“Dünyanın en ileri ülkesi” sıralamasında İsviçre zirvede olur genelde.
“Yurttaşlık” derdini nasıl çözmüşler acaba?
Hani bizim kerameti kendinden menkul “KKTC” yurttaşlığına bu kadar ilgi varsa, İsviçre’ye nasıldır kim bilir!
İÇİŞLERİ BAKANI’nın odası önünde uzayan kuyruklar var mı İsviçre’de?
Her hükümet dönemi değişen kurallar?
14 yıl çalışma izni olana yurttaşlık, önce!
Sonra 13!
Derken 12!
Şimdi 11!
5 yıl çalışana da “başvuru” hakkı!
“Güvenlik ve sağlık raporunun olumlu gelmesi koşuluyla” denen embesil Bakanlar Kurulu Kararları...

*  *  *

İsviçre’de senelerdir değişmeyen kural net.
12 sene yasal olarak ülkede yaşamak!
Ama yetmiyor.
Bir de işin “sınavı” var, İsveç kültürü ve geleneklerine dair!
Kimse de “yok deve” demiyor.
İsveç vatandaşı birisiyle 2 yıl evli kalır, yasal olarak da 5 sene ikamet ederseniz, yurttaşlık hakkınız yine doğuyor.
Bu kadar...

*  *  *

Buradan baktığımız zaman, ülkemizde, 12 yıldır çalışan insanların “yurttaşlık” almasının yadırganacak bir durumu yok.
Oysa bizim sorunumuz çok başka.
Çünkü 5 senede yurttaş olan da var, 15 senede olamayan da!
Her sene farklılaşan uygulama var.
Bir de ülkenin “hazmetme” kapasitesi!
Çünkü İsviçre’ye yönelik bir “nüfus mühendisliği” yok herhalde!
“Buraları fazladan aldık, dolduralım” gibi tarihi bir geçmişi de...

*  *  *

TÜRKİYE’de Olağanüstü Hal sonrası Kıbrıs’ın kuzeyine önemli bir yönelim ve yığılma bekleniyor!
Emlakçılar söylüyor bunu, Türkiye’den şimdiden müthiş bir talep var.
Çünkü Kıbrıs adası, hele Türkiye’yle kıyaslandığı zaman sakin, huzurlu, özgür, medeniyeti yüksek bir ülke…
İmamı az, diktatörü yok!

*  *  *

Peki, Kıbrıs’ın kuzeyine yönelik bu “yığılma” ihtimaline karşı bir planımız var mı?
Hastanelerimiz ve okullarımız, kanalizasyon sistemimiz ve otoparklarımız, elektrik hatlarımız ve yeşil alanlarımız!
Ve güvenlik, trafik, altyapı...
Ülkemin “hazmetme” kapasitesi nedir sahi?
Yoksa “dipsiz kuyu” misali mi!