Her şey yolunda
Yeni Hükümetimiz kuruldu. Güvenoyu da tamam... Azınlık Hükümeti de olsa bir Hükümetimiz var artık. Önümüz de arkamız da sağlam. Başıboş değiliz. Şimdi sıra ‘sorunların’ çözümünde.
İlk ve en önemli sorun olan maaşlar sorunuydu. Nasıl çözüldüğü önemli değil ama çözüldü. Memur ve emeklilerin maaşları tamam. Sıra geldi şu ünlü mü ünlü ‘Protokol’a. Kısa süre içinde o da çözülür, herşey yoluna girer. Endişelenmeyin.
Su, elektrik, telekomünikasyon v.s. birer ayrıntı. Aynı, Sanayi Holding, Eti, Kıbrıs Türk Havayolları gibi. Birazcık sancılı, gürültülü olur ama en kısa sürede onlar da çözülür. Güllük gülistanlık bir ülkeye dönüşür Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Meyhaneleri, kerhaneleri, kumarhaneleri ile....
Kıbrıs Sorunu’na çözüm mü ? Umutlar tükenmez, tükenmemeli. Sabır...Ne demiş atalarımız ? ‘Sabrın sonu selamettir’ demiş...
-------------------------------------------
115 Mücahit
1964 – 2016... Kaç yıl geçti aradan ? Ve yıllar sonra ünlü tiyatrocu Metin Akpınar anlattı.
1964 yılında Milli Türk Talebe Birliği’nde 115 Mücahit’e eğitim vermişler. Hem de yakın dövüş eğitimi. Olur ya, göğüs göğüse çarpışmaya girmeleri halinde, usta birer yakın dövüşçü olsunlar diye. (Silah eğitimini bir başka yerde almışlar).
Özellikle öğrencilerin, başkaldırması üzerine, gönüllüleri toplayıp 15-20 günlük eğitim verildiğini, sonra da gizlice Erenköy’e gönderildiklerini biliyorduk zaten. Oralarda nasıl perişan olduklarını, çektikleri büyük sıkıntıları, Erenköy Savaşı sonrasında nasıl ve hangi koşullarda geriye, Türkiye’ye götürüldüklerini çoook sonraları okuduk, anlatılanlardan öğrendik. Herhalde Akpınar’ın sözünü ettiği –yakın dövüşçü- 115 genç de, şimdilerde ‘Erenköy Destanı’ olarak anılan, Erenköy trajedisini yaşayanlardan olmalı diye düşünüyorum.
------------------------------------------
Bir zamanlar...
Bir zamanlar ülkemizin dört bir yanı bizimdi. Biz adalıların. Baf’tan Karpaz’a, Leymosun’dan Girne’ye kadar... Orasını burasını dolaşır, yeni yeni arkadaşlar edinir mutlu olurduk. Türk, Ermeni, Rum... Adalılardık.
Kaynaşırdık hemencecik. İçki masamızdaki mezelerimiz de aynıydı, içtiğimiz içki de... Espirilerimiz de aynıydı, küfürlerimiz de... Dertlerimiz de birdi, sevinçlerimiz de. Birbirimizle dalga geçmeyi çok severdik. Din-dil-ırk ayrımı yapmadan Bafidileri de severdik, Lemoşaları da... Babutsacıları da severdik, Kargacıları da...
Lefkoşalıyla da dalga geçerdik, Girneliyle de...
Sonra.... Kara bulutlar ‘üflediler’ üzerimize. Önce gürledi, çiseledi, sonra şiddetli yağmura dönüştü kara bulutlar. Ve “ben geliyorum” diye avaz avaz bağırarak geldi fırtına. Ne orada burada dolanma kaldı, ne arkadaşlıklar, ne içki masaları ve zivaniya, ne de sohbetler... Kurşunlar, bombalar yağdırmaya başladık birbirimiz üzerine. Öldük, öldürdük.
Uyanamadık bir türlü. Üzerimizde oynanan oyunları farkedemedik. Ferkedenleri, “Aman dikkat....” diyenleri de susturduk. Ve sonunda, karşılıklı büyük gayretlerimizle, başardık ülkemizi ortadan ikiye ayırmayı.
Şimdi, çözüm arıyoruz. Arıyoruz ama, biz “Böylesi daha güvenli....”, onlar “Gelin yeniden birleştirelim şu adayı....” diyor; biz “Size güvenmiyoruz” diyoruz onlar “Biz de Türkiye’ye güvenmiyoruz“ diyorlar; biz “Geri dönüş yok. Leymosun, İskele, Baf sizin, Karpaz, Girne, Omorfo bizim” diyoruz, onlar “Bu kadar da olmaz...” diyorlar.
Biz bir şeyler diyoruz kendimizce, onlar birşeyler söylüyorlar kendilerince.
Güzel günler yaşlıların anılarında kaldı sadece. Gençler ise onlara yıllardır anlatılanlarla yaşıyorlar. Kuzey’li Güney’de yabancı gibi. Güney’li Kuzey’de yabancı gibi. Bakmayın siz sınır kapılarından geçişlerdeki rakamlara.
--------------------------------------------
Sokağın Ağzı
Maaşlar çıktı... Ohhh beeee rahatladık...
Bollukta yokluk yaşarık... Baraj dolmuş, bizim evlerde su yok...
Ma daha annamadınız ? Paketçik açılmadan ne su var ne para...
23 Nisan’da Mağusa’da çocuklar askeri elbiseynan dansetmiş. Oraştan da almışlar gennilerini, doğruuu Gülseren’e...
Fransa’da yollarda sokaklarda yüzbinlerce protestocu varmış. Anlaşılan oralarda da ‘dış mihraklar’ devrede. Anlaşılan o ki, oralarda da vatanı bölmeye çalışan hain bölücüler var...