Hera'nın mucizesi, O'nu hayata bağladı
Köpeğinin göğsüne vurması ile vücudunda sinsice ilerleyen kanseri fark eden 59 yaşındaki Fezile Savaşır, hayata mucize tutunuşunu YENİDÜZEN’e anlattı…
Aldığı kemoterapiler, girdiği ameliyatlar onu hayattan vazgeçtiremedi. Eşi ve çocuklarından aldığı güçle kanseri yüzündeki tebessümle yenen Savaşır, hayatını kurtaran köpeği Hera’nın her an yanında olduğunu iyi ve kötü gününde onu hiç yalnız bırakmadığını söyledi.
OĞLUM SAÇIMI KESTİ BEN AĞLADIM… “Oğlumun bana saçlarımı kesmesini söyledim. Saçlarımın döküldüğü için değil, ama o sandalyede oğlum bu işlemi yaparken kendimi çok kötü hissettim. Oğlum saçlarımı kesti, ben ağladım. Biz iyi günde de kötü günde de her şeyimizi paylaşan insanlarız.”
Devrim DEMİR
Balıkesir’de yaşayan iki çocuk annesi Fezile Savaşır, çocuklarından ayırmadığı köpeği sayesinde hayatı kurtuldu. 2014 yılında köpeğinin bir anlık öfke ile göğsüne vurması sonucu vücudunda sinsice ilerleyen kanserin ortaya çıktığını anlatan Savaşır, hayatını köpeğine borçlu olduğunu söyledi.
Uzun bir tedavi sürecinin ardından, hayata yeniden dönen Fezile Savaşır yaşadığı süreci YENİDÜZEN’e anlattı.
Aldığı kemoterapiler, girdiği ameliyatlar onu hayattan vazgeçtiremedi.
Eşi ve çocuklarından aldığı güçle kanseri yüzündeki tebessümle yenen Savaşır, hayatını kurtaran köpeği Hera’nın her an yanında olduğunu iyi ve kötü gününde onu hiç yalnız bırakmadığını söyledi.
Geçirdiği süreçte, başka hayatlarda yaşadığını birçok insan hikâyesinde kendini bulduğunu ifade eden Fezile Savaşır, ‘kanser’ hastalığı ile mücadele edenlerin hayata sımsıkı tutunarak, bu hastalığı yenebilecekleri mesajını verdi.
“Öfke ile vurunca sevgi istediğini düşündüm”
Mucize kurtuluşunu YENİDÜZEN’le paylaşan Fezile Savaşır, geçirdiği süreci anlattı. Hayvanlara ailece düşkün oldukları için evlerinde köpek beslediklerini ifade eden Savaşır, 2014 yılında ‘kanser’ olduğunu köpeği Hera sayesinde öğrendiğini şöyle anlattı:
“2014 yılı Eylül ayıydı. Her gün temizliğimi yaptıktan sonra beslediğim köpeklerimle bahçede oyun oynadık. Köpeğim Hera öfkeyle patisi ile sağ göğsüme vurdu ve canım yanmıştı. Diğer köpeklerle oynadığım için kıskandığını ve ilgi istediğini düşündüm. Üç gün boyunca göğsümdeki ağrı hiç geçmedi. Üçüncü gün duşa girmiştim, iki gün önce fark edemediğim bir olay beni şok etti. Sağ göğsümün ucu içe doğru bastırılmıştı. Hemen banyodan çıkıp internetten araştırma yaptım. Bu tarz durumların ‘göğüs kanseri’ belirtisi olduğu işartelerini okudum ve 24 Eylül sabahı erken tanı için hastaneye koştum. Her yıl kontrollerimi yaptırdığım halde bu belirti köpeğim vurana kadar yoktu. Biyopsi, Ultrasound derken, hastanelerde çok geç tarih verildiği için özele koştum. 3 Ekim tarihinde biyopsi raporlarım geldi, hemen doktoruma gittim ve tahminimde olduğu gibi kanser olduğumu öğrendim” dedi.
Köpek göğsündeki sıvıları patlattı, kanseri fark etti…
Kontrollerini düzenli yaptırdığı için kanser olma riskinin olmadığını, tüm tahlillerinin temiz çıktığını ifade eden Fezile Savaşır, “Doktorum bana bu tür kanserin vücutta örümcek ağı gibi kanallar arası büyüyerek iç organlara yayıldığını ve sıvı şeklinde olduğunu anlattı. Köpeğim Hera göğsüme vurunca o sıvıları patlattı ve kanseri fark etmemi sağladı. Doktorum, bu türün vücutta sinsice ilerleyerek, bir anda insanı yıkıp öldürdüğünü söyledi. Ben ağlamadım, kendimi o an çok şanslı hissettim çünkü köpeğim sayesinde bu olayı fark ettim. “
Savaşır: Bayram’ı kimseye zehir etmek istemedim hastalığımı sakladım”…
‘Kanser’ olduğunu öğrendiği tarihle ertesi gün bayram olduğunu anlatan Savaşır, durumunu bir tek kız kardeşi ile paylaştığını bayramın güzel geçmesi adına bu hastalığını açıklamama kararı aldığını söyledi.
“Kız kardeşimle aramızda anlaştık. Hastalığım bir süre gizli kalacaktı sadece ikimiz bilecektik. Bayramı güzel geçirmek için bunu unuttuk. Bayram sabahı giyinip süslendim, iki göğsümün alınacağını uzun bir tedavi sürecine gireceğimi biliyordum hazırlıklıydım. Eşim, kızım, oğlum dâhil hiç kimse bunu bilmiyordu. Bayram bitti son gecesi, kızıma biyopsi için doktora gitmem gerektiğini açıkladım benimle birlikte gelmek istediğini söyledi. Benim hastalığımı gizleme amacım bu olayı kendim üstlenmek istedim, kimseyi üzmek istemedim. Sıvılar alındı, Türkiye’ye ped çekimi için gönderildi ve çok şükür sadece kanserin göğüs bölgemde olduğunu öğrendim. 23 Ekim tarihinde Türkiye’ye ameliyat için gittim. 1 Kasım tarihinde hızlı bir şekilde ameliyat oldum” dedi.
“Göğüslerimin vücudumda sonradan olduğuna kendimi inandırdım”
“Her kadın güzeldir. Her kadının vücudunda beğendiği bir yeri vardır. Ben göğüslerimi çok seviyordum, kıyafetlerimi bile seçerken, dekolteli olması benim için öncelikliydi. Doktor bana ikisinin de tedbir için alınmasını önerdi. Düşündüm önce kabullenmek zordu ama onlar vücudumda daha sonradan oluşan bir organdı, görevlerini tamamlayarak vücudumdan gitmeleri gerektiğine kendimi inandırdım. Onlar temizlenip gidince, hastalık da gidecekti. Ameliyata kendimi bu şekilde motive ederek girdim, doktorum Varol Esatoğlu her yönden bana destek oldu, benim bir evladım oldu. Ailemin ameliyatta olmasını istemedim, o acıya o görüntülere şahit olmalarını istemedim ama geldiler. Ameliyat bitti, hemen arkasından kemoterapi sürecine girdik.
“Elimde vücudumdan parçalar oradan oraya koşuşturdum”
Çok zor bir ameliyat sürecinin ardından adaya döndüğünü kemoterapi işlemlerinin başladığını kaydeden Savaşır, biyopsiler içinde kendi imkanları ile koşuşturduğunu anlattı. Bu sürecin hastalar için travma içerdiğini de kaydeden Fezile Savaşır, bu işlemler için hastalara daha az yük verilmesi taraftarı olduğunu söyledi.
Savaşır, “Koşuşturma süreci özellikle ameliyattan sonra çok zor. Bu işlemlerin artık kolaylaştırılmasını dilerim, hastalar için. Elime tut edilen vücudumdan parçalarla, oradan oraya koştum. Biyopsi sonuçlarım için bunları yaptım, çok kötü tarifsiz bir duygudur. Bu süreci de gülerek atlatmaya çalıştım, onkoloji koridorlarında yüzümde tebessüm dudağımda rujum hep pozitif oldum. İlk kemoterapim 5 Aralık’tı 21 gün arayla ikinci ilacımı 26 Aralık tarihinde aldım.”
“Oturdum ve oğlumun saçlarımı kesmesini gözyaşları içinde izledim”
‘Kanser’ hastalığına pozitif bakarak hep iyileşeceğini ifade eden Fezile Savaşır, bu sürecin hep gülerek geçmediğini anlattı. İlaçların etkisi ile duştan çıkınca ikinci ilaçtan sonra saçlarını tararken eline çıktığını kaydeden Savaşır, “Saçlarıma dokundum, avuçlarımın içine düştü. Oturdum ve kendi kendime ‘duyardım bu süreçte dökülür demek ki dökülecek’ diyerek hemen kendimi topladım. Oğlumun makinesi vardı, saçlarını kesmek için. Biyopsiyi kızımla saçımın dökülmesini de oğlumla paylaştım. Bana saçlarımı kesmesini söyledim. Saçlarımın döküldüğü için değil, ama o sandalyede oğlum bu işlemi yaparken kendimi çok kötü hissettim. Oğlum saçlarımı kesti, ben ağladım. Biz iyi günde de kötü günde de her şeyimizi paylaşan insanlarız. Çok şanslıyım beni bırakmayan bir ailem, çok şanslıyım çocuğum gibi baktığım bir köpeğim var ve hayatımı kurtardı. Saçlarım da artık yoktu, aynaya bakınca kendimi hep çok güzel gördüm. Bu süreçte sadece tek duam çocuklarımın evlenip bir torun sevmeyi görmeyi çok istedim. Oldu da oğlumun bir kızı oldu bu duyguyu da yaşadım” dedi.
“Kanser konusunda bilinçsiz bir toplum, rahatsız eden bakışlar”
Saçlarının döküldükten sonra onları kapatmak istemediğini, kendini öylede çok güzel görmeye alıştığını kaydeden Savaşır, insanların kanser konusunda çok bilinçsiz olduğunu bu tür hastalıkla mücadele edenlere bakışlarının oldukça rahatsız edici olduğunu yaşadığını vurguladı.
“Kış ayları olduğu için aldığım şapkalarımı kullandım, ilaçlar nedeniyle kirpiklerim döküldü. Maskemi sağlığım için dışarı çıkarken taktım. İnsanlar bu süreçte bakışları ile beni çok rahatsız etti. Bu bakışları her yerde hissettim, gezmekten vazgeçmedim sadece sosyal aktivitelerden uzak kaldım. İlaçların etkisi aşırı hassasiyet, alınganlık vardı. 2015 yılı Mayıs sonu kemoterapilerim bitti, Haziran ayında radyoterapilerim. Çok güçlü durduğum ailemin de çok destek olduğu bir sürecin sonuydu. Minik minik saçlarım çıkıyordu, kısa saçın da bana yakıştığını kabullendim bu süreci moralim sayesinde atlattım. Morali bozuk insanlar gördüm, her yaşta kişilerin bu ileten kurtulma savaşı mücadelesini gördüm. Kemoterapi alırken, gözyaşı yerine kahkahalar atabilmeyi başardım.”
“Hayatımı Hera’ya borçluyum”
Sürecin hep gülerek geçmediğini, bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını da ifade eden Fezile Savaşır, “Ben hastalıktan kurtuldum ama hayatımı borçlu olduğum Hera’m 29 Aralık gecesi çok hasta oldu. Sara krizi geçiriyordu. Canımı borçlu olduğum yavruma elimden gelen her şeyi yapmak istedim 1 yıl oldu bu hastalıkla mücadele ediyor. Sabah akşam hapı var ve ben onu ihmal etmiyorum onun asla üzülmesini istemiyorum. Kıbrıs’ta yaygın olan bu hastalık için imkanım olsa köy köy gezer anlatırdım. Çok bilinçsiz bir toplumuz. Ben kendim için değil, güçlüydüm yendim ama herkes bu hastalıkla aynı duyguları yaşamıyor. Kanser’i kabullenmek hastalığın yüzde ellisini yenmek demektir. Kimseye yıkıldığımı göstermedim, çok acı verici bir süreçti ama sabır ve inanç. Hayatımın geri kalanını kazandıysam bunu Hera'ma borçluyum. Ağladığım da güldüğüm de hep yanımda” dedi.