulan “egemen iki eşit devlet”li çözüme karşı çıkabilecek olanların tamamı ya satın alınmıştır, ya da başka bir şekilde söz söyleyemeyecek şekilde “bağlanmıştır”…
Ve tıpkı Türkiye’deki Kürt sorununda olduğu gibi, çok cılız üç beş gadimici faşiste “muhalefet” şansı bırakılmıştır ki onlar da ateş olsalar, çıkaracakları yanıcı gazı ateşe bile verseler, kendi kıç deliklerine bile zarar veremezler!

-*-*-

Bu da mı öyle rast geldi?
Yoksa planlı bir toplum mühendisliği miydi?

-*-*-

Bilemem!
Ama bildiğim bir şey var; Kıbrıs’ta Türk tarafı adı belli olmasa da, Türkiye’nin örneğin bir kaç askeri üs (İngiliz gibi) alarak, doğal gazdan örneğin “taşımacılık” bağlamında ciddi kazanım da elde ederek hazırlanmış olan çözüme “hazır” hale getirilmiş durumdadır!
2003 – 2004 döneminde olduğu gibi; Türk tarafı çözüme kesinlikle hazırdır!

-*-*-

Peki çözüm nasıl, ne şekilde, nerede, ne zaman karşımıza çıkacak?
Bu soru çok önemli!
Ortada çok ciddi söylentiler veya dedikodular var!

-*-*-

Örneğin aylardan beridir ben de tarih vererek yazanlar arasındayım hatta galiba yazan tek kişiyim ki; Ocak’ta iki lider bir araya gelecek!
“Yok hayır, mümkün değil, olmaz, olamaz” dendi; 15 ya da 16 Ocak demiştim; 20’si oldu!

-*-*-

Yine aylardan beri, beşli görüşmenin kesin olduğunu yazmıştım!
Bir yerimden de uydurmamıştım tabii ki!
Ve beşli görüşmede de belki bir ay yanılmış olabilirim!

-*-*-

Peki başka?
Erdoğan – Hristodulidis; Hakan Fidan – Hristodulidis; Hakan Fidan – Konstantinos Kombos görüşmeleri oldu mu?
Oldu!
Fotoğrafları bile yayınlandı!
Ama sanki oradan geçerken merhabalaşmışlar gibi davranıldı!

-*-*-

Yunanistan – Türkiye, her seviyede görüştü; bu görüşmelerden özellikle Hristodulidis haberdar edildi; Tatar’a bir şey söylenip söylenmediğinden emin değilim ama “Amerikan destekli olası bir çözüm taslağı”; şu anda tüm tarafların elindedir!

-*-*-

Ve bir gece ansızın…
Ya da bir sabah anne bir sabah…
O taslak, önümüze gelecek!
Şimdiden söylüyorum; “evet evet evet!”

-*-*-

Bitsin artık bu çile!
Çekemem bile bile!
Sen ne söylersen söyle, bu hayat gitmez böyle!
Artık bu sorunu çözeceğim!


Umarım hükümet kanadı haklı çıkar!

Bir yanda uzmanların veya muhalif sendikaların saptamaları var…
Ne diyor bu saptamalar?
2025 yılında her şey çok daha kötü olacak!
Hangi açıdan “her şey”?
Tabii ki “maddi” açıdan!
Yani ekonomi hiç de tıkırında değil!

-*-*-

Gelellim öteki yana!
Peki bu konuda hükümet kanadının duruşu nedir?
Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu da sıkıntılar olduğunu kabul ediyor ama bir takım projelerden, bir takım adımlardan söz ediyor…

-*-*-

Maliye Bakanı Özdemir Berova’yı bugün sendikalarla çok önemli bir toplantı bekliyor!

-*-*-

Başbakan Ünal Üstel de özellikle Ankara ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu her fırsatta dile getiriyor ve içinde olduğumuz yıl için hiç de ümitsiz konuşmuyor!

-*-*-

Siyasete gerek yok!
Baktığım zaman kesinlikle sendikaları, ya da Ödül Muhtaroğlu gibi uzman kardeşlerimizi, muhalefeti haklı görüyorum ve onların söylediği ya da çizdiği “kötü senaryo”yu daha olası kabul ediyorum!

-*-*-

Ancaaaaak; içtenlikle söylüyorum ki, Üstel, Amcaoğlu ve Berova’nın haklı çıkmaları – planlarının çalışması, içten duamdır!

urug.jpg

Uruguay eski devlet başkanlarından, Dünya’nın en güzel insanı, eski gerlilla lideri, Pepe lakaplı José Mujica çok ağır hasta… 89 yaşındaki mütevazı lider, son açıklamasını yaptı; “beni rahatsız etmeyin, ölüyorum” dedi… Busqueda dergisine verdiği son demecinde şu cümleler çok dikkatimi çekti: “… Hayat güzel bir macera ve bir mucizedir… Mutluluğa değil zenginliğe odaklanmış durumdayız. Sadece bir şeyler yapmaya odaklandık ve farkına bile varmadan hayat geçip gitti.” Pepe, yemek borusundaki kanser karaciğerine yayıldığı için tedaviye devam etmeyeceğini ve öldüğü zaman köpeğinin yanına gömülmek istediğini de duyurdu. Pepe, hem Uruguay halkı nezdinde hem de dünya çapında insan hakları, özgürlük ve sosyal adalet mücadelelerinin önemli bir sembolü olarak kabul ediliyor.

Bu yazı toplam 866 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar