Herşey bitti mi? Bitmedi ama ‘Ama’sı çok...
Herşey bitti mi ? Sanmıyorum. Konferansın başlamasından itibaren izlediklerim ve okuduklarım bir yana, 11 Temmuz Basın Günü’nde (Gazeteciler Birliği Lokali’nin Açılış Töreni’nde) Cumhurbaşkanı Akıncı’yı da dikkatle dinledim. Doğal olarak perde gerisindeki ayrıntılara girmedi. Ama önemli şeyler söyledi.
Günler ilerledikçe ‘O’ Konferans’ta, perde gerisinde neler olduğunun ayrıntılarını da öğreneceğiz. Şimdiye kadar hep olduğu gibi taksit taksit.
***
Herşey bitti mi ? ‘Herşey bitti Bayramı’ yaşayıp neredeyse davul zurna çalacaklar da var ülkemizde. Sadece Kuzey’de değil, Güney’de de... Ama gerçekten herşey bitti mi ? Tam da bitti gibi görünürken yeni bir süreç başlatılır mı ?
Bana öyle geliyor ki, Güney’deki seçimlere kadar yeni bir hareket olmaz. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da ısrarla vurguladığı gibi Anastasiadis malesef ‘çözüm’e değil, yapılacak seçimlere odaklıydı giderken. Ve hala da öyle.
Bizden farklı değiller ki .... Aynı bizdeki gibi onlar da ‘koltuk’ uğruna herşeyi ama herşeyi yapmaya eğilimli...
Her neyse...
Anastasiadis, ‘Sıfır Garanti..Sıfır Asker’ de dedi. Slogan yapmış bunu. Çok açık ve nettir: ‘Sıfır Garanti...Sıfır Asker’ seçimlerde de sloganları olacak. Bu sloganla oy toplayacağını düşünüyordur herhalde. Gerçekten böyleyse, yani seçmenler bu slogana oy vereceklerse, çözüm umutları çok uzaklarda malesef.
Bir başka türlü ve daha açık bir mesaj iletelim Rum dostlarımıza...
Açıkçası, bunun anlamı, “Biz Türkiye’ye güvenmiyoruz... Biz Türkiye’den korkuyoruz... Bir bahane yaratıp yine müdahale ederler. Bu nedenle ‘Sıfır Garanti-Sıfır Asker” midir ?
Hiç düşündünüz mü ? Sizin Türkiye korkunuzun bir benzeri de Kıbrıslı Türklerde, siz’e karşı var. Sizin korkunuz korkudur da, Kıbrıslı Türklerin korkuları korku değil midir yani ? Herşeyden önce, Kıbrıslı Türklerin güvenini kazanmayı denesenize...Yoksa 50’li yılların, 63’lerin bir çırpıda unutulmasını mı istiyorsunuz ? Ülkenin bu hallere düşmesinin en büyük nedeninin, sizler ve ENOSİS hayalleriniz olduğunu nasıl unutursunuz hemen ? 1974 Savaşı’na da, adanın ikiye bölünmesine de sizlerin neden olduğunuzu nasıl unutursunuz ?
***
‘Güven’ şıp diye kazanılmaz. Karşılıklı güvensizliği ortadan kaldırmanın tek ve tek yolu, kafaların tümden değiştiğini göstermek ve hatta kanıtlamaktır. Bu bile ‘şıp’ diye olmaz. Ortaklık başlar, devam eder. Her iki taraf da birbirini ölçer, tartar ve böylece güven doğmaya başlar. İşte ‘güven’in doğduğu gün de, ne garantiye gerek kalır ne de askere. Bütün mesele de, o karşılıklı ‘güven’in gerçekten sağlandığının garantiye alınması.
***
Şimdi beklemedeyiz. Bekleriz, sorun değil. Yeter ki sonu iyi gelsin. Hani derler ya ‘Sabrın sonu selamettir’.
Ama bir sözü daha var büyüklerin. “Her olmayan işte bir hayır var” da derler. Bunu da hatırlatalım.
Sokak Ağzı
“Diyelim ki Türkiye , sözü edilen ‘B-C-D’ planlarını (!) yürürlüğe koydu. Biz gerçek Kıbrıslılara da sorulacak mı ‘Hangisini beğendiniz ?’ diye. Yoksa ‘Aha budur’ denip önümüze mi atılacak bu planlar ?”
***
“Çok merak ettim B-C-D planlarını. Birisi çıksa da açık açık söylese nedir bunlar. Biz de karar verirdik bari, kalır mıyız buralarda, yoksa uzaklara bir yerlere mi göç ederdik...”
***
“Kimdir ama o gazetelerde resimleri çıkan ‘Bir karış toprak vermeyiz’ diye gösteri yapanlar ? Nerden geldiler ? Nasıl mal sahibi oldular ? Kimin toprağını vermezlermiş ? Analarından kalan toprakları mı varmış buralarda da bizim haberimiz yok ?”
***
“Anastasiadis’ten umutluydum ben. Umduğum dağlara kar yağdı. O da ‘koltuk’ uğruna herşeyi silkip attı bir çırpıda. Kime güvensek acaba ?”
***
“Bir arkadaşım ‘Türkün Türkten başka dostu yoktur’ deyiverdi. Cevap verdim: ‘Türkün Türkten başka dostu yoksa, tüm dünyada bir bozukluk mu var ? Yoksa Türk’te mi ? diye düşündün mü hiç ?’..Çok bozuldu. Nerdeyse dayak yiyordum kendisinden.”