Hem sahte hem fakir!
Okul sporları öldü!
Ölür tabi ki!
Teşvik yok, istek yok, heyecan yok!
Bu konuda da “hamaset” suçlu bence!
-*-*-
Hamasi nutuk sallarken bin harmanlık yere sığmayanlar, kendi özel gezi harcamalarını kısmayı ya da kesmeyi hiç düşünmeyenler, ne yazık ki çocuklarımızı düşünmüyor!
-*-*-
Birkan Uzun yaşamını yitirdiği zaman verdikleri sözleri tutmayanlar, şehitlere kabir yaptıramayanlar, şimdi de şampiyon okullarımızın tek ödülü olan “Türkiye’de finallere katılma”yı beceremiyor!
-*-*-
Neden mi?
Çünkü paraları yok!
Kendileri her ne kadar da helaya atla gidiyor olsa da, ayranları kalmadı!
Ve söyleyemiyorlar!
Utanıyorlar “fakiriz” demeye!
“Anavatan maaşlarımızı ödedi” diye yalana başvuruyorlar ama çocuklarımızı Türkiye’ye gönderecek “harçlık”ları bile yok!
-*-*-
Hemen anlatayım…
Beş yıl önce, şampiyon olan okulumuzun sporcularına kelle başı 250 TL veriliyordu!
Şu anda da aynı ödeme yapılıyor!
250 TL kelle başı!
Ve her sporcuya, TC devleti de 200’er TL veriyor!
Yani kelle başı 450 TL!
-*-*-
Bu parayla çocuklar hem konaklayacak hem de yemek yiyip - su içecek!
Sizce yeterli mi?
-*-*-
Yeterliyse buyurun söyleyin!
-*-*-
Ne mi yapmak lazım?
Bu ve benzeri ödenekleri artırmak lazım!
Bu ve benzeri ödenekleri, Ersin Tatar’ın saçma sapan ve gereksiz turistik gezilerinin önüne koymak lazım!
-*-*-
Türkiye mi?
Türkiye’nin buradaki Büyükelçisi ya da ne bileyim eğitim ataşesi veya bilimum diğer sorumluları mı?
“KKTC’de iş yaptık” demek istiyorsanız, abuk – sabuk - milliyetçi ve hamasi saçmalıklarla değil, mesela bunlarla ilgilenin!
-*-*-
Gerçek mi?
Bırakın tanınma, tanınmama, sahte, gerçek meselesini; geleceği belirsiz devletinizin, çocuklarını Türkiye’deki müsabakalarda yarıştıracak parası bile yok!
Sahte ama ondan önce fakir!
Hem sahte, hem fakir!
Değil mi?
Beni yanıtın, yalancı çıkarın o zaman!
Pasaportlar cepte, hamaset gökte!
“Yazma be Serhat Tatar’ı artık”…
Vallahi da billahi da doğru bir şey göreyim, birileri saçmalamasın, yazmayacağım!
Aha yemin!
-*-*-
Ama gün geçmiyor ki ciddi bir gaf, ciddi bir saçmalama olmasın!
-*-*-
Aha bir daha!
Basın – Sen Başkanı Ali Kişmir ve beni açık bir şekilde ölümle tehdit eden ve Ersin Tatar’ın “çok yakınında” olduğu gayet net bilinen bir “sanal gazete”, dün öyle bir başlık attı ki, “… Ersin Tatar’ı parasıyla gömdüler” derseniz tam da üstüne vurursunuz…
-*-*-
Bu gazete, “Ersin Tatar bize özel demeç verdi” diyerek yayımladığı haberde, Cumhurbaşkanı’nın, “… bazıları devletimize korsan diyor ama aybaşı gidip maaşını alıyor” dediğini yazdı…
-*-*-
Tatar, bu haberi yalanlamadı…
En azından ben bu yazıyı yazdığım öğle saatlerine kadar yalanlamamıştı…
Neymiş, bazıları devlete “korsan” diyormuş ama aybaşı maaşı alıyormuş!
Ve bu ne yaman çelişkiymiş!
-*-*-
Tatar’ı resmen gömüyorlar!
Yerin dibine sokuyorlar!
Bre hollolar, “… insanlar çalışır, emek harcar, alın teri döker ve gider maaşını alır!”
İster sever, ister söver!
-*-*-
Peki, Tatar ve yedi sülalesi, neden İngiliz ve Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu almıştır?
Tatar’ın kendi devleti yok mu?
Hadi diyelim kendi devleti “tanınmamıştır” da “zorunluluktan” pasaport ihtiyacı vardır; bu pasaport neden İngiliz veya Kıbrıs Cumhuriyeti’dir de “Türkiye Cumhuriyeti” değildir?
-*-*-
Sizin mantıkla gidecek olursak; acaba diyorum, bu Tatar ve etrafındaki herkes, tıpkı “devlete inanmadan maaş alanlar” gibi mi?
Pasaportlar cepte, hamaset gökte!
Hade cauuuuv!
Koltuk ve makam uğruna her şeyi satmak!
Koltuk ve makam uğruna, Kıbrıs Türk toplumunu ve bu toplumun geleceğini resmen sattılar…
-*-*-
TMT andında bile var olan, “Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyeti, canı, malı ve her türlü anane ve mukaddesatı…” bunlar tarafından satılmıştır!
-*-*-
Kadınlarımızın ve çocuklarımızın hem sağlıkları, hem modern yaşamları, hem çağdaş giyimleri, hem eşitlikleri, hem özgürlükleri, bunlar tarafından, yobazlara devredilmiştir…
-*-*-
Hiç çekinmeden!
Hiç utanmadan!
-*-*-
Bunlar, en yakınlarındaki insanları, “… At bunu!” talimatı ile derhal atabilen, korkak, zavallı, ruhsuz ve onursuzlardır…
Arkadaşlık, dostluk değil; “makam, koltuk ve bazen de para” bunlar için esas olandır…
-*-*-
Ama hepsinden kötüsü nedir biliyor musunuz?
Bunlar, Mustafa Kemal Atatürk’ü bile satmıştır!
-*-*-
Haaaa, Türkiye’de Tayyip Erdoğan seçimi kaybederse ne mi olacak?
Hepsi, adını bile unuttukları Atatürk’e yeniden ve gayet rahat sarılacak!
-*-*-
Ne mi demek istiyorum?
“Tanı bunları, tanı da büyük Adiloş bebe” diyorum!
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak (Fotoğraf), BBC’ye verdiği röportajda özel sağlık hizmeti kullanıp kullanmadığı sorusuna, birçok kez sorulmasına karşın yanıt vermeyi reddetti… BBC’de Laura Kuenssberg’in sunduğu Pazar programına katılan Sunak, sağlık hizmetinin “kişisel bir tercih olduğunu” belirtti… Bir de bizim ülkeyi düşünün! Devletin en başındakilerin çoğunun bırakın “özel sağlık hizmeti” almasını, pasaportları yani vatandaşlıkları başka ülkeden. Tamamına yakının çocukları orta eğitimlerini Güney’de tamamladı… Eşit ve egemen devlet diye “şey etmeyin” diye anlatıyorum!