Her şey normal !
Toplumsal iradenin demokratik kurallar çerçevesinde şekillendirilmemiş olmasının yarattığı büyük dağınıklık, siyasal dinamiklerin alt üst olmasına neden oldu.
Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin KKTC’yi tanınmasının derdine düşmüş. Bir gün federasyon, yüz gün konfederasyon diyerek; dünyaya kafa tutuyor, “büyük siyaset” yapıyor. BM’ye tepkili, AB’ye ayar çekerek yol aldığını sanıyor. Sayın Tatar “Liderliğinde”, bugünden yarına nasıl bir yol haritası ile ilerleneceğini, bu yönde nasıl bir plan ve program olduğunu bilmiyoruz.
Kendisinin de bilip bilmediğinden çok emin değiliz. 1990’lara yapılan keskin geri dönüş ile eski-miş siyasi tezleri temcit pilavı gibi yeniden dünyaya anlatmaya çalışıyorlar. Bir yere varılmayacak, çıkmaz bir sokaktayız.
Ünlü Brejnev fıkrasındaki gibi…
“Bir gün Brejnev’in içinde bulunduğu tren aniden durmuş. Brejnev ‘Ne oldu yoldaşlar?’ diye sormuş. Yanındakiler, ‘Raylar bitti!’ deyince Brejnev, ‘Hemen birileri aşağıya inip treni sallasın da yolcular yola devam ettiğimizi sansın!’ demiş.” ya, halimiz aynen böyle.
Treni sallayacak olanlar belli. KKTC’yi Dubai, Maraşı Las Vegas yapmayı hayal edenler, dünya ülkelerinin bizi tanımak için sırada beklediğini söyleyenler… Ayakları yere basmayan söylemlerle milli gelir 25 bin dolara çıkacak diye açıklama yaparak, insanlarımızı algı oyunları ile kuşatmaya çalışanlar.
Sayın Tatar da trenin makinisti olarak halkına bakın ne güzel ilerliyoruz masmavi ufuklara diyecek. Devlet devlet diye, büyük krizleri gözardı etmeye çalışacak.
Bunu çok iyi biliyoruz.
Tren metaforu hayatın her alanında yaşanıyor, on yıllardır.
Halk bu gidişatı her gün yeniden ve yeniden yaşayarak görüyor. Tarımdan, sağlığa, eğitimden ulaştırmaya büyük sorunlar var.
Demokrasi sorunu, bir toplumun varlığının sürdürülebilmesini sağlayan, haysiyetli yaşam konusudur. Bağlamlar karıştırılıp ekonomik indirgemeciliğe kapılmamak gerekir. Hem ekmek hem de haysiyet, yaşanabilir bir düzenin olmazsa olmazıdır. Haysiyetsiz bir ekonomik model de, sadece sloganlarla süslenmiş ve halkın ekonomik ve sosyal sorunlarını gözetmeyen bir yaklaşım da kabul edilemez.
Eski Genel Başkanımız Ferdi Sabit Soyer’in katıldığı TV programında söylediği gibi “Ekonomik paketleri, protokolleri hazırlayan ilgili birimler ‘parayı veriyorum ama reformları yapacaksınız’ diyor sözde ama seçim zamanı geldi mi desteklediğiniz aday için kamu kaynaklarından paraları golifa gibi dağıtıyorsunuz. Buna göz yumuyorsunuz… Ben size güvenmem kardeşim! Bizi araç yerine koyuyorsunuz… Bunların ciddi ciddi konuşulması gerekir: Sorumluluk çağrısı yapanlar önce aynaya bakacak… Kendilerine dönecekler”
Konu bu kadar açıktır.