Herkes 'haklı' olunca…
Birkaç gün gündemden uzak kalınca ve devletle iş yapmaya çalışınca, daha iyi anlıyor insan, KKTC denen bu yarım adanın nasıl bir yer olduğunu…
Malum, Girne’de çok tartışılan otel inşaatında iş insanı geçen hükümet döneminde “Bana söz verdiler emirnameyi değişecekler, Kaçak katlar yasal olacak” diyordu…
Aslında bu sözlerde, Kıbrıs’ın kuzeyinde yaratılan “devletle” ilgili kitaplar dolusu bilgi var!
Nereden bakarsanız bakın, yasal olmayan bir durumun savunması olamaz elbette…
Ancak yaşadığımız hukuk sistemi, ya da daha doğrusu hukuksuzluk sisteminde kuralları birileri koyuyor…
Ve bu kurallar, adamına, dönemine göre değişiyor.
Kim mi koyuyor bu kurallar?
Bürokrasi!
KKTC bürokrasisi!
KKTC’deki siyaset-bürokrat-yurttaş üçgeni…
KKTC siyasi ilişkiler-kişisel çözümler diyarı…
Adına ne derseniz, deyin ‘sorunlarımız’, hukuk, yasa, kuraldan çok bu tarz ilişkiler yumağında çözülüyor, ya da çözülemiyor.
Çözülüyor, çünkü kişisel anlamda sorunları çözülen insanlar var, onlar seçilmiş bir kitle…
Çözülemiyor, çünkü eğer sade vatandaşsanız bu ilişkiler yumağında size fayda yok.
Ne diyordu deniz ötesinden gelen iş insanı?
“Bana söz verdiler emirnameyi değişecekler, kaçak katlar yasal olacak”
Aslında adam haklı!
Zira eğer söyledikleri doğruysa (ki bu güne kadar kimse yalanlamadı) adam kendince haklı. Düşünün, binlerce Euro’luk yatırım için bir ülkeye gittiniz…
Hatta yatırıma da başladınız…
Ancak inşaatın belli bir standartta olması gerekiyor…
Çünkü o standartta olmazsanız kendi ülkenizdeki kredi şartlarından faydalanamıyorsunuz.
Gittiğiniz ülkedeki en üstteki yöneticilerle konuşuyorsunuz.
Size “yap da yasayı, emirnameyi değişeceğiz” diyorlar!
Siz de milyon Euro’luk yatırıma devam ediyorsunuz.
Sonra bir bakmışsınız ki kaçak iş yapmışsınız!
Yasadışı!
Gayrı yasal!
Kapınızda eylemler başlıyor.
Kimler?
Çevreciler, duyarlı insanlar…
Yasal olmayan bu duruma basın da kızıyor tabii.
Günlerce yayın yapılıyor hakkınızda!
“Bana başbakan düzeyinde söz verildi, emirname değişecek, kaçak katlar yasal olacak” sözünüz de bir savunma olamıyor artık…
Böyle bir karmaşa, böyle bir sarmal bu.
KKTC bürokrasisi denen çeteleşme sanatı bu ülkeye yatırım yapmak için gelen iş insanları ile duyarlı yurttaşları birbirine düşürüyor.
Sonra da aradan sıyrılıp olanları izliyor. Bu ve buna benzer onlarca olay gösterebilirim size.
Elbette hiçbir yasadışı durumun gerekçesi, savunması olamaz.
Ancak yaşadıklarımız bizlere gösteriyor ki; içerisinde ‘sorunları çözülsün’ diye çırpınan sade vatandaştan, siyasi atama bürokratlara, milletvekillerine kadar çok kalabalık bir grubun olduğu bürokrasi kazanı sorunlarımızın en önemlilerinden…
Araç Kayıt Dairesi’nde sıra numarası almadan arka taraftaki ‘tanıdık’ memurlara seslenen adamları bilirsiniz!
Hepimiz rastladık bu duruma…
Sorunlarımıza kişisel çözümler bekliyoruz.
“Bizim işi hallet be gardaş” diye başlayan cümleler bizleri bu hukuksuz, kural tanımaz noktaya getirdi dostlar.
Ve şimdi bir çıkış arıyoruz. Bu sistem değişmeli diyoruz!
Ancak bir bakmışız ki hepimiz aslında bankonun arkasındayız (!)
Hangi banko mu?
Araç Kayıt’ta sıra numarası almayan ve ‘torpille’ işini halletmeye çalışanların dolaştığı bankonun arkasında!
Bilmem anlatabildim mi?
BİR KULİS…
Özel kalemlere "olumsuz görüş" mü?
Birkaç kulis bilgisi var. UBP-HP hükümeti tarafından atanması beklenen 3-4 isme Başsavcılık "olumsuz" görüş vermiş.
Özel Kalem Müdürü olmaları düşünülen bu isimlerin atamalarının "uygun olmadığının" görülmesi üzerine şimdilerde özellikle UBP tarafında küçük sancılar hakimmiş.
Bakalım "özel kalemler" kimler olacak ve usule uygun mu atanacak…
Göreceğiz…