1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Hekim sayısı, nüfusla doğru oranda artmıyor”
“Hekim sayısı, nüfusla doğru oranda artmıyor”

“Hekim sayısı, nüfusla doğru oranda artmıyor”

Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-iş) Başkanı Özlem Gürkut, 14 Mart Tıp Bayramı’nı, “bayram” olarak kutlamayı unuttuklarının altını çizdi.

A+A-

Tünay MERTEKÇİ

Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-iş) Başkanı Özlem Gürkut, 14 Mart Tıp Bayramı’nı, “bayram” olarak kutlamayı unuttuklarının altını çizdi. Kamuda hekimlerin zor şartlar altında çalıştıklarının altını çizen Gürkut, ülkedeki hastanelerin durumu ve hekimlerin yaşadığı sıkıntılarla ilgili bilgi verdi. Dünyada bilimsel olarak, 1 milyon nüfusa 1 tıp fakültesi önerildiğine işaret eden Gürkut, ülkemizde 8 tıp fakültesinin bulunduğunu vurguladı ve “Bizdeki tıp fakültelerinin çok azının hastanesi var. Buralardan mezun olacak hekimler, yeterli bilgi, birikim ve donanıma sahip olamayacaktır. Bir hekimi yeterli bilgi ve tecrübede mezun edemezseniz, bu, bedeli insanların yaşamıyla ödenecek bir sorun haline gelir” ifadelerini kullandı.

 

“Kamu, hekimler için giderek cazibesini yitiriyor”

Tıp-İş yönetim kurulunun, 22 Aralık 2023’te yapılan olağanüstü genel kurulla göreve geldiğini hatırlatan Gürkut, eski başkan Dr. Şükrü Onbaşı’nın, kamu hekimliğinden istifa etme kararı aldığını ve bu yüzden olağanüstü genel kurula gidildiğini belirtti. “Kamu hastaneleri artık çalışma şartları ve olanakları bakımından oldukça zor şartlar içeriyor” diyen Gürkut, kamunun, hekimler için giderek cazibesini yitirdiğine dikkat çekti. Genç meslektaşlarının, özelde çalışmayı tercih ettiğini vurgulayan Gürkut, oldukça dinamik ve genç bir yönetim kurulu ekibiyle göreve geldiklerini ifade etti. Yönetim kurulunda, ülkedeki bütün kamu hastanelerinden ve temel sağlıktan temsilciler olduğuna işaret eden Gürkut, “Kamuda çalışan bütün hekimlerin hak ve çıkarlarını savunuyoruz. Genel anlamda da sağlık sistemimizin, hastanelerimizin sorunlarını, halkımızın da sağlık hizmeti alma hakkını savunmak üzere göreve geldik” dedi. Uzun yıllardan beri süregelen hekimlerin iş güvencesiz çalıştırılması, sözleşmeli statüde uzun yıllar çalıştırılması, eksik kadrolar, vekaleten atanmış başhekimler, şefler, tamamlanamamış, güncellenememiş yasalar gibi birçok sorunun önlerinde durduğuna vurgu yapan Gürkut, ancak Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi Yasasının güncellendiğini ve kadro sayılarının da güncel ihtiyaca göre ayarlandığını kaydetti. Buna rağmen münhallerin henüz ilan edilmediğinin altını çizen Gürkut, kamuda ihtiyaç duyulan hekimlerin sözleşmeli statüde çalıştırılmaya devam edildiğini belirtti.

 

“Hekim sayımızı, nüfusu artışıyla doğru oranda artıramıyoruz”

Doktor sayısının arttığını fakat nüfusun ve kamu hastanelerine ekonomik krizin etkisiyle başvuru sayısının da arttığını vurgulayan Gürkut, “Doktor sayısındaki artış, gelen talebi karşılamakta yetersiz kalıyor” dedi. Kıbrıs’ın kuzeyinde sağlık harcamalarının daha çok “cepten” yapıldığını dile getiren Gürkut, “İnsanların ekonomik durumu artık bunu sürdürmeye uygun değil. Ciddi oranda yoksullaşmış bir kesim var. Dolayısıyla da kamu hastanelerine müracaat oranı artıyor. Hem nüfus artıyor hem de daha çok insan özel yerine kamuya başvuruyor. Hekim sayımızı artırmamıza rağmen, nüfus artışıyla doğru oranda artıramadığımız için eksiklik doğmakta” diye konuştu. Sadece hekimlerin sayısını artırmakla hastanede hizmetin artırılamadığını söyleyen Gürkut, ameliyathane sayısının da yatak sayının da tıbbi imkanların da artırılması gerektiğine dikkat çekti. Gürkut, “Alt yapıda da bu talebi karşılayacak doğru orantılı iyileştirmeler yapılamıyor. Bugüne kadar yapılamadı” dedi. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de yaşanan depremleri de hatırlatan Gürkut, “Depremlerin ardından ülke olarak panik şeklinde binalarımızın dayanıklılığını kontrol ettik. Kamu hastanelerimizin de aynı okullarımız gibi depreme dayanıklı olmadıklarını gördük. Olası bir depremde en çok ihtiyaç duyacağımız kan bankası, ameliyathaneler ve diyaliz gibi yerlerdir. Bunlar, en küçük sarsıntıda yıkılabilecek kadar kötü durumda” dedi.

 

“Sağlığa ayrılan bütçe, özel hastanelere ve sevklere gidiyor”

Girne Akçiçek Hastanesi ve Cengiz Topel Hastanesinin binalarının da depreme dayanıklı olmadıklarının ortaya çıktığını anımsatan Gürkut, depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen binalarda, herhangi bir iyileştirme yapılmadığının altını çizdi. Yıllardır Lefkoşa’ya yeni hastane yapılması gerektiğini dile getirdiklerinin altını çizen Gürkut, hiçbir adım atılmamasını eleştirdi. Güzelyurt’ta yarım kalan hastaneyi de hatırlatan Gürkuk, orada da adım atılmadığını söyledi. Diğer bölgelerden ileri müdahale gerektiren vakaların Lefkoşa’ya sevk edildiğini dile getiren Gürkut, Dr. Burhan Nalbantoğlu’ndan sonra kamuda gidilebilecek başka merkez olmadığını kaydetti. Dr. Burhan Nalbantoğlu’nun yeterli kapasitede olmasının, yeterli olanaklarda olmasının önemine işaret eden Gürkut, “Burası her branştan yeterli hekimin bulunmasını sağlamamız gereken bir hastanedir” dedi. Sağlığa ayrılan bütçenin, önemli bir bölümünün, eksiklikler nedeni ile özel hastanelere ve yurt dışına yapılan sevklere gittiğine işaret eden Gürkut, “Bu da bizim mevcut kamu hastanelerimizi güçlendirme ve yenilenme için kullanabileceğimiz ekonomik imkanlarımızı, özele aktarmamıza neden oluyor. Bir türlü kendi hastanelerimizi inşa edemiyoruz” diye konuştu. Yıllardan beridir Lefkoşa’ya yeni hastane inşası vaat edildiğini hatırlatan Gürkut, kamu hastanelerinin mutlaka yenilenmesi gerektiğinin altını çizdi. Gürkut, “Türkiye’nin, Lefkoşa’ya bir hastane yapacağı vaadi var. Bu, yıllardır söyleniyor. Beklemek yerine, kendi imkanlarımızla planlayıp yapmamız lazım. Sağlıktaki en büyük sorun plansızlığımızdır” ifadelerini kullandı.

 

“Bazı branşlarda doktorumuz yok”

Sağlıkta planlama yapabilmek için ilk olarak nüfus verilerinin bilinmesi gerektiğine dikkat çeken Gürkut, nüfusun yıllar sonra kaç olacağının öngörülebilmesi gerektiğini vurguladı. Sağlıkta iş gücünü planlamanın zor olduğuna değinen Gürkut, bir hekimin yetişmesinin on  yıllar istediğini kaydetti. Nüfusu bilerek yapılacak planlama dahilinde, hangi branştan kaç uzmana ihtiyaç duyulacağının tahmin edilebileceğini ve tıp öğrencilerinin o alanlara özendirilerek yöneltilebileceğini ifade eden Gürkut, hastanelerimizde bazı branşlarda hekim olmadığına dikkat çekti. Gastroenteroloji, geriatri gibi branşlarda kamu hastanelerinde çalışan hekimimiz yok. Nefroloji, endokrinoloji gibi çok yoğun alanlarda birer uzman olduğunu belirten Gürkut, ynı şekilde kamuda tek bir hematoloğun olduğunu, onun da yıl sonunda emekli olacağını söyledi. Bu branşların tümünün, yan dal ihtisası gerektiren alanlar olduğunu ifade eden Gürkut, söz konusu işin de oldukça uzun ve zahmetli bir eğitim olduğunu vurguladı. Adli tıp gibi çok önemli bir branşta da tek hekimin görev yaptığını belirten Gürkut, “Hekimi siz 365 gün icapçı çalıştırmaya kalktığınız durumda, bu şartlarda çalışmayı kabul etmeyerek istifa edecektir. Kamuda insani çalışma şartlarını da, tıbbi olanakları da, iyi hekimlik yapabilme olanaklarını da yaratmamız lazım. Bu sadece maddi olanaklar değildir. Bir hekimin, bir hastayı iyileştirmesi için yeterince yatağı, ilacı, insanca çalışma şartı ve eğitim olanakları olması lazımdır” dedi. Ülkedeki tıp fakülteleriyle ilgili de konuşan Gürkut, tıp eğitiminin çok özel bir eğitim olduğunu söyledi.

ozlem-gurkut-2.jpg

“Mezun olacak hekimler, yeterli donanıma sahip olamayacak”

Tıp eğitiminde “usta-çırak” ilişkisiyle yeterli donanımda hekimler yetiştirilebileceğine dikkat çeken Gürkut, “Hocanız hem teorik olarak anlatacak hem de birlikte pratik uygulayacaksınız. Tıp eğitiminde yeterli sayıda ve donanımda eğitici kadronuz olması hayati önemdedir. Ayrıca ülkenin nüfusu da çok önemlidir tıp eğitiminin gerektiği şekilde yapılabilmesi için. Bazı hastalıklar, bir milyonda bir görülebilir. Dünyada bir milyon nüfusa bir tıp fakültesi açılması önerilmektedir. Yeterli eğitim yapılabilmesi için gerekli olan hasta sayısı ve çeşitliliğinin en az 1 milyon nüfusla sağlanabileceği gösterilmiştir. Bu nedenle bilimsel tavsiye, bir milyon nüfusa bir tıp fakültesi açılması şeklindedir” dedi. Ülkemizde bugün sekiz tane, öğrenci kabul eden tıp fakültesi bulunduğuna işaret eden Gürkut, dokuz tane de diş hekimliği fakültesi olduğunun altını çizdi. Diğer üniversitelerin de müracaatlarının bulunduğunu kaydeden Gürkut, “Nüfusumuz tartışılır olsa da bu sayı bir milyona oranlarsak 20 tıp fakültesine denk gelir. Dünyada böyle bir sayı yok. Bir tıp öğrencisinin 400-500 bin nüfusta yeterli deneyime kavuşacağı hasta sayısı ve çeşitliliği çıkmıyor” dedi. Türkiye’de bir kanundan örnek veren Gürkut, “Üniversitenin tıp fakültesi açıp öğrenci alabilmesi için en az 200 yataklı, YÖK kriterlerine uygun hastanesi olması gerekiyor. Bizdeki tıp fakültelerinin çok azının hastanesi var. Buralardan mezun olacak hekimler, yeterli bilgi, birikim ve donanıma sahip olamayacaktır” dedi.

 

“Asistan hekimlerimiz Türkiye’de sağlık güvencesinden yoksun çalışıyor”

Gürkut, “YÖDAK, bugün üniversitelerimizle ilgili bütün bu kargaşanın yaşandığı dönemde, özel bir üniversitenin tıp fakültesine uzmanlık eğitimi verme yetkilerini verdi. Oysa bu gibi adımları ve kararları bilimsel standartlara uygun atmaya ihtiyacımız var. Bir hekimi yeterli bilgi ve tecrübede mezun edemezseniz, bu, bedeli insanların yaşamıyla ödenecek bir sorun haline gelir” ifadelerini kullandı. Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde, yarı zamanlı ihtisas verildiğini de hatırlatan Gürkut, Kıbrıslı Türk hekimlere sağlanan uzmanlık kontenjanları olduğunun altını çizdi. “Bunun nedeni, ihtiyacımız olan alanlarda, uzman yetiştirmektir. Yarı süresini ülkemizde tamamlayıp kalan süresi için uzmanlık eğitiminin devamında asistan hekimlerimiz Türkiye’ye gidiyor” diyen Gürkut, Türkiye’ye giden hekimlere, maaş ve sağlık güvencesi verilmediğinin altını çizdi. Gürkut, “Bu hekimlerimiz sadece KKTC’den aldıkları bir bursla çalışıyorlar. Sağlık güvencesinden yoksun çalışıyorlar. Pandemide ameliyat ettiği hastadan bulaşarak COVİD-19 olan ve ağır geçiren hekimimiz, PCR testini, akciğer tomografisini kendi parasıyla yaptırıyor çalıştığı hastanede. Bu asistanlarımız bizim geleceğimizdir. Onların hekimlik onuruna yaraşır şartlarda ihtisaslarını tamamlamalarını sağlamamız lazım. Bu yılın tıp bayramı kutlaması asistan hekimlerimizin bu sorunlarının giderilmesi olmalıdır” diye konuştu. “14 Mart’ı hekimler, bir bayram olarak kutlamayı unuttu” diyen Gürkut, 14 Mart’ı sorunlarını dile getirmek amacı ile kullandıklarını belirtti. “Bu sene de 14 Mart’ı bayram olarak kutlayamayacağız” diyen Gürkut, 14 Mart Tıp Bayramını, sorunlara çare arayarak geçireceklerinin altını çizdi. Gürkut, “İyi hekimlik yapmak bu ülkede çok zor. İyi hekimlik yapmaya devam eden tüm meslektaşlarımı sevgiyle ve saygıyla selamlamak istiyorum” dedi.

manset-002.jpg

yd-destek-gorseli-2-20240314113125.jpg

Bu haber toplam 2535 defa okunmuştur