Bir süre önce YYK Başkanlığı görevine de seçilen Avukat Feyzi Hansel Kıbrıs Postası’ndaki köşesinde ‘Siyasetiniz batsın’ başlıklı bir yazı yazmıştı.

Bir UBP’li olarak ülkedeki gidişattan duyduğu memnuniyetsizliği dile getirmiş, kurultay kavgalarına tepki vermiş, isyanını satırlara dökmüştü.

Feyzi arkadaşımızın bunları içtenlikle yazdığına inanıyorum.

Birçok UBP’linin de benzer düşünceler içerisinde olduğunu biliyorum.

Fakat çoğunun sesi çıkmıyor!

Mesela son patlak veren ‘Adapass skandalı’na sohbetlerde veryansın edenler, her ne halse aynı akşam köye gelen parti heyetini kapıda karşılayıp, skandalın müsebbipleriyle muhabbet edebiliyorlar!

Hepsi değil tabii...

Yılların UBP’lisi bir dostum dün telefonda yeminler etti, “Bir daha bunlara oy moy yok” diye...

‘Emin misin?’ diy sormadım.

Benim işim değil bu...

Herkes kime oy vereceğini bilir elbette...

Kimisi idealleri için verir oyunu, dünya görüşü vardır.

Bazıları dönemsel olarak beğendiğini destekler.

Bir kesim de vardır ki çıkar peşindedir. Bunlar gücün kokusunu alırlar. Denge kimden yanaysa, o tarafa meylederler.

Kıbrıs’ın kuzeyinde siyaset Ankara endeksli olmaya başladıktan sonra umutlarını yitirenler çoğaldı. Müdahaleler yüzünden siyasilerden beklentiler azaldı. Zaten ekonomik ve sosyal sorunlara bir de Corona eklendi bu dönemde ve birçok insan siyasetten de siyasetçiden de soğudu.

***

Son Cumhurbaşkanlığı seçimi ve de geçen sene sonu ilk turdan sonrası ilahların müdahil olmasıyla durdurulan UBP kurultayı neticesi kurdurulan azınlık hükümetinin yaptıklarına ve yapmadıklarına baktıkça insanlarımızın morali daha da bozuluyor.

Feyzi Hansel’in dediğini tekrar edip duran çok insan var.

‘Siyasetiniz batsın’ diyorlar, bolca...

Kimse bu kadarını hak etmiyor.

Kalite adeta yerlerde sürünüyor.

Bir yanda ekmek derdindeki onbinlerce insan...

Diğer yanda koltuk için her yolu mubah gören bir zümre...

Ve de kendileri ile yandaşlarının, ortaklarının, ahbaplarının ceplerini, küplerini doldurmaya dönük bir yığın ayak oyunları...

Son birkaç yıldır yapılan ‘yolsuzluk algısı’ araştırmasının bulguları tevekkeli değil!

Rüşvet bol...

Kara para tonla...

Mafya her yerde...

Toplum da ülke de süratle geriye gidiyor.

AB yurttaşı olup, AB standartlarında yaşama şansı varken bu şansını bu kadar hoyratça tepen başka bir insan topluluğu yoktur!

AB ülkesi olmak yerine süratle tipik bir Ortadoğu ülkesi oluyoruz.

Trafikte, eğitimde, sağlıkta, sosyal güvencelerde ileriye değil, geriye doğru yürüyoruz.

TL’nin önlenemez düşüşü, dövizin durdurulamaz yükselişi fakirleşme ve hiçleşmeyi hızlandırıyor.

Konuştuğum her kesimden insanlar ‘çocuklarımızı bu ülkede tutamayız’ dedikten sonra ekleme yapıyorlar:

‘Neden tutalım ki?’

Oysa hani herşey çocuklarımız içindi?

Onlara ‘gidin’ diyecekseydik eğer neydi yaptığımız kavga? Neden bunca didişme, yıpranma?

Hakikaten de siyasetiniz batsın!

Koltuğunuz da, mevkiniz de, maaşınız da, açıktan cebe atıklarınız da, ‘insan’ yerine koyup kendilerini Abdurrahman Çelebi hissettirdikleriniz de, torpiliniz de, adalet duygusunu bitiren icraatlarınız da...

Hepsi batsın!..