Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Hep sonradan!

A+A-

"Hep sonradan gelir aklım başıma" ifadesi bizim gibi geri kalmış, köhnelikle yaşayan ve vasata teslim olmuş ülkelerin yazgısıdır.

Kimi tedbirleri almak için acı deneyimlere ihtiyaç duyuluyor.
Ölüm gibi!

Kıbrıs’ın kuzeyi yarım asırlık “kapalılığın” neredeyse tüm ilkelliklerine tanıklık ediyor.
Hepimiz bedel ödüyoruz.

Üç başlık var önümde…
Bunlar son günlere dair gözlemlerin…

1- Casinolu otellere 'Acil Sağlık Birimi' zorunluluğu

Büyük otellerimizde tam anlamıyla “beş yıldızlı çaresizlik” yaşanıyor.
Karadeniz’in asi çocuğu Volkan Konak’ın sahnede ölümü bu gerçeği hepimize anımsattı ve aklımız başımıza geldi.
Konuşmaya başladık.

Dünyanın en delice parasının harcandığı kumarhaneli otellerde insan sağlığı için “acil durum” altyapısı yok.

Personel de yok cihaz da…
Ne doktor, ne hemşire…


Dünyanın en ileri “rulet masaları” bizim ülkemizde halbuki…
En görkemli “kıyı işgalleri” de öyle (!)

Hiç uzatmayalım.
Bu işin çözümü son derece basit…

"Yıl sonuna kadar acil müdahaleye uygun donanım ve sağlık personeli şartını yerine getirmeyen tesislerin casino lisansı iptal edilecek" denir.
Hiçbir koşulda da taviz verilmezse...
Bir iş başarılmış olur.

Hatta bana sorarsanız "tam donanımlı ambulans" zorunluluğu da olmalı...

Mümkün mü?
Zor!
Çünkü "iktidar" bu çevrelerce teslim alınmıştır.

"Zor" dedim ama yine de "imkânsız" değil.
Belki kendileri insafa gelir…

2- Işıksız yaya geçidi kalmasın!

Yeni bir seferberlik başlatmak ve tüm yaya geçitlerini aydınlatmak gerekiyor.
Bu hareket sokaktan doğmalı, toplumdan…

Özellikle de ilçelerde, merkezi şehirlerde, kasabalarda hatta köylerde bunu başarmak şart oldu.
Tüm yaya geçitlerini aydınlatmaktan kastım şu…
Örneğin trafiğin çok yoğun olduğu ana arterlerde yaya geçitleri için trafik ışığı yerleştirilmelidir.

Trafiğin yoğun olmadığı yerlerde ise yaya geçitlerinde sürücülerin dikkatini çekecek uyarı ışıkları olmalıdır. Bir de yayaların karanlıkta değil ışıl ışıl bir ortamda geçiş yapmasına olanak sağlanmalıdır mutlaka…

Kimi belediyeler bunun için adım attılar.
Ama yeterli değil…

İnsan hayatını önemsediğim için bu başlığı önemsiyorum yine…
Sahnede ölmek gibi…
Yaya ölümleri çok arttı maalesef…
Ülkede plansız bir nüfus, gereksiz bir kalabalık var ve tedbir alınmazsa, ya kurban olacaksınız ya fail…

3- Yardım kumbaralarına bir düzen gelsin!

Bir uygulama herhangi bir ölçütü, protokolü, tüzüğü olmadan, tümüyle duygusal sebeplerle başlıyorsa, sonu iyi gelmez.

Yol kenarlarına yerleştirilen “kıyafet kumbaraları” buna en iyi örnektir.
Yardım değil kirliliğe dönüştü.
Çünkü hiçbir standart aranmadı.

“Kanser Hastalarına Yardım” için başlamıştı.
Kızılay geldi ardından…
Başka başka dernekler bunu izledi…

Olur, olmaz kaldırım üstleri, yol kenarları, cadde boyları metal yığınlarıyla dolu.
Ne bir uyarı, ne de aydınlatma…
Trafik yol güvenliği de kayboldu.
Yetmezmiş gibi kumbaralara atılan kıyafetleri düzenli toplayan da yok.

Bu geri dönüşüm ya da yardım kumbaraları belki belediyelerin ya da hastanelerin yakınında olabilirdi.
Öyle her yerde değil.
Üstelik de koşulları belirlenmeliydi önce…
Takibini ya da bakımını kim üstelenecek?
İnsanlar nasıl bu merkezlere güvenecek?
Bu kumbaraların “çöplüğe” dönüşmesi nasıl engellenecek?
Geri dönüşüm nasıl sağlanacak?

İyilikten maraz doğar, dedikleri, bu olsa gerek…

1-casinolu-otel-001.jpg

1- Casinolu otellere 'Acil Sağlık Birimi' zorunluluğu

2-isiksiz-yaya-gecidi-001.jpg

2- Işıksız yaya geçidi kalmasın!

3-yardim-kumbarasi.jpg
3- Yardım kumbaralarına bir düzen gelsin!

 

Bu yazı toplam 2039 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar