Helvasını yemek
Sokağa çıktım, insanların yüzüne baktım, gündemini dinledim, zamanın yelesine tutundum, tedirgin gözleri izledim.
“Temiz eller hükümeti” gibi konuşmalar yok.
Bu yurdun çoğu insanı bir “ütopya” peşinde koşmuyor, niye kendimizi aldatıyoruz.
“Bir hükümet kurulsun ve bu hükümet yolsuzlukları ortaya çıkartsın, eski bakanları tek tek yargılasın”
gibi kabarık bir gündem yok.
Çok da doğal.
Aksi olsa bu kadar oy almazdı, Ulusal.
* * *
İçinde “eridiğimiz” sistemin tam da kendisini anlatıyor, Başbakan’ın “kaynağı henüz bilinmeyen” yüz bin dolarları...
Evet de...
Çok fazla insan bunu dert etmiyor.
Öyle “ayıplıyormuş” gibi yapıyor çoğunluk.
O an karşılarında Başbakan’ın kendisi belirse, telaşla ayağa kalkacak, elini sıkacak, gülücükler dağıtacak, iki yanağından öpecek, sırtını sıvazlayacak, tebriklerini paylaşacaklar.
* * *
Şimdi bir sis bulutu var siyasetin önünde, tortusuna menfaat doluşmuş.
“Sırasını bekleyenler” gözlüyor yolu.
- Hele bir hükümet kurulsun, bizim yurttaşlık ne olacak? Peki bizim teşvikler?
- İhaleler... Terfiler... Yeni toplu sözleşmeler...
* * *
Doğrusu “yeni bir seçim de çözüm olmaz” diyenleri duyuyorum.
İrade yoksunluğuna sandık yorgunluğu karışıyor giderek.
Şöyle bir konuşmaya tanıklık ettim ki, berberde sırasını bekleyen adamların hissiydi.
- “Yeni bir seçimde UBP ile CTP oylarını artırır ama hiçbiri de öyle aman aman hükümet olamaz. HP’ye gelince... Ne tek başına iktidar olabilir, ne de birinci parti, bu anlaşıldı. Böylece oyları ya UBP’ye gidecek ya CTP’ye. Yeni seçim en baştakilere yarar...”
* * *
“Sonuç” odaklıyız.
“Süreç” ya da “etik” gailesi taşıyanları boşuna büyütüyoruz gözümüzde.
Yolsuzlukları, usulsüzlükleri, hukuksuzlukları konuşan pek bir kalabalık yok.
Diyeceksiniz ki, seçmenin yüzde 65’i Ulusal hükümet istemiyor.
Doğru!
Ama galiba ne istediğini tam da bilmiyor.
Gerçek o ki, “idealist” insanların sayısı azalıyor giderek.
Ne olacak?
Biraz irmik, az biraz şeker ve su!
Helvasını yiyeceğiz ada yarısının, yitik bir yurdun ardından söyleneceğiz hep birlikte, eğer böyle giderse...