Hele bir yaşa, bakalım...
“Ülkenin en büyük sıkıntısı, insanların parti rozetinin arkasına saklanarak, hak etmedikleri koltuklara oturma hevesi” isyanını, bir kenara not ettim.
Doğru bir saptama...
Aslan Mengüç’ün makalesinde okudum, hafta sonu...
Bir de Uğur Meleke’den not ettiğim cümle vardı, yazmıştım.
“... Dilerim bir gün “menfaat” değil “adalet” isteyenler iktidar olurlar bu ülkede...”
Tekrar tekrar yazacağım artık böylesi notları…
“Yeni bir dönem, yeni bir yönetim, nasıl bir siyaset” sorusuna yanıt ararken, üzerinde düşünmek için…
Sürekli biriktirmek ve “işte bu” demek için...
***
Çok anlamlı bir gece yaşandı, Pazar akşamı Golden Tulip Otel’de…
Nasıl bir heyecandı, anımsıyorum, Ledra’da kan vermiştik, “İlik Bankası”nda, bir gün, ihtiyaçlı bir insana ‘doner’ olmak umuduyla...
Ve Kemal Saraçoğlu’nu kaybetmiştik, o üzücü mücadelede…
Gülen gözleri kaldı geriye...
Kemal’in adına kurulan vakıf yararına, Ece Emin Güzellik Merkezi 10’uncu yılını kutladı, şiirlerle, şarkılarla…
Maliye Bakanı Ersin Tatar salonu coşturdu; güzellik merkezinden vakıfa, doktorundan hemşiresine herkesi kutlayarak, “sevgilerini” ilan ederek…
Ve arada dedi ki;
- “Benden de hep para istiyorsunuz. Olunca vereceğiz… O da olacak. Ek mesaileri de ödeyeceğiz…”
Hani Demirel’in meşhur sözü geldi akla, “Petrol vardı da biz mi içtik?”
***
Cihan Ünal, o eşsiz sesiyle şiirler okudu.
Haftanın birkaç günü, adamızda, tiyatro eğitimi veriyor.
Dahası ev yaptırmış, yurttaşlık almış, Kıbrıs’a yerleşme hazırlığı yapıyor.
Dedi ki, “Burada yaşamak, burada yurttaş olmak istiyorum çünkü burada çok daha medeni insanlar var, medeni bir yaşam var. Artık magandalardan usandım.”
Sonra, Türkiye gazetelerinin ön sayfalarını okudu, sahnede…
“Selam verdi, almadı, öldürdü…”
“Telefonuna yanıt vermedi, öldürdü…”
Tabii Cihan Ünal, henüz, belli ki ‘uzun süreli’ kalmamış Kıbrıs’ta…
Biraz yaşayınca anlayacaktır, nasıl ‘küçük Türkiye’ olma yolunda ilerlediğimizi, niçin ‘isyan’ ettiğimizi...
Asıl, o zaman merak ediyoruz, duygu ve düşüncelerini…