1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. KTAMS: “Kadına şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi için yasal düzenleme yapılması çok önemli…"
KTAMS: “Kadına şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi için yasal düzenleme yapılması çok önemli…"

KTAMS: “Kadına şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi için yasal düzenleme yapılması çok önemli…"

'25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü' kapsamında, bazı örgütler, sendikalar, siyasi partiler ve belediyeler açıklamalarda bulundu.

A+A-

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS), kadına şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi için yasal düzenleme yapılmasının önemine işaret etti. Sendika, her türlü cinsiyet ayırımı ve şiddetin önlenmesi için devletin eğitim politikalarının gözden geçirilmesini de istedi.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla, KTAMS Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bürosu Sekreteri Ülfet Kral tarafından yayımlanan mesajda, toprakları üzerinde yaşayan tüm kadınların can güvenliğini sağlama, beden bütünlüğünü ve cinsel dokunulmazlığını korumanın devletin anayasal yükümlülüğü olduğu ifade edilerek, şunlar kaydedildi: 

“Ülkemizde her türlü şiddetin hızlı yayılıyor olmasının en önemli nedenlerinden biri uygulanan nüfus politikalarıdır. Devlet giriş-çıkışları kontrol edememekte ve her türlü suça meyilli insan ülkeye rahatlıkla girebilmektedir. Her türlü cinsiyet ayırımı ve şiddetin önlenmesi için devletin eğitim politikalarının gözden geçirilmesi gerekmektedir. Örneğin Japonya eğitim sistemindeki gibi 10 yaşına kadar çocuklara cömertlik, hayvan ve insanlara nazik davranmak, sorumluluk sahibi olmak, empati ve şefkatli davranmak öğretilmektedir. Ülkemizde de böylesi şiddeti engelleyecek eğitim modellerinin bir an önce müfredata konması gerekmektedir.”

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bürosu Sekreteri Ülfet Kral,  kadına yönelik şiddetin, bir “kadın erkek eşitsizliği problemi” olduğunu ifade ederek, şu bilgileri paylaştı:

“Yapılan araştırmalara göre her üç kadından biri hayatında en az bir kez fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Bununla birlikte cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet oranlarının bir önceki yıldan farksız olduğunu görmekteyiz. Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Şubesi Amiri Müfettiş Muavini Mehmet Sözmener ile yaptığımız görüşme sonrasında 2020 yılı başından  bugüne kadar toplam 951 şikâyet başvurusu yapıldığı, bu şikayetlerden 288’inin darp, 149’unun şiddet kullanma tehditi, 77’sinin de internet ve telefon tacizi ile ilgili olduğu öğrenilmiştir. Ayrıca, 2020 yılı içinde Polis Genel Müdürlüğü Araştırma Geliştirme Birimi (ARGE) ile birlikte çalışma başlatıldığı ve ilerleyen günlerde de tüm ilçelerde Kadına Şiddet Birimi kurulacağı bilgisini bizimle paylaşmıştır.”

Kral, şiddeti önlemek için eğitimde yapılamasını gerekli gördükleri düzenlemeleri şöyle sıraladı:  

“Okullardaki müfredat insan haklarına uygun olarak düzenlenmelidir. Eğitim kitapları gözden geçirilmeli, eşitsizliği ve ayrımcılığı körükleyen unsurlar ders içeriklerinden çıkarılmalıdır. Şiddeti üreten mekanizma ile mücadele edebilmek için insan hakları eğitimi, zorunlu ders olarak gerek ilköğretim gerekse orta öğretime uyarlanmalıdır. Bununla birlikte şiddeti üreten erkeğin evden uzaklaştırılması gündeme gelmelidir. Dolayısıyla kadına şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi için yasal düzenleme yapılması çok önemlidir.”

Kral, bu yıl Lefkoşa Türk Belediyesi bünyesinde Dumlupınar bölgesinde yeni bir sığınma evinin inşasının bitmek üzere olmasının sevindirici olduğunu belirtirken, “Ancak sığınma evine geçiş dönemini kapsayacak bir süreç olması gerektiği bilinmeli, esas olarak şiddeti uygulayan erkeğin evden uzaklaştırılması konusu da gündeme getirilmelidir” ifadelerini kullandı.

Kadına yönelik şiddetin sadece iki kişi arasında yaşanan sorunlardan ibaret olmadığı, şiddet üreten ataerkil yapının da bunu tetiklediği ve bunun aslında sosyolojik bir problem olduğunun görülmekte olduğunu söyleyen Kral, şunları kaydetti:

“KTAMS olarak şiddeti önlemenin en iyi yolu olarak koruyucu ve önleyici sosyal politikaların eğitimden sağlığa gündelik yaşamdan ekonomiye kadar geniş bir çerçevede cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve eşitlik kültürünün yaygınlaşması gerektiğine inanmaktayız.

Kadına şiddet veya ev içi şiddete karşı; ALO 183, ALO 155 ihbar hatları ayrıca LTB Kadın Sığınma Evi iletişim numaraları 0542 876 3030 veya 0533 855 303 aranabilir.”


Kuir Kıbrıs Derneği:

"Her alanda şiddete karşı ses yükseltmeye devam edeceğiz"

Kuir Kıbrıs Derneği, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” kapsamında yayınladığı mesajda, her alanda şiddete karşı ses yükseltemeye devam edeceğini kaydetti.

Dernekten yapılan açıklamada, “Hem bedenimize hem de ülkemize yapılan müdahalelere karşı duracağız” denildi.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin (TOCED) en kısa zamanda tam randımanlı olarak faaliyete geçirilmesinin büyük önemi olduğunu belirten Dernek, yazılı açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu: 

“Sığınma evi kurulması, yardım hatlarının daha etkili kullanılması, ekonomik olarak kadınların güçlendirilmesi, ücretsiz hukuki ve psikolojik destek alabilmelerinin hayata geçirilmesi için TOCED’in , toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bütçeyi sağlayabilmesi elzemdir. Gereken kaynağın ayrılmaması sebebiyle yıllardır bu alanlarda ilerleme sağlanamadı, konu özel günlerde siyasilerin süslü cümleleri arasında sıkışıp kaldı. Yasal ilerlemeler her alanda olduğu gibi eril şiddette de toplumsal değişim ve dönüşümün sağlanmasında yeterli değildir. Yazılı olmayan toplumsal kurallar, çoğu zaman şiddeti gizlemekte hatta meşrulaştırmaktadır. Bu sebeple edinilen yasal kazanımların yarattığı illüzyonu dağıtmak ve şiddetin normalleştirilmemesi için her daim tetikte olmalıyız.”Medyanın şiddet konusunda kullandığı dille ilgili de değerlendirmede bulunan Kuir Kıbrıs Derneği, aşk – kıskançlık – boşanma – ayrılık gibi gerekçelerin şiddetle ilişkilendirilemeyeceğini kaydederek, “Çözüm, ayrımcılığı körükleyen ve eşitsizliğe kendince gerekçe bulan toplumsal kuralları alaşağı etmektir” ifadelerini kullandı.


Cumhuriyetçi Türk Partisi Gençlik Örgütü

“Bu patriarkal düzene itirazımız var!”

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Gençlik Örgütü, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ dolayısıyla bir açıklama yaparak, erkek egemenliğine, kadın düşmanlığına, homofobiye, ırkçılığa, milliyetçiliğe ve emek sömürüsüne karşı seslerini çoğaltacaklarını ve toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerine bağlı olarak her zaman taraf olacaklarını vurguladı.


LTB Başkanı Mehmet Harmancı:

“Şiddetle etkin mücadele için bütünlükçü bir devlet politikası ve kurumlar arası koordinasyon şart”

LTB Başkanı Mehmet Harmancı, Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle etkin mücadele için bütünlükçü bir devlet politikası ve kurumlar arası koordinasyonun şart olduğunu belirtti.

Harmancı 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısı ile bir mesaj yayınladı.

Mesajında, “Bugün LTB Kadın Sığınma Evi 4. yaşını dolduruyor. 2016 yılında belediyeye ait eski bir binayı amaca uygun şekilde tadil etmiş, halkımızın da desteğiyle ülkenin tek kadın sığınma evi olarak hizmete koymuştuk” diyen Harmancı, “Her yıl 25-30 kadına ve çocuklarına ev sahipliği yapan, güvenli yeni bir hayata adım atmaları için ihtiyaç duydukları her türlü desteği sunan sığınma evi, yeni yerine taşınma hazırlıklarına başlıyor. Şiddete Karşı Yan Yana Projesi kapsamında Avrupa Birliği mali desteği ile inşa edilen yeni sığınma evi, çok daha ideal fiziksel şartlarda daha fazla direnişçiye hizmet sunabilecek” ifadelerini kullandı.

LTB Kadın Sığınma Evi’nin güvenli barınma hizmeti yanında her yıl 100’ü aşkın direnişçiye de çeşitli koruma ve destek hizmetleri verdiğini vurgulayan Harmancı, ancak sığınma evleri ve diğer koruma ile destek hizmetlerinin aile içi şiddetle mücadelenin sadece bir ayağı olduğunu kaydetti.

Harmancı şöyle devam etti:
“Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle etkin mücadele için bütünlükçü bir devlet politikası ve kurumlar arası koordinasyon şarttır. 2 yıl önce kurulmasına öncülük ettiğimiz Aile İçi Şiddetle Mücadele Koordinasyon Mekanizması bu anlamda önemli bir adım olsa da merkez yönetim düzeyinde somut kamu politikalarının geliştirilmesi ve uygulanmasında siyasi iradeye ihtiyaç vardır. Unutulmamalıdır ki aile içi şiddet ve diğer birçok insan hakkı ihlalleriyle mücadele, bütünlükçü bir sosyal adalet mücadelesinden bağımsız tam anlamıyla başarılı olamayacaktır.”


Sol Hareket:

"Kadına yönelik şiddete hayır"

Sol Hareket, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele gününde,” kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddet, baskı ve sömürünün daha da arttığı bir dönemden geçildiğine” dikkat çekerek, “Bu bağlamda kadınlar ile dayanışmamızı bir kez daha güçlü bir şekilde vurguluyoruz. Kadına yönelik şiddete bir kez daha hayır diyoruz” dedi. 
Sol Hareket adına açıklamada bulunan Deniz Ünlüyol, 25 Kasım çerçevesinde Sol Hareket olarak taleplerini yineleyerek, şiddetin her türlüsüne karşı mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi.
Ünlüyol Sol Hareket’in taleplerini şu şekilde sıraladı; 
“Kadına yönelik şiddet, baskı ve tacizlere yönelik tüm cezalar İstanbul sözleşmesi çerçevesinde yürürlüğe girmeli ve uygulanmalı;  Kadından Yaşama Destek Derneği (KAYAD) öncülüğünde hazırlanan ev içi şiddet yasa tasarısının biran önce yasalaşmalı; kadın dayanışma merkezleri ve kamusal çocuk bakım merkezleri açılmalı; kuralsız, güvencesiz, sendikasız çalışma yasaklanmalı, sendikalaşma zorunlu hale getirilmeli; Kadının ev içi emeği görmezden gelinmemeli. Ev emekçisi kadınların sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımları yapılmalı; Kadının yaşamın her alanında eşit katılımı ve temsiliyeti önündeki engeller kaldırılmalı; Ataerkil toplumsal cinsiyet algılarının ve rollerinin değişimi için her alanda kararlı adımlar atılmalı, eğitim müfredatı yeniden ele alınmalı. Yasalar tüm baskıcı gelenek ve çağdışı unsurlardan arındırılmalı; Kadın ticareti ve seks köleliği engellenmeli, gece kulüpleri derhal kapatılmalıdır.”


Belediyeler Birliği Başkanı Mahmut Özçınar

"Mücadele konusunda hepimize büyük görevler düşüyor"

Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği ve Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar, kadına yönelik şiddete karşı verilecek mücadelenin, sadece belli günlerde değil, her zaman gündemde olmasını son derece önemli olduğunu vurguladı.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir mesaj yayımlayan Özçınar, güçlü toplumların temelinin oluşmasında çok önemli etkileri olan kadınlara yönelik şiddetin  aynı zamanda toplumlara da zarar verdiğini belirtti.

Özçınar mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Mücadele konusunda hepimize büyük görevler düşmektedir. Koordineli şekilde sürdürülecek işbirliği ile kadına yönelik şiddetin önlenmesinde ciddi adımlar atılabilmesi mümkündür. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle, bir kez daha kadınlarımızın yanında olduğumuzu vurgulamak isterim.”


Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası:

"Kadına yönelik şiddet insan hakları ihlalidir"

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Örgütlenme Sekreteri Duygu Geylan, şiddetin sadece caydırıcı cezalarla ve yasalarla önlenemeyeceğinin farkına varılması gerektiğine işaret ederek, şiddetin önlenmesinin, güçlü toplumsal bilinç inşa edilmesiyle mümkün olduğunu belirtti. 
Geylan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için, ilkokuldan başlayarak şiddetin bir insanlık suçu olduğunun öğretilmesi, cinsiyetçi ve ayrımcı ifadelerin ders kitaplarından çıkarılması gerektiğini kaydetti. 

Tüm bireylerin insan haklarına saygılı bireyler olarak yetişmesini sağlayacak eşit, adil, demokratik eğitim almasının sağlanması gerektiğine işaret eden Geylan, basın yayın ya da sosyal medya aracılığıyla bu konuda bir toplumsal bilincin oluşturulması gerektiğini belirtti. 

25 Kasım’ın “Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü ”nün ortaya çıkış süreciyle ilgili bilgi veren Geylan, BM’nin 1999 yılında bu günü “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul ettiğini belirtti. 


“Şiddet devam ediyor”

Yüzyıllardır kadına uygulanan fiziksel, psikolojik, cinsel, sosyal, ekonomik şiddetin devam ettiğini kaydeden Geylan, “Kadınların ne yapması, nasıl davranması, ne kadar eğitim alacağı, hangi işte çalışacağı, doğurup doğurmayacağı, kaç çocuk doğuracağı, nasıl giyineceği, kiminle evleneceği gibi temel seçimleri, kendilerini kural ve yasa koyan olarak gören erkekler tarafından belirlenmektedir” dedi. 

Bilimsel verilerin, içinden geçilen Covid-19 salgını sürecinde dünyada ve ülkemizde kadına yönelik şiddetin arttığını gösterdiğini kaydeden Geylan, tüm dünyayı ekonomik ve sosyal olarak da etkileyen ve hala devam eden bu süreçte, kadına ve çocuklara yönelik şiddet arttığını, bunun önüne geçilemediğini ifade etti. 

Geylan, “Zorunlu olarak eve kapanma birçok kadın ve çocuk için ev içi şiddet riskinin artmasına ve şiddete uğradığında alabileceği desteğin kısıtlanmasına yol açmıştır.” dedi. 

 

“Ekonomik krizin bedelini kadınlar daha ağır bir şekilde ödüyor"

Hükümetlerin, şiddete yönelik alınan tedbirleri acilen gözden geçirmesi, tedbirleri artırması ve bunların uygulanmasını sağlaması gerektiğine işaret eden Geylan, pandemiden dolayı yaşanan ekonomik krizin bedelini kadınların daha ağır bir şekilde ödediğini, işgücü piyasasında ilk gözden çıkarılanların kadınlar olduğunu belirtti. 

Geylan şöyle devam etti: 

“Devlet politikaları ile desteklenen ve dünyanın önemli bir bölümünde kemikleşen ataerkil sistem, binlerce yıldır eşitsizliği, sömürüyü, ayrıcalığı, ayırımcılığı, kadınların insan olarak doğuştan ikincil varsayılmasını temel almakta, kadınlara ve erkeklere dünyaya geldikleri ilk andan itibaren hiyerarşik toplumsal roller biçmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında büyük bir engel olan bu rollerin ortadan kaldırılması ve eşitliğin sağlanması ancak eğitim programları ile mümkün olacaktır.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için, ilkokuldan başlayarak şiddetin bir insanlık suçu olduğu öğretilmeli, cinsiyetçi ve ayrımcı ifadeler ders kitaplarından çıkarılmalı, tüm bireylerin insan haklarına saygılı bireyler olarak yetişmesini sağlayacak eşit, adil, demokratik eğitim alması sağlanmalı, basın yayın araçlarıyla ya da sosyal medya aracılığıyla bu konuda bir toplumsal bilincin oluşması sağlanmalıdır.”

Şiddetin sadece caydırıcı cezalarla ve yasalarla önlenemeyeceğinin farkına varılması gerektiğini kaydeden Geylan, kadına yönelik şiddetin önlenmesinin, güçlü toplumsal bilinç inşa edilmesiyle mümkün olduğunu vurguladı. 

Geylan, “KTOEÖS olarak cinsiyet, yaş, dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin şiddetin her türlüsüne ve insan hakları ihlallerine karşı olduğumuzu, bu konuda gerekli tüm adımların atılması için mücadele vermeyi sürdürmeye kararlı olduğumuzu belirtiriz.” İfadelerini kullandı. 

www-carsambatb-org-tr-432-25-kasim-kadina-yonelik-siddetle-mucadele-gunu-ob7r11nxbidi.jpg

Bu haber toplam 4063 defa okunmuştur