“Her zaman müziğe sevdalı oldum”
Uzun zamandır sahnede görmeyi ve dinlemeyi özlediğimiz Hüseyin Altan, beş yıl aradan sonra, yeni bir heyecanla ‘Hüseyin Altan Jazz Manouche Project’ ile sahneye çıkmaya hazırlanıyor.
Simge ÇERKEZOĞLU
Uzun zamandır sahnede görmeyi ve dinlemeyi özlediğimiz Hüseyin Altan, beş yıl aradan sonra, yeni bir heyecanla ‘Hüseyin Altan Jazz Manouche Project’ ile sahneye çıkmaya hazırlanıyor. 30 Eylül Pazartesi akşamı 22. Uluslararası Kuzey Kıbrıs Müzik Festivali’nde yer alacak olan sanatçıya her zamanki gibi çok iyi müzisyenler eşlik ediyor. Son dört yıldır gypsy caz, çingene cazı, olarak bilinen müzik türüne ilgi duyan sanatçı, bu özel konserde de aynı tarzda repertuar sunacak. Heyecanı yüzünden okunan Hüseyin Altan ile bu heyecanını paylaşırken uzun yıllardır süregelen müzik kariyerine yönelik röportaj yapma şansına sahip oldum.
“Rahmetli Babam Altan Hamit müzisyendi”
Sohbetimizin başlangıç noktası Hüseyin Altan’nın müziğe olan ilgisinin ilk kıvılcımı. Genelde çocuklukta başlayan bu hikaye onda biraz daha farklı tezahür etmiş. Müzik yolculuğu babasının fotoğraflarıyla başlıyor. İyi ki de o fotoğraflardan bu kadar etkileniyor.
“Müziğe olan ilgim daha küçük yaşta albümlerde babamın fotoğraflarını gördüğümde başladı. Annem ve babam ben küçükken ayrılmıştı. Babam 1984 yılında İngiltere’ye döndü. Babam Altan Hamit Mağusa’da müzisyendi. Askeri bandoda ve farklı orkestralarda müzik yaptı. Askeri bandoda trompet, trombon , tuba gibi nefesli enstrümanlar çalmıştı. İlk başlarda ben de benzer tarzda bir enstrüman çalmak istedim. 20 Temmuz Fen Lisesi’ne 1990 yılşında başladığımda İlkay İdris okul bandosu kurmak için Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’ndan eski enstrümanlar almıştı. Ben de orada trompet buldum ve çalmaya başladım. Ancak ağız ve diş yapım çok uygun olmadı. Daha sonra gitar çalmaya başladım. Böylece müzikten hiç kopmadım. tabiri caizse aldım elime sazı, ve devam ettim. Doğu Akdeniz Üniversitesi Müzik performans bölümüne girdim O yıllarda çok da prestijli bir okuldu. Çok iyi, çok önemli müzisyenlerle çalışma imkanı bulduk. İnanılmaz zamanlardı.
Her ne kadar Hüseyin Altan’ı daha çok gitarla özdeşleştirmiş olsak da ben yıllar öncesinden çok keman çaldığına şahitlik ettiğimi hatırlıyorum.
“Üniversite eğitimime başlarken keman bölümüne girdim. Aslında kemana çok küçük yaşlarda başlanmasına rağmen ben 18 yaşındayken başladım. Çok zordu. Sıfırdan başlayıp mezun olabilmeyi başardım. Sanırım hırs etmiştim. İyi ki de bunu yaptım. O yıllarda senfoni, kent veya oda müziği orkestraları yoktu. Ancak zamanla bu orkestralar oluştu. Ben de kendime oralarda yer buldum. 2008 yılında da Lefkoşa Türk Belediyesi Kent Ortesktrası’nda kadrolandım. Direktörümüz Direnç Sarıca ve şu anki Başkan Mehmet Harmancı yeni nesil vizyonlara sahip kişiler olarak, orkestranın daha nitelikli ve çeşitli müzik ve konserler yapabilmesini sağladı.”
Biliyorum ki Hüseyin Altan’nın karşı konulmaz bir caz müzik sevgisi var ancak bu müzk tarzı ülkemizde maalesef henüz olması gereken yerde değil. Hüseyin de bu durumdan muzdarip…
“Her zaman müziğe sevdalı oldum özellikle çok sesli müziğe ve caza ilgim vardı. Genç yaşlarda bize feyz verip bunu aşılayan Ersen Sururi ,Okan Ersan ve Soner Ersen’e teşekkür etmek isterim. Doksanlı yıllarda özellikle caz müziğini icra edebilen onlardan başka biri yoktu. Opssesive adında bir orkestraları vardı. Lefkoşa’da çaldıkları geceleri hiç kaçırmazdık. Daha sonra ben ve benimle aynı nesilden çok iyi müzisyen arkadaşlarımla Blue Project isimli bir orkestra kurmuştuk. O yıllar yoğun olarak müzik yaptığımız yıllardı. Smooth caz veya pop şarkıların caz müzik versiyonlarını yaptık. Maalesef ülkemizde caz müzik kültürü hak ettiği noktada değil. Yavaş yavaş bu algı değişmeye başladı, yeni dinleyici kitleleri oluştu. Geçmişe göre daha iyi bir noktadayız.”
“Müzikten uzak beş yıl geçirdim”
Son dört beş yıldır gypsy caz, çingene cazı olarak bilinen müzik türü üzerinde çalıştığını anlatan sanatçı, hayatındaki bu süreci şöyle anlatıyor.
“Avrupa’da 1920’li yıllarda popüler olan müzik türü gypsy caz. O dönem Avrupa’da pek çok ülkede caz müziği yasaktı. Hitler swing ritminin insanları galeyana getirip, eğlendirmesinden rahatsız oluyordu. Böyle bir müzik istemiyordu. O yıllarda yaşayan müzisyenler Dlango Reinhart Stéphane Grappelli isimli müzisyenler Hot Club of Paris ismiyle bir grup kurmuşlardı. Bu etkinlikleri yerin altında, bodrumda kapalı yerlerde gizli yaparlardı. Bu hot club ifadesi de oradan gelmişti. Ben de Hot Club of Cyprus ismiyle bir oluşuma hayat vermiştim. Kadir Evre, Cahit Kutrafalı, Uğur Güçlü ve Constantinos Efraimidis ile birlikte üç yıl çaldık. nitelikli festivallerde de yer aldık. Türkiye’de ve güneyde sahne aldık. Bu arada benim bildiğiniz gibi Mod Cafe Bar maceram başladı. Fakat açtıktan kısa süre sonra pandemi meydana geldi. O dönem tüm sanatçılar olarak çok zor zamanlar geçirdik. Bu sürede ben de sahnelerden uzak beş yıl geçirdim. ”
“Hüseyin Altan Jazz Manouche Project’le 30 Eylül’de Bellapais’de”
Yıllar sonra yeniden, bu kez farklı projeyle sahneye çıkmaya hazırlanan Hüseyin Altan, ‘Jazz Manouche’ isimli bu çalışmasıyla çok iddialı bir performansa imza atacak gibi görünüyor. Kendisinin heyecanını ben de paylaşıyorum. Anlatmaktan dahi büyük mutluluk duyuyor.
“Hüseyin Altan Jazz Manouche Project diye yeni bir sürece başladım. Yıllardır caz ve farklı tarzlarda müzikler yaptığım arkadaşlarımla, onur konuğu müzisyenlerin de katılacağı özel bir geceye hazırlanıyorum. 30 Eylül Pazartesi akşamı Bellapais Manastırında 22. Uluslararası Kuzey Kıbrıs Müzik Festivali çerçevesinde konserimiz olacak. Halil Kalgay’a da bu bağlamda çok teşekkür etmek istiyorum. Yıllardır bu ülkenin sanat nabzını canlı tutumak için çok emek veriyor. Bu yıl da festivalde önemli isimler var. Benim için de onlarla aynı festivalde anılmak büyük onur.”
“İstanbul’dan iki önemli müzisyen de bize eşlik edecek”
Bu özel geceye dair biraz daha konuşuyoruz, sanatseverleri Hüseyin Altan, Jazz Manouche Project’de neler bekliyor, doğrusu merak ediyorum.
“İstanbul’da yaklaşık on beş yıldır bu gypsy caz dediğimiz müziğin ilk bayrağı taşıyan müzisyenlerinden biri olan santçı Erhan Elbergel, çok değerli ve önemli bir caz müzisyeni Volkan Topakoğlu kontrbas sanatçısı ve akademisyen konserde bizi onurlandıracaklar. Tabii Kadir Evre (gitar), Uğur Güçlü (bateri) de sahnede olacak. Ayrıca ruhları ve müzikleriyle Ersan Sururui violasıyla, piyanist Atakan Sarım piyanosuyla, Cahit Kudrafalı (elektrik bas) ve Erkan Erzurumlu (gitar) da bizimle olacak. Fesitvale özel olacak olan bu konser aslında bu isimlerle çok özel bir geceye evrilecek. Biliyorsunuz bu festival farklı dünya müzklerine yer veren bir organizasyon. Çok önemli bir festival. Gece için özel çalışmalarımız devam ediyor.”
FOTOĞRAFLAR: BURÇİN AYBARS