“Hedef 2-2,5 milyar kaynak yaratma olmalıdır”
Ekonomist, Prof. Dr. Mustafa Besim, hükümettin açıkladığı ‘ekonomik paketini’ YENİDÜZEN’e değerlendirdi, hükümete önemli uyarılar yaptı
Fayka Arseven Kişi
Ekonomist, Prof. Dr. Mustafa Besim, hükümetin hedefinin, ‘2-2.5 milyar’ kaynak yaratmak olması gerektiğini vurguladı.
Besim, bu kaynağın yaratılabileceğini de işaret ederek, neler yapılması gerektiğini söyledi.
“Alınan tedbirlerin kapsayıcı olmaması ve daha fazla maliyedeki denge dikkate alınarak düşünülmesi birçok paydaşın memnun olmamasına neden olmuştur” diyen Besim, “işletmeler ve toplumun gelecekle ilgili endişelerini artırmıştır” ifadesinde bulundu.
Besim, “İflasların ve işsizliğin artmaması için ekonomide talebin devam etmesi gerekmektedir” diyerek, “Talebin devam etmesi için de işletmelere ve hane halkına nakit akışının devam etmesi gerekir. Zaman bütçe dengesi ve mali disiplini düşünecek zaman değildir” vurgusunda bulundu.
Bu hafta Ekonomist, Prof. Dr. Mustafa Besim ile hükümetin açıkladığı ekonomik paketi ve önümüzdeki süreçte bizi nelerin beklediğini konuştuk.
YENiDÜZEN: Hükümetin açıkladığı ekonomik paket, birçok tartışmayı da gündeme taşıdı. Paket ile ilgili sizin izlenimleriniz nelerdir?
Mustafa BESİM: Korona virüsü salgını tabiatıyla KKTC ekonomisini de olumsuz etkilemeye başlamış ve gerekli önlem ve tedbirler yeterince alınmaz ise daha da derinden vurma riskinin yüksek olduğu görülmektedir. Diğer ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de beklendiği üzere bir ekonomik paket hazırlanmıştır. Yalnız böylesi olağanüstü diye tanımlayacağımız bir ortamda, Hükümetin bütün kesimleri kapsayacak, topluma güven verecek ve belirsizliği azaltmaya yönelik, tedarik zincirinin bozulmaması gerekliğinin önemini de dikkate alan çok iyi çalışılmış bir paket hazırlaması gerekirdi. Bunun için Hükümet elindeki bütün ekonomik politikaları kullanması ve ülkedeki ekonomik ve finansal kaynakları da devreye koyarak bir hazırlık yapması gerekirdi. Özellikle talebin büyük ölçüde daraldığı ve daralmaya devam edeceği, üretimin sekteye uğradığı bu dönemde kapsayıcı ekonomik yaklaşım ve anlayışla ekonomik daralmayı frenleyici politikalar geliştirmesi gerekirdi. Alınan tedbirlerin kapsayıcı olmaması ve daha fazla maliyedeki denge dikkate alınarak düşünülmesi birçok paydaşın memnun olmamasına neden olmuş, işletmeler ve toplumun gelecekle ilgili endişelerini artırmıştır.
YENiDÜZEN: Peki Hükümetin ne yapması gerekir? Bu krizle ilgili yaklaşımı ve politikası ne olmalıdır?
Mustafa BESİM: Hükümetin küresel bir ekonomik krizin kaçınılmaz olduğunu ve bizim gibi dış talebe ( turizm ve yüksek öğretim) bağımlı bir ekonominin bu krizden çok etkileneceğini anlaması gerekir. Bunun yanında belirsizlik, panik ve işyeri kapatmalarının üretimden fazla talepte daralmalara neden olacağını, işletmelerin maaş ve diğer cari harcamaları ile hane halkının tüketim gibi harcamalarının büyük ölçüde nakit akışlarına bağlı olduğunu da görmesi gerekir. Talepteki daralma başta mikro ve küçük işletmelerin faaliyetlerini azaltması ve iflaslar, bu da işten durdurmaların ve işsizliğin artmasını getirecektir. İşsizliğin artışı da talebin ilk etaptaki daralmasından daha fazla daralmasına neden olacak ve sonuçta ekonomi “talep daralma sarmalına” girecektir.
Gelinen aşamada ana hedef önümüzdeki aylarda ekonomiyi “talep daralma sarmalına” girmesini önlemek olmalıdır. Ekonomik faaliyetlerin bizleri salgın sonrasına asgari düzeyde de olsa taşıması olmalıdır. Bunun için Hükümetin ekonomiye daha fazla finansman sağlayacak kaynakları devreye koyması ve gerekirse belli bir süreliğine mali disiplini de bozacak şekilde davranması gerekmektedir. Şimdi ekonomiyi kurtarma ve sosyal düzeni koruma zamanıdır.
Yapılan çalışmalar ekonomik daralmanın ilk ayda %50, ikinci ve üçüncü aylarda %25 olması soncunda yıllık milli gelirin yaklaşık %10 düşmesine neden olabileceği yönündedir. Tabi ki bu salgının devamı ve işyerlerinin kapalı durmasının devam etmesi milli gelir kayıplarının daha fazla ve %15’lerin ötesinde olabileceği anlamına da gelir. Devlet Planlama Örgütümüzün (DPÖ) milli gelir öngörülerine göre 2020 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) 25 milyardır. Bu da bizlere aslında Hükümetin ilk etapta hazırlayacağı ekonomik paketin mali karşılığının 2-2,5 milyar değerinde olması gerektiğini göstermektedir. Kesin rakamlarla DPÖ ve İstatistik Kurumu daha detaylı çalışma yapabilecek durumdadır. Bunu mali kaynağın başta sağlık harcamaları ve devamında da işyerlerini kapatmak durumunda olan işletmelere ve gelirleri azalacak olan hane halklarına aktarma ile olmalıdır. Bu kaynak vergi, sosyal sigorta ödemelerinin ertelenmesi, esnaf ve KOBİ niteliğindeki işletmelere uygun faiz ile acil işletme finansmanı sağlamaları ve çalışanlara en azından asgari ücret kadar gelir etmelerini sağlayacak şekilde destek verilmesi şeklinde olması gerekir. Ancak bu sayede “talep daralma sarmalına” girme riski azaltılabilecektir.
Hazırlanan “Birinci Ekonomik Tedbirler ve Destek Paketi ”inde yer almayan ve belirsizliğe yol açacak olan diğer bir konu Tedarik (üretim) Zinciri konusudur. Ekonomilerde devamlılığı mutlaka olması gereken bir üretim zinciri vardır. Özellikle Covid-19 salgın dolayısıyla gıda, ilaç, temizlik malzemeleri gibi en temel ürünlerin arzının sekteye uğramadan devam etmesi gerekmektedir. Bunun için bu ürünlerin üretilmesi için gereken hammaddelerin sağlanması ve yerli üretimimizin olmadığı ürünlerin ithalatının devamının sekteye uğramaması gerekmektedir. Bunun için Hükümetin ilgili bakanlıklar ve ekonomik örgüt paydaşları ile birlikte bir komisyon oluşturması ve üretim zincirinin kırılmaması için gerekli durum tespit ve planlamanın ivedilikle yapılması gerekmektedir. Önümüzdeki dönemde belli gıda, ilaç gibi temel ürünlerin arzında sıkıntı yaşama ihtimali vardır. Bunlar ile ilgili önlem ve tedbir alınmaması huzursuzluğa neden olabilecektir.
YENiDÜZEN: Çok kısıtlı bir bütçe ve önümüzü göremeyeceğimiz bir süreç. En önemli soru, bu süreç devam ederse ‘kaynaklar’ yükü ne zamana kadar karşılayabilir?
Mustafa BESİM: Öncelikle yukarıda belirtiğim kaynağın tümünün Devletin bütçesinden karşılanmayacağını, Maliye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Merkez Bankası koordinasyonunda oluşturulabileceğini belirtmek isterim. Hükümet açıkladığı pakette okuyabildiğim kadarıyla, TMSF, Bankalar, İstihdam destekleme fonu ile Kamunun feragat edeceği ve erteleyeceği gelirlerinden toplam 750 milyon kaynak oluşturulmuştur. Bu kaynak “talebin gerileme sarmalına girmesini” engelleyecek düzeyde değildir.
Hedef belirtiğim gibi 2-2,5 milyar kaynak yaratma olmalıdır. Bunun için Hükümetin Merkez Bankasıyla koordineli bir şekilde çalışarak 1,5 milyar daha finansman yaratması gerekir. Bankacılık sektörünün 30 milyarı aşkın mevduata sahip olduğu ve kredilerin ise bu birikimlerin %70 kadar olduğu da dikkate alınırsa, Bankacılık sektörünün ekonomiye ek finansman yaratma kapasitesine sahip olduğu görülmektedir. Kanımca, yaratılacak bu kaynağın yarısı kadar veya 1 milyar olan kısmı Merkez Bankası destekli ticari bankalar aracılığıyla işletmelerin cari harcamalarını karşılamaları için uygun faizle ve belli bir süre ödemesiz bir şekilde verilebilir. Bu sayede ihtiyaç duyan işletmeler bu finansmana erişebilecek, çek ödemeleri, maaş ve diğer harcamalarını karşılamak için kullanabilecekler. İşte bu uygulama ekonomideki nakit akışının devam etmesine ve talebinde devamını sağlayabilecektir.
Bunun ötesinde kamunun da yine Merkez Bankası ile iyi çalışarak, 3-4 yıllık bir borçlanmaya ile 500 milyonluk bir kaynak yaratması Kamu yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için uygun olacaktır. Günün sonunda orta koyduğum bu model ile ekonomiye 2-2,5 finansman sağlanabilir ki bu da talebin canlı tutulması için gereklidir diye düşünüyorum.
YENiDÜZEN: Kamu çalışanlarından kesinti, bazı özel sektör çalışanlarına 1500 TL Nisan ve Mayıs ayı sonucu ödeneceği açıklandı. Bu önemli bir sorun. 3’ncü ülke vatandaşlarına ise ilk önce ödeme yapılmayacağı ardından ‘kaynak yaratılırsa’ yapılabileceği açıklandı. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Mustafa BESİM: Öncelikle bu uygulamada kapsam sorunu vardır. Yukarıda da belirtiğim üzere Hükümetin paketi kapsayıcı ve yeterli bir paket değildir. Öncelikle belirtiğiniz gibi 3. uyrukluların dışarıda tutulması anlaşılır gibi değildir. Bunun hemen düzeltilmesi ve çalışanın nereden geldiğine bakılmaksızın herkesin bu kapsama dahil edilmesi gerekmektedir. Bu insanların en azından en temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bir desteğin verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde burada kalan 3. Uyruklu çalışanlar sosyal düzenin bozulmasına kadar sorun yaratabileceklerdir. Hükümetin kapsam dışı bıraktığı ve ülkemizde yaygın olan kendi namına çalışan esnaflar da vardır. Gelir kaybına uğrayan esnaf ve kendi namına çalışanların tespit edilmesi ve desteklenmesi işsizliğin ve talep daralmasının daha da vahim olmasını engelleyebilecektir. Bunun yanında özel sektöre yapılacak desteğin bireylerin evlerine en azından asgari ücreti götürebilecek seviyede olması gerekir. Bunun için yukarıda belirtiğim gibi işletmelere daha uygun şartlarda finansman sağlanması ve Kamu ek finansman sağlayarak yapılabilir.
YENiDÜZEN: Bankalar, krediler, faizler, çekler… Bu yönde de birçok soru işareti var. Sizce bu dönemde bu konularda nasıl yol izlenmelidir?
Mustafa BESİM: Bu konu ekonominin çarklarının dönmesi için çok önemlidir. Piyasadaki para ve finansman insan vücudunda dolaşan kana benzer. Nakit akışı, finansman sıkıntısı ülkedeki üretim zincirinin sekteye uğramasına ve iflaslar ile işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Bu da aslında genelde ekonomiyi etkilediği gibi bankacılık sektörünü de olumsuz etkileyebilecektir. Salgının başlaması ve işletmelerin zorunlu kapatılmasıyla birlikte Bankacılık sektörü harekete geçmiş ve gerek borçların / taksitlerin ötelenmesi gerekse faiz indirimi uygulamalarına başlamışlardır. Bu çok olumlu bir adımdır yalnız yeterli değildir. Bankacılık sektörü çok hassas ve üretilecek politikalarda çok dikkat edilmesi gereken bir sektördür. Bunun için Merkez Bankasının sektör ile çalışmalarını devam ederek yukarıda bahsettiğim formatta destek de vererek işletmelerin finansmana erişimini sürdürmelerini sağlamak için ek finansman yarata ve uygun maliyette bunu sağlaması gerekir. Bunu da yaparken tabi ki bankaların kaynak maliyeti vardır ve bunu da dikkate almaları ve mudilerini korumaları gerekecektir. Özellikle işletme finansmanı / cari hesapların işlemeye devam etmesi çeklerin bozulması ve ekonomideki nakit akışını sürdürülebilir kılınması toplam talebin az da olsa devam emesi yanında bankaların da alacaklarını alabilmelerine de yardımcı olabilecektir.
YENiDÜZEN: Dünya coronavirüs ile mücadele ediyor. Ekonomi de tepetaklak oldu. Ülkemizde de kapanan işletmeler var. Esnaftan tutun da eğitim, turizm, tüm sektörler dibe vurdu. Bu sektörler ne zaman, nasıl ayağa kalkabilecek?
Mustafa BESİM: Bunu kestirmek tabi ki zor. Yalnızca şunu hepimizin anlaması gerekir. Bu salgın bizi ekonomide önemli ölçüde önce üretimde sonrasında da talepte yüksek oranlı bir daralmaya götürecektir. Bu durum, umarım olmaz ama 3-4 ay devam etmesi durumunda bu yılı ekonomide küçülme ile kapatmamıza neden olacaktır. Bunun için bu aşamada ekonomi yönetiminin önceliği talep daralmasını nasıl asgaride tutabilme yönünde olmalıdır. İflasların ve işsizliğin artmaması için ekonomide talebin devam etmesi gerekmektedir. Talebin devam etmesi için de işletmelere ve hane halkına nakit akışının devam etmesi gerekir. Zaman bütçe dengesi ve mali disiplini düşünecek zaman değildir. Bunun için hızlı hareket edilmesi ve yukarıda anlattığım kaynakları oluşturarak ilgili kesimlere aktarılması için hareket edilmesi gerekir.
Doğru ekonomik politikalar uygulanmaz ve Hükümet uygun ekonomik müdahaleler yapmaz ise bu salgının ekonomik maliyeti çok yüksek olacaktır. Bunun olmaması için Hükümetin Merkez Bankası ile yakın çalışarak kaynak yaratmada desteğini alması gerekir. Bunu da yaparken Hükümetin gerçekçi, ayakları yere basan ve iyi çalışılmış ekonomik politikaları geliştirmesi gerekir. Yapılacak kaynak aktarımının ekonomik akla göre önceliklendirilmesi yalnızca Bankacılık sektörüne değil ekonomideki tüm paydaşlara güven verecek ve toplamda ekonomideki öngörülebilirlik iyileşebilecektir. Bunu yapmak için yerel kaynağımız büyük ölçüde mevcuttur. İhtiyacımız olan bu sürecin iyi yönetilmesidir.
Fotoğraf: Arşiv