Hepimiz faşistiz (!)
Akıl dışı günlerden geçiyoruz.
Çok fazla umut pompalanarak başlayan görüşme sürecinde iplerin kopma noktasına geldiği söyleniyor.
Görüşler taban tabana zıt.
Karnaval havasında ilan edilen ve adeta müjdelenen 'güven yaratıcı önlemler' de ilerlemiyor.
Derinya sallantıda…
Aplıç'ta mayın varmış!..
Kapıların açılmasında yaşanan asker-sivil çekişmesi hala hafızalarda.
GSM konusunda birleşme girişimi tamamen çöktü!.. Elektrik şebekeleri konusu çok yavaş ilerliyor, somut bir gelişme yok.
KOP, futbol meselesi de ilerlemiyor.
Peki ne var elde avuçta?
Faşizm var!..
ELAM denen geri zekalılar var gündemimizde.
Şaşırdık mı?
Şaşırmadık.
Ama korktuk ve gerçekten barışın ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha anladık.
Faşizm var dediysek, yalnız değildi bizimkiler.
“İthal faşistler” de sahadaydı aynı günün akşamında.
Önceki gün öğle saatlerinde faşistler Kıbrıslı Türklerin araçlarına saldırırken aynı günün akşamı Mağusa'da Kürt-Ülkücü kavgası yaşanıyordu.
İyi de gencecik bedenlerin zihinleri neden bu kadar kirli diye hiç düşündük mü?
“Faşist bunlar canım” demekle de olmaz ki!
Neden faşist bu gencecik insanlar?
Lefkoşa'nın kuzeyinde asfaltları ezen tankların faşizmi körüklediğini hiç düşündük mesela?
Dağdaki bayrağın?
“Yaşasın devletimiz” diyerek kıçından duman çıkaran savaş uçaklarını alkışlamanın da faşizme destek olduğunu ne çabuk unuttuk!
Tepeden tırnağa faşizm her yerimize bulaştı canım kardeşim, her yerimize!..
Okullarda okutulan şiirlerden tutun da tören alanındaki silahlara kadar…
Faşizm sadece sınırda taş atan Rum gencinin kafasıyla kalsa keşke…
Faşizm her yerde!..
Saçımızın telinde, pantolonumuzun paçasında…
Güneydeki sorun daha da yayılma eğiliminde.
Üstelik kimilerinin söylediği gibi az da değiller!..
Ne yazık ki Rum toplumunda bu görüş giderek yayılıyor, derinleşiyor.
Ve önlem alınmazsa da daha da büyüyecek.
Kimilerimiz Ülkücüleri işaret ederek “bizde de var” demeye getiriyor ama durum öyle değil.
Ülkücüler Türkiye'den ithal.
Kıbrıslı Ülkücü bir elin parmaklarını geçmez.
Bizde ELAM derecesinde faşist örgüt bulamazsınız.
Ama faşizmi besleyen unsur çok.
Askeri unsurlar mesela…
Törenler…
Kermiya'daki çemberdeki devasa kışkırtıcı heykel…
Her yere dikilen bayraklar…
Özellikle Rum köylerine yapılan camiler…
Ve dahası…
***
Kıbrıslı Rum gençlere “faşist canım bunlar” demekle bitmiyor işimiz.
Barışı kurmak o kadar kolay değil…
Bir kazak gibi örmeliyiz barışı, dikiş dikiş.
Ve her bir zerresine kadar milliyetçilik bulaşmış bu adayı şoven unsurlardan temizlemeden de barış gelmeyecek.
Haaa, unutmadan.
Bakıyorum da konu gündem ya, cümlemizde bir ELAM'ı hedef gösterme çabası var.
İyi de en başından beri bu örgüt yapılanmaya çalışırken kaçımız konuyu ciddiye aldı?
Kıbrıslı Türk ilerici güçleri, barış yanlısı partiler ne yaptı?
2010'daki saldırıda ufak açıklamalarla günü geçiştirdik.
Geçtiğimiz yıl söz konusu saldırıların failleri beraat ederken de sessiz kaldık!
Hem kuzeyde hem de güneyde…
Önceki gün yaşananlar meydana geldi bu kez.
Ve yine unutacağız belli ki.
Yine unutacak, yine günü geçirecek ve yine halının altına süpüreceğiz.
Ta ki yeniden yaşayana kadar.
Ta ki barışı tehdit eden devasa bir sorun haline gelene kadar.
Demek istediğim, faşizan unsurları yok etmeden hepimiz faşistiz, faşist kalacağız.
Zira güne göre yaşamayı tercih ediyoruz.
Ve gerçekten barışı inşa etmek toplumların gailesi değil...
En tehlikeli tarafı da bu...
---------------------------------------------------------------------
'Örtünün' altı… Neler var, kim bilir?
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde rakibi Eroğlu'nun örtülü ödeneği seçim yarışında kullandığı iması ile propaganda yürüten Akıncı'nın şimdilerde başı aynı konu ile dertte…
Söz konusu ödenek ile ilgili iddialar tavan yaptı adeta.
Bir kere bu konuda herkes hemfikir: Akıncı bu ödeneği kullandı, kullanıyor.
Denetime kapalı, ayda 95 bin 833 TL’ye varan bir ödeneğin kullanılıyor olması elbette düşündürücüdür.
KTAMS'ın yöneticilerinden Devrim Barçın'ın sosyal medyadaki iddiaları dudak uçuklatan cinsten!
Devrim Barçın, Akıncı'nın Cumhurbaşkanlığı örtülü ödeneği ile “TDP'li ilçe başkanlarının ödendiğini” iddia ediyor.
Seçim öncesi örtülü ödenek üzerinden rakibi Eroğlu'na karşı propaganda yapan Akıncı'nın “örtülünün üzerindeki örtüyü kaldırma” vaadi ortada dururken böylesi iddiaların ortaya atılması düşündürücüdür elbette…
Örtülü ödenek ve hane halkı kalemi gibi ödenekleri kullananların bu paraları nereye harcadıklarını açıklayana kadar, konu üzerindeki sis perdesi aralanmayacak gibi görünüyor.
İşin altından ne çıkacak, bekleyip göreceğiz.
------------------------------------------------------------------------
İşim olmaz...
Lefkoşa Belediyesi'ndeki kötü yönetim-borçlar, Cumhurbaşkanlığı'nın örtülü ödeneği gibi konuları eleştirdiniz mi, hop, küçük bir partinin sosyal medyadaki şövalyeleri saldırıya geçer. Son bir haftada şahsıma yönelik “şerefsiz, satılmış” gibi ifadelerle saldıranların “demokrat” olduğuna inanmak istemiyorum. Bazı dostlar soruyor, cevap vermeyecek misin diye… Sadece gülüyorum. Sahte demokratların neyine cevap vereyim? Adamlar sahte!.. Eleştiriye tahammül edemeyenler demokrasinden söz etmesin, ne olur.... Terbiyesizlerle işim olmaz...