Helal!
Desteksiz atış nedir?
“Her hangi bir yerden destek almaksızın, omuzdan veya kalçadan piyade tüfeği atışı” diyebiliriz!
Ama bizim buradaki “deteksiz atış”tan kaydımız, omuzdan veya kalçadan her hangi bir piyade tüfeği ile hedefe ateş etmek değil; siyaset meydanımızla alakalı olarak 24 saat yalan söyleme yeteneğidir!
Siyasetimiz kapsamında her gün, her an çeşitli desteksiz atışlara tanık olmaktayız!
-*-*-
Sallamak nedir?
Mesela, “salıncağa oturan çocuğunuzu sallamak” olabilir...
Veya, “adamı boğazından tuttuğu gibi salladım” cümlesindeki “sallamak”, benzer anlamdadır!
Ama, ilk örnekteki gibi, “siyasette sallamanın” anlamıyla alakalıdır bugünkü yazımız!
Yani, “salla gitsi, kim tutar seni” cümlesinde olduğu gibi!
-*-*-
Bir grup müteahhit ve yap satçı kardeşimize hitap eden heyecanlı cumhurbaşkanı Ersin Tatar ne demişti?
“Ne imar planı, ne yasa, ne tüzük, yapın da arkanızdayız” demişti!
Son derece desteksiz bir sallamaydı yaptığı!
Ve aslında ciddi bir suçtu!
-*-*-
Çok konuşmamak aslında en doğru olan...
Ve bunu gayet iyi başaran Dr. Derviş Eroğlu’ydu...
Çok az, hatta hiç konuşmuyordu...
Haliyle sallaması, desteksiz atışı sıfır seviyesindeydi...
-*-*-
Mustafa Akıncı da hemen hiç konuşmadı...
Veya gereksiz konuşma yapmadı...
Seçimlere yakın bir zamanda, “akan su değil, kandır” deyince, bu kısa cümlesi seçimi kaybetmesine yol açan nedenlerin en başına geçti!
-*-*-
Erhan Arıklı da ayıptır söylemesi, 24 saat desteksiz sallamayı seviyor!
Söyledikleri olmayınca da ne özür diliyor ne de “bardon” çekiyor!
-*-*-
Sahi, Ersin Tatar, müteahhitlere verdiği iğrenç tavsiye ile alakalı özür diledi mi?
Hayır!
Biri kendisini mahkemeye verdi mi?
Yine hayır!
Adam rahat, sallamaya devam öyleyse!
Değil mi?
-*-*-
Şimdi, haddine olmadığı halde, deprem toplantıları organize ediyor...
Hükümet işlerine açıkça müdahale etmeye çalışıyor...
Ota moka açıklama yayınlıyor...
Cenazelere katılması bile bir çeşit “sallama”ya dönüşüyor çünkü cenazelere, “acıyı paylaşmak için” değil, “çekilen fotoğrafları paylaşmak için” gidiyor.
-*-*-
Son günlerde, devlet ve hükümet yetkililerinin “sallama” sayısında ciddi artışlar var...
Mesela şu sallamaya bir bakın lütfen:
“Okulları depreme dayanlıklılık açısından denetleyeceğiz, kontrol edeceğiz ve ona göre karar vereceğiz!”
Bu ülkede diyelim ki ilk, orta ve lise 200 civarında okulumuz var...
Bunların beş, on hadi bilemediniz 15 tanesini “KTFD ve KKTC” devletleri yaptı...
Geriye kalanların tamamı, 1960 öncesi İngiliz Sömürge Dönemi ile 1960 – 1974 arası Kıbrıs Cumhuriyeti döneminden kalma...
En iyi ihtimalle, en genci 49 yaşında!
Ve diyelim ki en iyi ihtimalle, yüzde 25’i için, “eğitime elverişli değildir, her an başımıza çökebilir” raporu verildi!
Ne yapacaksınız?
Yeni okul mu?
Nasıl?
Güzelyurt Hastanesi gibi mi?
Siddin sene bitmeyen!
Yoksa Girne yeni hastanesi gibi mi?
İhalesini rüşvet patikası haline getirdiğiniz gibi!
Sahi, bu inşaat da durmuş!
Ayrıca belirtelim!
-*-*-
Çocuklarımız için heykel de yapacaksınız!
Onların adına Türkiye’de bin konutluk köy inşa edeceksiniz!
Ve bu arada yoğun göç aldığımız içinde olduğumuz dönemde, ilaçsız, ameliyat malzemesiz, yıkılmak üzere olan Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde, bu göçmenlerle birlikte, “kalabalık” rakamıyla bildiğiniz nüfusa hizmet vereceksiniz!
Çocuklarını da eğiteceksiniz!
Ve “eşit egemen devletimizin adını değişsek iyi olur” gibi sallamaları da sürdüreceksiniz!
Külliye inşaatı da tıpkı, “mahalle yanarken saçını taraya kardeşimiz” misali devam edecek!
-*-*-
Bülent Ersoy size kurban olsun!
Canlarım benim!
Siz ne muhteşem neferlersiniz!
Helal!
-*-*-
Sadece izleyen toplum mu?
Allah, Ersin Tatar’ı başımızdan eksik etmesin!
Müstahakımızdır!
Zııııt Gambiya!
Bu ülkede Kıbrıs sorununun çözümünü isteyemezsin!
Bu Ada’da, kardeşçe yaşamak da isteyemezsin!
-*-*-
Bu ülkede, Ercan Havaalanı’nın sözde denetim – menetim saçmalığı için 14 milyon TL rüşvet talep edebilirsin!
Bu ülkede araya önemli kişiler koyup, bir özel bankaya 900 bin TL’lik borcunu sildirebilirsin!
-*-*-
Bu ülkede, parayla sahte diploma veren “online bir üniversite”nin yönetim kurulu üyesi olup, hapse girmen gerekirken, havadan bakan da yapılabilirsin!
-*-*-
Bu ülkede “Kıbrıs sorunu çözülsün, Kıbrıslılar kardeştir” diyenlerin “İnsanlığı tartışılır” ama tescilli faşist oldun mu “tamam”sın!
-*-*-
Bu ülkede, insanlıktan en son söz edecek kişisin!
Faşistsin!
Irkçısın!
Halkın seçmediği, “başkalarının adamı”sın!
Yazıklar olsun!
Çok güzel bir Afrika ülkesi, inceledim, bayıldım; gidebilirsin; yani Gambiya’ya kadar da yolun var!
Doğan Cüceloğlu’ndan…
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce, sormuş Hoca: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf”ım demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam…
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp “Hiiiç.” demiş
“Daha niye kabarıyorsun be adam, demiş Hoca...
Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım.
-*-*-
Makam, mevki, rütbe, unvan; bunların hepsi cekettir. Ceketi asar bir yere gideriz. Arkamızda sadece insanlığımız kalır ve öldüğümüzde sadece çıplaklığımızı götürebiliriz bu dünyadan."
(Doğan Cüceloğlu)